"söyleyene" - Translation from Turkish to Arabic

• تخبرنا
• يخبرنا
• تخبرنى
• تخبرينى
• يخبرنى
• تفصح
• تخبرينني
• تخبريهم
• آمرك
• آمركم
• أَقُلْ
• وأخبرونا
• يأمرني
• من يتحدّث
• إلى أن يخبرها

Bebeğin babasının adını bize söyleyene kadar bu kızdan o bebeği doğurtturmayacaksın.
ليس هذا الولد من هذه الفتاة، ليس قبل أن تخبرنا بأسم الأب.

Ali bombanın yerini söyleyene kadar Jack'in ailenin birer birer öldürülmesini istediğini öğrendik.
واهذوا الاوامر من جاك ان يقتلوا عالته فردا فردا حتى يخبرنا علي بمكان القنبلة

Asıl sorunun ne olduğunu söyleyene kadar şuradan şuraya gitmiyorum.
انا لن اغادر من هنا حتى تخبرنى ما هى المشكلة.

Bana sorduğun bilmecenin cevabını söyleyene kadar.
ما لم تخبرينى بجواب اللغز الذى اخبرتينى به من قبل

Kardeşime ne yaptığını söyleyene kadar olmaz.
ألق سلاحك ليس قبل ان يخبرنى بما فعله لأختى

Doğruyu söyleyene kadar ve serbest kalana kadar sana yapışırlar.
تلتصق بك، إلى أن تفصح عن الحقيقة و تطلق سراحهم

Neler olduğunu söyleyene kadar gitmeyeceğim.
لنّ أخرج حتى تخبرينني ما الذي حدث؟

Onlara kim olduğumu söyleyene kadar, hayır! .
ليس قبل أن تخبريهم من أنا

Onur duydum. Ben aksini söyleyene kadar, bulgular bizim aramızda kalsın.
دع مستجدات هذه القضية سراً بيننا أولاً حتى آمرك بشيء آخر

Pekala, hepimiz burada bekleyeceğiz o zaman Shameika gerçeği söyleyene kadar.
حسنا, كلنا سنبقى هنا حتى تخبرنا شمايكا بالحقيقة

O zaman onu yakalayıp tekrar göz altına alacağız ve ilk Kira'nın kim olduğunu söyleyene kadar orada tutacağız.
عندها نقبض عليها ، ونقيدها مرة أخرى حتى تخبرنا عن كيرا الأول

Eğer bu bize ulaşırsa, Amallah hükümeti bize bu füzede ne olduğunu ve nereye gittiğini söyleyene kadar durdurulmasını istiyorum.
إن كان بإمكانه أن يصلَ إلينا أريدُ إغلاقه الآن حتّى تخبرنا حكومةُ "آمالا" ماذا على ذلكِ الصاروخ و أين يتّجه

Ya da canını sıkan şeyi bize söyleyene dek sabrederiz. - Torunum nerede?
أو نتحلّى بالصبر إلى أن يخبرنا بما يزعجه

Bak, eğer söylediği kişiyse o odada başına gelecek her şeyi hak ediyor ama bize kim olduğunu söyleyene ve burada ne yaptığını söyleyene kadar olmaz.
أسمعينى ، إذا كان هو من تقولى أنه هو فهو إذن يستحق ما سيحدث له فى هذه الغرفة ولكن ليس قبل أن يخبرنا بهويته

Bu yüzden bana Lily ile ilgili yanlış birşey söyleyene kadar sana artık dondurma yok.
لذا لا مزيد من المثلجات حتى تخبرنى شئ سيئ عنها

Bana neler olduğunu söyleyene kadar hiçbir yere gitmeyeceğim.
إنظرى. أنا لن أذهب إلى أى مكان حتى تخبرينى ما يحدث بحق الجحيم

söyleyene benden bir şişe şampanya.
زجاجة شمبانبا لأى شخص يخبرنى.

Ama sağ kalırsan seni bulurlar. Seni bulurlarsa da, yerimi söyleyene dek sana işkence ederler ve bunun olmasına müsaade edemem.
لكن إن عشتَ فسيجدونكَ ويعذّبونكَ حتّى تفصح عن مكاني، ولن أسمح بذلك.

Sen bana neler olduğunu söyleyene kadar hiçbir yere gitmiyorum.
لن أبارح مكاني ريثما تخبرينني بما يجري.

Sen bildiğin herşeyi söyleyene kadar.
حتى تخبريهم بكل شيء تعرفيه.

Ben söyleyene kadar Arabadan ayrılma.
إبقي في السيارة حتى آمرك

Ben size söyleyene kadar kağıtlarınızı açmayın.
ابقوا أوراق اختباركم علي ظهورها حتى آمركم بعدلها.

Şimdi, ben aksini söyleyene kadar söyleyeceklerim bu odada kalacak.
الآن، الذي نَتحدّثُ عنهم في هذه الغرفةِ إقامات في هذه الغرفةِ حتى أَقُلْ ما عدا ذلك.

Polisler gelip, oğlumuzun haneye tecavüz nedeniyle tutuklandığını söyleyene kadar iyiydi.
لقد كانت على مايرام حتى دخل الشرطة وأخبرونا أن ابننا معتقل بتهمة اقتحام المنازل

Çünkü aksini söyleyene kadar benden istediğini yaparım.
لأنني أفعل ما يأمرني به حتـّى يخبرني عكس ذلك

söyleyene bak. Sean'la sikişmedin mi daha?
انظروا من يتحدّث ، هل ضاجعتي (شون) بعد ؟

Aslında Joy o kadar çok kızmıştı ki, Darnell ne denerse denesin, doğruyu söyleyene kadar, onu geri almayı kabul etmeyecekti.
في الحقيقة كانت (جوي) غاضبة جدا ً (لدرجة أنه لم يُفلح الأمر مهما حاول (دارنيل رفضت عودته إلى أن يخبرها بالحقيقة