"sürede" - Translation from Turkish to Arabic

• وقت
• فترة
• الفترة
• سرعة
• المهلة
• في أقل
• سيستغرق
• المدة
• الأثناء
• بفترة
• مهلة
• ستستغرق
• الوقت يستغرق
• على مدى
• في غضون

Bu karavanı alabilirsin ve büyük bir ihtimalle iyi fiyat olur çünkü en kısa sürede şehirden ayrılmak istiyor.
تستطيع شراء هذه المقطورة، و ربما تحصل على عرض جيد حقا لأنه يريد الخروج من البلدة بأسرع وقت ممكن.

Böylesine kısa bir sürede bu kadar yükselmek sence de tehlikeli değil mi?
الا تفكر في أن الارتقاء بسرعة في وقت قصير هو عمل خطير ؟

Manevra/Komuta: En kısa sürede itici güçleri tekrar harekete geçirin.
من التحكم للمحركات ، عليكم بإستعادة قوة الدفع بأسرع وقت

İki günlük bir sürede, aynı soya ait altı birey, Srebrenitsa katliamı sırasında öldürüldü.
لذلك خلال فترة تزيد على يومين ستة أشخاص من هذه السلالة قتلوا في مجزرة صربيا.

- Bu kadar kısa sürede tamamlamak zor olsa gerek.
لابد من أن الأمر صعب في مثل هذه الفترة القصيرة

Bu davayı rekor bir sürede sonuçlandırmamızı engelleyen bir şey var.
ستبقى هناك مشكلة واحدة تعقنا عن تنفيذ هذا فى وقت قياسى

Bu davayı rekor bir sürede sonuçlandırmamızı engelleyen bir şey var.
ستبقى هناك مشكله واحده تعقنا عن تنفيذ هذا فى وقت قياسى

Binbaşı Gant'ı alın. En kısa sürede bana rapor verin.
خذوا مايجور جانيت وارجعوا لي بالتقرير في أقرب وقت ممكن

Olduğundan çok daha iyi. Üstelik bu kadar kısa sürede.
إنها تعمل أفضل كثيراً من أي شخص وفي وقت قليل

Panik yaratarak patlama sonrası en kısa sürede müdahaleyi bekliyorlar.
خلق الذعر يؤمن لهم رؤية اقصر وقت للاستجابة بعد التفجير

Şuna eminim ki, takımım mümkün olan en kısa sürede gelip, seni alacaktır.
أنا سوف أتاكد أن شخص من فريقي سيصل إليك في أقرب وقت يستطيع

Hemşire, yapabildikleri en kısa sürede onu ameliyat edeceklerini söylüyor.
الممرضة قالت أنهم سيقومون لها بعملية جراحية في أقرب وقت.

Avukatlarım en kısa sürede salıverilmesi için tüm güçlerini kullanacaklar.
المحاميين يقومون باقصي مافي قوتهم لاطلاق صراحه في اقرب وقت

Eğer Arınma işlemlerine katılmayacaksanız en kısa sürede sokaklardan uzaklaşmanızı öneririz.
إذا لم تشارك بالتطهير، ننصحك أن تبتعد عن الشوارع بأسرع وقت

Ya hemen buradan gitmeliyiz ya da kurt adamlar çıldırıp bizi öldürmeden, birinin en kısa sürede şeytan çıkarma ayininin nasıl yapıldığını öğrenmesi gerekiyor.
إما أننا نحتاج إلى الخروج من هنا أو أنه يجب على أحد أن يتعلم تعويذة فى أقرب وقت ممكن قبل أن يُجن المذءوبون ويقتلونا

Çin istihbaratı burada olduğumuzu öğrenir öğrenmez en kısa sürede ekip yollayacak.
خدمة التجسس الصينية ستسجل حضورنا هنا وترسل احد ما في وقت قصير.

Bu kadar kısa sürede çok büyük bir değişim.
و هو مايعتبر تغيير كبير في فترة قصيرة من الوقت

Ve bu kadar kısa sürede bu kadar şeyi nasıl öğrenebiliyorlar?
وكيف يتسنى لهم ذلك في تلك الفترة القصيرة ؟

Komuta/Manevra: En kısa sürede itici güç harekete geçirilecek. Peki, efendim.
من المحركات للتحكم إستعادة القوة الدافعة بأقصى سرعة ، حاضر سيدي

bu kadar kısa bir sürede ancak telefon görüşmesi ayarlanabilir.
في مثل هذه المهلة القصيرةِ، فقط محادثة الهاتفِ سَتَكُونُ محتملة.

Bir yıldan daha az bir sürede 65.000 km uçuyorlar.
فهي تطير مسافة 65000 كيلومترا في أقل من عام واحد

Bence iklim değişikliği, insanların hissedemeyeceği kadar uzun sürede gerçekleştiği için.
أظن لأنه سيستغرق وقتًا طويلًا ليتغير الطقس بطريقة يشعر بها الناس

Bacaklarını kontrol etmeyi bu kadar kısa sürede başardı mı?
استطاعت السيطرة على تلك السيقان في هذه المدة القصيرة ؟

Bu sürede şerif yardımcıları sanığa refakat edecekler.
في تلك الأثناء ، نواب العمدة سيرافقون المدعى عليه

Elbette ki, kemikler deriden çok çok daha uzun sürede çürürler.
بالطبع العظام تتحلل بعد النسيج الطري و باقي اللحم بفترة طويلة

Bu kadar kısa sürede tekne ayarlamak çok zor oldu.
كان لدينا صعوبة تأمين قارب في مهلة قصيرة مثل هذه.

Ufuk çizgisini geçtikten sonra bir saniyeden az sürede varırız.
لكن فور دخولنا الثقب الأسود ستستغرق رحلتنا ثانية واحدة فقط

Doktor Shetty, bu virüsün belirtileri ne kadar sürede ortaya çıkıyor?
دكتور شيتي، كم من الوقت يستغرق ظهور أعراض هذا الفيروس ؟

Antarktik ozon deliğinden önce bilim insanları bir asırlık bir sürede ozonda belki %5 veya 10 oranında azalma bekliyorlardı.
قبل ثقب الأوزون فوق القطب الجنوبي توقع العلماء ربما خمسةً أو عشرةً بالمئة نقصٍ في طبقة الأوزون على مدى قرن.

Bu sürede sizden ailenizle birlikte burada kalmanızı rica edeceğim.
,في غضون ذلك سأضطر لأطلب منك ومن عائلتك البقاء هنا