"sığınacak" - Translation from Turkish to Arabic

    • ملجأ
        
    • الملاذ
        
    • اللجوء
        
    • ملاذاً
        
    • يحمى ظهرك
        
    • نحتمي
        
    • ليجلب لهؤلاء
        
    Sana burada sığınacağın bir yer olduğunu söylemiştim. Yanılmışım. Sana sığınacak yer yok. Open Subtitles لقد قلت أنه يوجد هنا ملجأ لك لقد كنت مخطئة ، ليس لك ملجأ هنا
    Öyleyse köye gider, sığınacak bir yer bulur ve yardım çağırırız. Open Subtitles إذا لنتجه نحو القرية، نجد ملجأ لأنفسنا ونطلب النجدة.
    Dünyanın reddettiklerine sığınacak bir yer veriyoruz. Open Subtitles نحن نمنح الملاذ للمنبوذين من العالم.
    Yani, kim isterse istesin sığınacak yer verme kuralı. Open Subtitles هذه الإلتزامات تعطي اللجوء لكل من يقولها
    Tarih boyunca, berberler siyahi insanlarca sığınacak bir liman gibi görülmüştür. TED تاريخياً، كان صالون الحلاقة ملاذاً آمناً للرجال السود.
    Efendim, eğer sığınacak bir yer bulmazsanız, aşağı indirileceksiniz! Open Subtitles اذهب ! يا سيدي، إن لم تجد من يحمى ظهرك , يجب أن تنزل!
    sığınacak bir yer bulmalıyız. Open Subtitles علينا أن نحتمي من العاصفة! علينا أن نحتمي من العاصفة!
    İsa evsiz olanlara sığınacak bir yer sunmak için geldi! Open Subtitles -قد جاء المسيح عليه السلام ليجلب لهؤلاء أماكن ليعيشوا بها
    Oğlunuz sığınacak bir yer gösterecek kadar nazik. Open Subtitles لقد كان إبنك لطيفاً جداً لِيوفر لنا ملجأ.
    Evsiz sikim fırtınadan korunmak için sığınacak bir yer arıyor. Open Subtitles قضيبي المشرد الان يجب عليه ان يبحث عن ملجأ من العاصفة أين ومتى ما إستطاع
    Tıpkı bu şehirde, bu ülkede sığınacak bir çatısı olmayan diğer insanların da göz ardı edilemeyeceği gibi. Open Subtitles كذلك جميع من لا يملك ملجأ ً في هذه المدينة .وفي هذا البلد لن يكونوا منسيّين بالنسبة لنا
    Ama en azından sığınacak bir evim vardı. Open Subtitles أن الحادثة لن تهدأ في أي وقت قريباً لكن على الأقل كان لدي ملجأ
    sığınacak bir yer bulacağız. Bir yer olmalı. Open Subtitles سوف نجد ملجأ في مكان ما، يجب أن يكون هناك مكان
    "Benimle eve gel." Sanki sığınacak bir yer teklif eder gibi. Open Subtitles "تعال معي إلى البيت". هم الذين قدموا شيء أفضل، نوعا من الملاذ.
    Toplumda öyle bir duygu vardı ki sanki bu asla olmamalıydı. Sonuç olarak, bazı İzlanda politikacısı ile birlikte çalıştık daha sonra da uluslararası yasal bir kaç uzmanla ve birlikte İzlanda özgür basınına açık denizde sığınacak bir liman sunan bir yasa paketi hazırlamış olduk, dünyadaki en güçlü gazetecilik korumasıyla birlikte konuşma özgürlüğü için yeni bir de Nobel Ödülü geldi. TED وكان هناك إحساس في المجتمع أن ذلك لابد وألا يحدث مرة أخرى . ونتيجة لذلك، بالعمل مع بعض السياسيين في آيسلندا وبعض خبراء القانون الدولي , وقمنا بوضع نوع جديد لحزمة من التشريعات لإيسلندا لتصبح بعد ذلك الملاذ الآمن للصحافة الحرة , مع أقوى قوانين للحماية الصحافية في العالم , مع جائزة نوبل جديدة لحرية الصحافة والتعبير .
    Balık sürüleri açık deniz yırtıcılarından korunmak için sahil şeridine yanaşıp sığınacak bir yer arıyorlar. Open Subtitles أفواج السمك مثل هذه تطلب اللجوء من مفترسي المحيط المفتوح بالبقاء قرب خطّ الشاطئ
    sığınacak bir yer arayan, Ulu Efendimizin kendisidir. Open Subtitles من يطلب اللجوء هو الأمير(إيتشيمونجي)بنفسه
    sığınacak yer bulması için eyalet ona yardımcı olacak. Open Subtitles -حسناً، لقد طالبت بحقّ اللجوء ، ووزارة الخارجيّة ستُساعدها على الإنتقال، لذا...
    Bayan Gable, kendinize sığınacak bir yer bulmak için polisi suçlu göstermeye çalışıyorsunuz. Open Subtitles آنسة " غيبل " يبدو أنك تجدين ملاذاً لتوجيه إصبعك لما لم يفعله الشرطة
    Size her daim sığınacak yer vaat etmiştim ama direnişinize bir katkım olamaz. Open Subtitles -نعم و لقد وعدتكم بأنّي سأوفّر لكم ملاذاً آمناً دوماً.. ولكنّي لا أستطيع أن أكون جزءاً من مُقاومتكم
    Oraya git! Efendim, eğer sığınacak bir yer bulmazsanız, aşağı indirileceksiniz! Open Subtitles يا سيدي، إن لم تجد من يحمى ظهرك , يجب أن تنزل!
    Hemen sığınacak bir yer bulmalıyız. Hadi Sean. Open Subtitles حسناً، يجب أن نحتمي بشيء ما هيا، يا (شون)، الآن
    İsa evsiz olanlara sığınacak bir yer sunmak için geldi! Open Subtitles -قد جاء المسيح عليه السلام ليجلب لهؤلاء أماكن ليعيشوا بها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more