"sıkça" - Translation from Turkish to Arabic

    • غالباً
        
    • غالبا
        
    • باستمرار
        
    • شائع
        
    • يتردد
        
    • في كثير
        
    • كثير من الأحيان
        
    • كثيراً مؤخراً
        
    • كثيراً ما
        
    • متكررة
        
    • بشكل متكرر
        
    • أغلب الأحيان
        
    • مريضة مستدامة
        
    Ama izlemek istiyorum. Çok fazla ve sıkça izlemek istiyorum. Open Subtitles لكنني أريد ان اشاهده بشدة و أريد ان اشاهده غالباً
    Bunu biliyorum çünkü onu sıkça şapkamı takıp, aynaya bakarken yakalıyorum. Open Subtitles أعرفُ لأنني غالباً ما أمسك بها ترتدي قبعتي وتنظر في المرآة
    Beyaz köpekbalıkları, çenelerine gömülmüş 30 santimlik vatoz kuyruklarıyla sıkça görülürler. Open Subtitles غالبا يجدوا أشواك سمك الشعاع بطول قدم ضمن فكوك القروش البيضاء
    Sen hâlâ ün ve sıkça yalan söylemekle ilgili takıntılarınla kendini iyi göstermeye çalışıyorsun,... Open Subtitles كنت لا تزال ملكة الدراما هاجس الشهرة والكذب باستمرار أن تضع نفسك في أفضل صورة ممكنة،
    Kısa süreli hafıza kaybı bu tip yaralanmalarda sıkça görülür. Open Subtitles فقدان الذاكرة القريبة أمر شائع في هذا النوع من الإصابات
    Yani, cevap evet çocuğu eşcinsellerin sıkça uğradığı bir bara götürdünüz. Open Subtitles إذاً فالجواب هو نعم.. أخذتَه إلى حانة يتردد عليها مثليو الجنس.
    Ve depresyon tartışmalarında sıkça arada kaybolan meselelerden biri de onun anlamsız olduğunu bilmenizdir. TED و أحد الأشياء التي تضيع غالباً عند الحديث عن الاكتئاب هي أنك تعلم أنه سخيف.
    Bu sıkça kullanılan kimlik avı adında bir şeyin göstergesidir, başka bir internet sitesine yönlendirerek, başka birinin hesap bilgilerini çalmaya çalışan biri. TED هذا غالباً يدل على شيء يسمى التصيُّد، شخص يحاول سرقة معلومات حساب شخص آخر عن طريق توجيههم إلى موقع آخر
    Kazancımın. Geceden geceye değişir, sıkça hoş sürprizler olur. Open Subtitles من أجرى، أنه يتفاوت حسب الليلة ولكنه غالباً ما يفاجئنى بشكل جيد
    Romantik biri. Kadınlar hakkında konuşur ve sıkça aşık olur. Open Subtitles إنه رومانسي ويتكلّم غالباً عن النساء والحب
    Belli ki buraya sıkça gelip oyun odası kiralıyormuş. Open Subtitles على يبدو أنّه يأتي غالباً إلى هنا، ويستأجر حجرة سمر
    Şizofrenler sıkça pop kültürünü hayalleriyle birleştirebilir. Open Subtitles مرضى الفصام غالباً مايخلطونثقافتهموأوهامهممعاً.
    CA: David, öyleyse sıkça dillenen şu söylem: Trump'ın yükselişi ve zaferinin tek bir açıklaması vardır; çok ilkel ve içgüdüsel bir biçimde öfkeden faydalanıyor. TED كريس أندرسن: ديڤيد، غالبا ما تكون هذه هي القصة، ثم، يكون السبب الوحيد في نصر وصعود ترامب هو لعبه على وتر الغضب
    Ama, yataklarında görüyordu ve de sıkça rüyalarında... etrafında dolananın sadece rüya olduğunu düşünüyordu. Open Subtitles لكن هي رأتهم في أسرّتهم غالبا في أحلامها و إعتقدت ان هذا كان فقط الحلم الذي كان لا يزال يراودها
    sıkça bu sonuca yol açar. Testler de bu durumu onaylıyor. Open Subtitles غالبا ما تسبب هذه الأعراض و هذا ما أكدته الاختبارات
    Hareket geçmişine bakarsak dört ya da beş yere sıkça gitmiş. Open Subtitles يبدو أن نمط تحركاته يُظهِر, أربع إلى خمس تجميعيات ثابتة, أماكن يظهر فيها باستمرار.
    Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan hastalarda bu sıkça görülür. Open Subtitles هذا شائع جدًّا لدى مرضى اضطراب الكرب التالي للرضخ المعتادين.
    Yani siz muhtelemelen din değiştiren yahudi hristiyanların sıkça gittiği bir yerel hindu tapınağı aramak isteyeceksiniz. Open Subtitles إذاً فعليكي إجراء بعض التحريات بالمعبد الهندي المحلي، الذي يتردد عليه المتحولون عن الديانة المسيحية.
    Bu yüzden puzzle şu: neden rüşvet, kibar ricalar, tahrik ve tehdit bu kadar sıkça üstü örtülü dile getiriliyor? TED بالتالي اللغز هو، لماذا الرشاوي، الطلبات المهذبة، والإلتماسات والتهديدات في كثير من الاحيان مبطنة؟
    Bak, bu şeyler sıkça aynı şekilde biter sadece sıkıcı olur. Open Subtitles تبدو هذه الأمور تلعب بها بنفس الطريقة في كثير من الأحيان ، فإنه يحصل فقط مملة.
    Son zamanlarda avlarımızı sıkça kaybetmeye başladığımız için insan tuzaklarını tekrar kurduk. Open Subtitles ، أصبحنا نخسر كثيراً مؤخراً لذا بدأنا ننصب الشِراك مجدداً
    Örneğin kızgınsam ve bunu gizlemem gerekiyorsa ki nasıl hissetiğimi gizlemek konusunda uzman olmama rağmen, bunu sıkça yaşıyordum, o zaman ses gergin geliyordu. TED فمثلاً. إذا كنت غاضبة، وكان عليّ إخفائه، و كثيراً ما كنت بارعة جداً في إخفاء ما أشعر به حقاً، عندها يبدو الصوت محبطاً.
    sıkça gelip kendi başına yemek yer. Open Subtitles سوف يكون تعشى بمفرده و قام بزيارات متكررة
    Eşinden dayak yediği için sıkça acil servise giden kadınlara bakın. Open Subtitles ابحثوا عن الزوجات اللواتي أتين إلى غرف الطواريء بشكل متكرر واللاتي ظهر عليهن بوضوح علامات التعذيب من قَبل الزوج
    Kendisini sıkça sessiz odaya attırır muhtemelen onu pek sık görmeyeceksin. Open Subtitles يعزل نفسه في غرفة هادئة في أغلب الأحيان أنتي لن ترى الكثير منه
    sıkça uğrayan biri var. Open Subtitles ثمّة مريضة مستدامة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more