"sıkıcı bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • مملة
        
    • ممل
        
    • المملة
        
    • آخر باهت
        
    • مُملّة
        
    • ومملة
        
    • مملان
        
    • ممله
        
    • مُملة
        
    • من الصعوبه آن
        
    • مملٌ
        
    • مملّة
        
    • مضجرة
        
    • الصعوبه آن تكون
        
    • حجر ملل
        
    Şey, bu da bir ilerleme sayılır, ve sıkıcı bir hafta sonu için güvenli bir bahis gibi görünüyor. Open Subtitles هذا بالتأكيد يبدو شيئاً متقدم و هو رهان آمن على عطلة نهاية الإسبوع التي على ما يبدو ستكون مملة
    Sadece çok sıkıcı bir teknoloji slaytı göstererek başlıyorum. TED لذلك سأبدأ بعرض شريحة تقنية مملة واحدة فقط.
    Asla şan şöhret sahibi olamayacak çünkü çok sıkıcı bir işi var. Open Subtitles انه لا يستطيع فعل اى شئ للعالم لانه لديه عمل حقيقى ممل
    sıkıcı bir Fransız Başkanı burada ağırlamak isteyeceğim en son şey. Open Subtitles ولكن أتعلمين إستضافة رجل عمدة فرنسي ممل أخر ما أحتاجه الآن
    Oldukça sıkıcı bir işle ilgilenmem gerekiyor. Open Subtitles لدي بعض الأعمال الدنيوية المملة للقيام بها.
    Yani sıkıcı bir günde biraz heyecan yaşadın. Open Subtitles بالتالى قليل من الأثاره خلافا ليوم آخر باهت
    Gidecek bir yerimiz ve paramız olmadığı için sıkıcı bir akşam geçireceğimizi sanmıştık. Open Subtitles ونحن ظننا أننا لسنا معنا أموالاً فالأمسية ستكون مُملّة
    Bunun bildik ve sıkıcı bir yıldönümü hikayesi olmasını istemiyorum. Open Subtitles أنا فقط لا أريد أن أكتب مقالة تذكارية عادية ومملة
    Yaşlı ve sıkıcı bir çift olmaktan endişelenmeyeceğim çünkü asla öyle olmayacağız. Open Subtitles سوف أتوقف عن القلق حيال كوننا زوجان مملان لأنه لن نكون
    Londra'da önceden izlediğim sıkıcı bir müzikâl var. Open Subtitles إنهم يقومون بتمثيل مسرحية غنائية ممله قد شاهدتها في لندن
    Şimdi, siz bununla daha önce hiç kimsenin ilgilenmeme nedeni olarak sahiplik ağının çok çok sıkıcı bir çalışma konusu olmasını düşünebilirsiniz. TED قد تعتقد الآن أنه لم يلاحظ أحد ذلك من قبل لأن شبكات الملكية هي دراسة مملة للغاية.
    Bu, yeni ve heyecan verici olacak, can sıkıcı bir yer değil. TED ستصبح شيئًا جديدًا ومثيرًا، وليست مكتبات مملة.
    Yalnızca büyümek ve bölünmekten ibaret sıkıcı bir yaşantıları var ve herkes onları asosyal organizmalar olarak tanımlamakta. TED إنها تعيش حياة مملة الى حد ما حيث تقوم بالنمو والانقسام ودائما ما إعتبرت كائنات منعزلة و منحازة لنفسها
    ÖImüş, göz yaşı dökülen Vallo dışında, bu çok sıkıcı bir görev oldu. Open Subtitles بأستثناء موت المأسوف عليه فالو ، لقد كانت مهمة مملة جدا
    Hepimizin yapması gereken sıkıcı bir iş ve kimse bundan zevk almıyor. TED هو شئ علينا جميعاً القيام به مع أنه ممل ولا أحد في الحقيقة يستمتع بفعله
    Seninle evlendiğimde bu kadar sıkıcı bir adam olduğunu bilseydim bütün o duygusal krizleri geçirmezdim. Open Subtitles لو كنت أعرف كم أنت رجل ممل عندماتزوجتك.. لما خضت كل هذه الأزمات العاطفية
    Artık durum tamamıyla sıkıcı bir hal alıyor, ama hala savunma hattının bizim tarafındayız yani, mecburi iniş yapıp, kulak zarım patlamasın diye korumalıyım. Open Subtitles أجل, هذا تطورٌ واضحٌ باتجاه موقفٍ ممل وسيء، ولكننا مازلنا على جانبنا الحدودي لذا, سأهبط وأدّعي بأن أُذنيّ فرقعت.
    Eski gazeteleri toplamak, gerçekten sıkıcı bir adamın son sığınağıdır. Open Subtitles جمع الجرائد القديمة هو آخر شئ يتمناه المرء فى شريكة حياته المملة
    Yani sıkıcı bir günde biraz heyecan yaşadın. Open Subtitles بالتالى قليل من الأثاره خلافا ليوم آخر باهت
    Hani derler ya, normal, sıkıcı bir işim var. Open Subtitles حصلت على ما يسمّيه العالم وظيفة عاديّة مُملّة
    Küçük, sıkıcı bir yer ve herkes seni tanıdığını düşünüyor. Open Subtitles إنها صغيرة, ومملة وكل شخص هناك يظن أنه يعرفكِ حق المعرفة
    Yaşlı ve sıkıcı bir çift olmaktan endişelenmeyeceğim çünkü asla öyle olmayacağız. Open Subtitles سوف أتوقف عن القلق حيال كوننا زوجان مملان لأنه لن نكون
    Liseyi bırakmış sıkıcı bir işte çalışan ve parıltılı kıyafetler alacak kadar maaşı olan biriyim. Open Subtitles انا متسربه من الثانوي, و اعمل في وظيفه ممله واتقاضي ما يكفي لادفع ثمن ملابس جيده
    Lanet sosis.Lanet şarap. sıkıcı bir şehirde lanet aile. Open Subtitles سجق ملعون , نبيذ ملعون و عائلة ملعونة في مدينة مُملة.
    Ciddiyim, çok sıkıcı bir şey, haksız mıyım? Open Subtitles أعني أنه مملٌ بعض الشيء، أليس كذلك؟ ـ كونا صريحتين.
    Uzun ve sıkıcı bir yolculuk olabilir. Open Subtitles وتَنَامُ قليلاً يَجِبُ أَنْ تَكُونَ جولة مملّة لمدة طويلة
    Haklısın. Bir kere buraya ayak bastın mı, sadece büyük, sıkıcı bir kaya parçası. Open Subtitles ولكنك محقة، عندما تبلغه حقاً تجده مجرد صخرة كبيرة مضجرة.
    Senin gibi bir memur için burası sıkıcı bir yer. Open Subtitles -من الصعوبه آن تكون مكاناً ملائماً لضابط آستثنائي مثلك
    Ve onları yapmak sabrımı deneyen sıkıcı bir iş. Open Subtitles ولم شملهم هو حجر ملل ويختبر صبري

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more