sıkılmış olmalısın ama bir şeyler anlarsın. | Open Subtitles | لا بدّ من أنّ الملل قد اعتراك ؛ لكنّك سترى شيئا |
Senin bilmecelerinden sıkılmış, elinde silah olan bir barmenim. | Open Subtitles | . إنني الساقية مع مسدس , و التي تعبت من ألغازك |
Bir hafta sonunda sıkılmış olmasaydın bu arkadaşlık var olmayacaktı bile. | Open Subtitles | لولا أنك كنتَ تشعر بالملل في ذاك اليوم، لما كانت أصلاً |
Son derece, müthiş biçimde sıkılmış durumdayım. | Open Subtitles | ونقل ماشية غريبة أنا ضجر بشكل عميق وكامل |
Taze sıkılmış, gerçek şekerle ve içi buz dolu. | Open Subtitles | معصور لتوه ، طبيعى التحلية و معه مكعبات الثلج |
Ya da sen sıkılmış ev kadını, ben de sıcak bir yemek ve biraz rahatlık arayan iri yarı bir berduş olurum. | Open Subtitles | أو أنتِ ربة منزل ضجرة وأنا رحّال قويّ البنية أبحث عن طعام دافئ وبعض الراحة |
Ve bunun için bir bardak taze sıkılmış Sunnydale Portakal Suyu'ndan daha iyi bir yol yoktur. | Open Subtitles | وليس هناك طريقة أفضل من كوب من عصير البرتقال المعصور الطازج |
Onlar karşılama komitesi. Cehennem beklemekten sıkılmış olmalı. | Open Subtitles | انهم حفل الترحيب اعتقد ان الجحيم تعب من الانتظار |
Ben de acıkmış ve sıkılmış şişman bir adamın hikayesini biliyorum. | Open Subtitles | لدي قصة عن شاب سمين الذي يشعر بالملل والجوع |
Çok da iyi olur. Sizi sıkılmış görmek hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | انه مجرد عرض فبعد كل شىء لا يمكننى الوقوف ومشاهدتكما انتما الاثنان يقتلكما الملل |
Sana çılgın olanı söyleyeyim, Sam aynı anda 3 odaya bakarken burada sıkılmış ve azmış olarak oturan ben. | Open Subtitles | سأخبرك مالجنون,انا اجلس هنا اشعر با الملل و الاثارة بينما سام تحصل على ثلاثة غرف |
Gazete küpürleri ve parlak yapıştırıcılarla oynamaktan sıkılmış olabilir ama artık kim olduğunu bilmiyor ve diğer insanlar biraz zamana ihtiyacı olduğunu anlamalı ona soru sormayı ve jumbo kondomlardan bahsetmeyi bırakmalı. | Open Subtitles | مشكلتها أنها ربما تعبت من القصاصات والملمع ولكنها لا تعرف من تكون بعد الآن والجميع بحاجة لمنحها مساحة لتعرف ذلك |
New York'taki tek bakire olmaktan sıkılmış. | Open Subtitles | والتى تعبت من العذرية في مدينة نيويورك. |
Bunların hepsi sıkılmış ve yalnız bir kadının hayal ürünleri.Hiç birşey ispatlamaz. | Open Subtitles | هذه خيالات مرأة وحدية تشعر بالملل لا تثبت شيئاً |
Sana ilginç bir şey söyledim, yani sıkılmış olmazsın. | Open Subtitles | أخبرتك بشئ مثير للتو لذا فأنت لا تشعر بالملل |
Bundan sıkılmış olmalı ki, geri döndü. | Open Subtitles | وأعتقد بأنه ضجر من ذلك، وعاد إلى هنا |
Gerçek limonata, taze sıkılmış gerçek şekerle ve içi buz dolu. | Open Subtitles | بل عصير ليمون حقيقى ، معصور لتوه طبيعى التحلية و معه العديد مكعبات الثلج |
Millet çok sıkıldım ve sizinde sıkılmış olabileceğinizi düşündüm. | Open Subtitles | مرحبا يا رفاق , لقد كنت ضجرة و ظننت أنكم كذلك ,أيضا |
Sizi sıkılmış limon gibi attığı doğru değil. | Open Subtitles | ليس صحيحاً أنه يتخلص منكن_BAR_ كالليمون المعصور |
Köpekbalığı insanları eğlendirmekten sıkılmış ve kafesten kaçmış. | Open Subtitles | القرش تعب من ترفيه الضيوف وخرج من الخزان |
Okuduğu kitaptan sıkılmış ve tüm gün TV izliyor. | Open Subtitles | و يشعر بالملل لأنه قرأت كتاباً و يُشاهد التلفاز طوال اليوم |
Annen sıradan biri, ama sıkılmış bir ev kadınıydı daha çok ilgi bekleyen birisiydi. | Open Subtitles | والدتك لم تكن أى شىء سوى زوجة منزل مملة تبحث عن بعض الأهتمام |
Ne yapmamı istiyordun, sıkılmış görünmemi mi? | Open Subtitles | ماذا تريدين مني أن أفعل ؟ أن أبدو ضجراً ؟ |
Ondan sıkılmış diyorlar. | Open Subtitles | لقد سأم استدراجها له او كما سمعت |
Herhalde beklemekten sıkılmış. | Open Subtitles | أعتقد أنّـه سئم من الإنتظـار سوف نتّـصل بـه عندمـا يصل إلى المنزل |
sıkılmış. İki hafta daha veriyorum. | Open Subtitles | لقد مل اعطي هذه العلاقه مجرد اسبوعين اخرين |
Birincisi çok sayıda sıkılmış,bıkmış gençler yani okulu sevmeyenlerden bahsediyorum, okulda öğrendikleri ile ilgili hiç bir bağ kuramayanlar geleceklerindeki işleriyle de. | TED | الاولى تتمثل في عدد الكبير من المراهقين الذين يشعرون بملل و الذين ببساطة لا يحبون المدرسة، و لم نجد اي علاقة بين ما تعلموه في المدارس و بين اعمالهم المستقبلية. |