"sıkıntılı" - Translation from Turkish to Arabic

    • مضطربة
        
    • مزعجة
        
    • المضطربة
        
    • عصيب
        
    • المضطرب
        
    • مضطرب
        
    • مكتئب
        
    • عصيبة
        
    • عصيباً
        
    • العصيبة
        
    • يسبب ضائقة مالية
        
    • يمر بأزمة
        
    • ضيقي
        
    • اكتئاب
        
    Kendini, kızın erkek arkadaşı sanıyor ve kız mükemmel bir hedef tatlı, utangaç, sıkıntılı, ... ve çevrimiçi yaşıyor. Open Subtitles يؤمن بأنه صديقها وهي الهدف المثالي حلوة، خجولة، مضطربة
    Kocası kayıp, doğumu sıkıntılı. Biraz zaman alabilir. Open Subtitles زوج مفقود, إنها حالة ولادة مضطربة, قد أتواجد هناك لبعض الوقت
    Artık bu andan itibaren daha sıkıntılı durum çıkarmayalım. Open Subtitles دعونا لا نتسبب بمواقف مزعجة لبعضنا البعض من الآن وصاعداً
    Bu sıkıntılı zamanlarda bir adamı hain ilan etmek kolaydır. Open Subtitles فى هذه الأوقات المضطربة من السهل تسمية أى رجل خائن
    Beyler, hiç kadınınızla sıkıntılı devirlerden geçtiniz mi? Open Subtitles رجال هل سبق وأن مررتم بوقت عصيب مع زوجاتكم ؟
    Bizim de bu sıkıntılı dünyada bolca güneş ışığına ihtiyacımız var. TED و نحن بحاجة إلى الكثير من ضوء الشمس في هذا العالم المضطرب.
    Ticaret Bakanım, sizin de isteğinizin bu olduğunu biliyorum ancak yine de sıkıntılı görünüyorsunuz. Open Subtitles حضرة وزير التجارة، أعرفُ أن هذا مُبتغاك ... ولكن يبدو أنك مضطرب
    Zavallı adamı mahvettin, haftalardır sıkıntılı ve üzgün. Open Subtitles لقد حطمتي قلب الرجل المسكين بالفعل إنه مكتئب منذ أسابيع
    İyi zamanlarımız, ilginç zamanlarımız oluyor, ve tabi bazen sıkıntılı zamanlarımız da. TED هنالك أوقات جيدة, أوقات مثيرة للأهتمام, و هنالك أوقات عصيبة كذلك.
    Dünyanın bu tarafı çok sıkıntılı. Open Subtitles هذه المنطقة من العالم مضطربة جداً
    sıkıntılı bir hayat yaşadığını biliyorum. Open Subtitles أعرفُ بأنهُ قد حظى بحياةٍ مضطربة...
    sıkıntılı ama umarım sıkıntısı artık azalmış bir kız. Open Subtitles فتاة مضطربة هذا ما آمله
    O dosyalardaki bilgiler sıkıntılı şeylerdi. Open Subtitles بانك لم تستطع تركه ليصبح امراً يعرفه الجميع المعلومات في هذه الملفات كانت اشياء مزعجة
    Kalplerden korku çıkarıldığı zaman, rüyalar da artık sıkıntılı olmayacaktır. Open Subtitles اذا كان قلبك هكذا فستكون أحلامك مزعجة
    Kültürümüzün şu sıralar bu kavramla az çok sıkıntılı bir ilişkisi olduğunun farkındasınızdır. TED قد تكونوا لاحظتم بأن لدى ثقافتنا شيئًا من العلاقات المضطربة مع هذا المفهوم حاليًا.
    Bakın, şu sıralar sıkıntılı bir dönemde olduğunuzun farkındayım ama sizden bazı bilgiler almalıyız. Open Subtitles أَعرف أنك تمر بوقت عصيب ولكننا نحتاج منك لمعلومات
    Haftada birkaç kere, sıkıntılı çocuklar geliyor. Open Subtitles وقبل بضعة مرات في الأسبوع نحن يكون بعض الأطفال المضطرب يأتي أكثر.
    - sıkıntılı gibisin, Tomlin. Open Subtitles الخطه تستمر على قدم وساق تبدو مضطرب يا (توملن)
    Bay Willis'in okuyor olduğunu ve hiç de sıkıntılı olmadığını söyledi. Open Subtitles وكان السيد يقرأ ولم يظهر أنه مكتئب
    Eğer yaşadığınız dönem çok sıkıntılı görünüyorsa Open Subtitles عندما تشير الأوقات بأن الأوقات عصيبة جداً
    Birkaç hafta önce, sıkıntılı olduğumu gördü konuşmak isteyip istemediğimi sordu. Open Subtitles منذ أسبوعين كنت أواجه وقتاً عصيباً سألتني إن كنت أريد أن أتكلم
    Bu sıkıntılı zamanlarda o ikisinin arasında çok ufak bir fark vardır. Open Subtitles الاثنان ليسا منفصلين في هذه الأوقات العصيبة
    30 yılı aşkın bir süredir bu okulun rehber öğretmeniyim ve bir öğrenci sıkıntılı olduğunda bunu anlarım. Open Subtitles ولقد كنتُ مرشدةً تربويةً في هذه المدرسة لأكثر من ثلاثين عاما، واستطيع معرفة إن كان الطالب يمر بأزمة
    sıkıntılı günümde Rabbe yönelirim. Open Subtitles في يوم ضيقي فانا اسعى للرب
    Bu sıkıntılı dönem geçicidir. Open Subtitles هذا اكتئاب مؤقت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more