Sona yaklaşmaya başladığımızda hayatımızı yeniden gözden geçirmek oldukça sık rastlanan bir şeydir. | Open Subtitles | من الشائع أن يتّم إعادة النظر في حياتك عندما تكون على وشك النهاية. |
Ayrıca acadidae ve anoetidae de mevcuttu ancak en ilginç bulgu bir böcek bile değildi sık rastlanan ekmek küfüydü. | Open Subtitles | كما يوجد أيضاً أكاديادا و أنوتاديا و لكن الإكتشاف الأكثر أهمية ليس هو البعوض على الإطلاق و لكنه كان عفن الخبز الشائع |
Yeni bir annenin vücut dismorfizmi hissetmesi çok sık rastlanan bir durum. | Open Subtitles | من الشائع للغاية للأم الحديثة أن تُعاني درجة مُعينة من إضطراب تشوّه الجسد. |
- Bu önceden tasarlanmış tecavüz vakalarında sık rastlanan bir durumdur. | Open Subtitles | هذا شائع جداً في حالاتِ الإغتصابِ المبيّتِ. |
Yaşadığımız yerde, karavanların patlaması, sık rastlanan bir durumdu, ama bu seferki özeldi, çünkü içinde ünlü bir insanla patlamıştı. | Open Subtitles | انفجار المقطورات أمر شائع في مكان معيشتنا ولكن هذه المره كانت مميزة, 'لان شخص مشهور مات فيها. |
- Yumurtalığında küçük bir kist varmış çok sık rastlanan bir tür ve tedavisi çok kolay yapılıyor. | Open Subtitles | انه كيس صغير على المبيض شائع جداً ويمكن علاجه |
Haitililer'de, sevdikleri insanları öldükten sonra görmek sık rastlanan bir şeydir. | Open Subtitles | (أنه من (هايتي) , ليس معتاد لسكان (هايتي أن يروا العزيز عليهم بعد وفاته بفترة قصيرة |
Fuljencio, Amerika'da pek sık rastlanan bir isim değildir. | Open Subtitles | في أميركا,ليس من الشائع جدا ان تسمعي إسم فلهينسيو |
Peki uzman görüşünüze göre, ameliyat sonrası enfeksiyonun her iki ayağın kesilmesine sebep olması da sık rastlanan bir durum mudur? | Open Subtitles | وبرأيك المهني، هل من الشائع أيضا أن يؤدي الإنتان مابعد الجراحة إلى بتر مزدوج؟ |
Ancak bir eşin ölümünden sonra daha ileri nörolojik hastalıkların belirmesi çok sık rastlanan bir durum. | Open Subtitles | بأية حال، إنه لمن الشائع جداً بعد وفاة الزوجة يعاني الزوج من اضطرابات نفسية وعصبية. |
Hamilelikte çok sık rastlanan bir durumdur. | Open Subtitles | تاركه وارءها طفلين ومن الشائع جدا تطوير هذا خلال الحمل، صحيح ؟ |
Bu, mahkûmlar arasında çok sık rastlanan bir tepki. Çocukları için yapabilecekleri ve daha önce akıllarına gelmeyen böyle bir şey olduğunu keşfederler. | TED | وهذا هو رد الفعل الشائع بين السجناء، عندما يدركون لأول مرة أن بإمكانهم فعل شيء ما لأطفالهم الأمر الذي لم يخطر على بالهم من قبل. |
- George'un Callie'si var. Hastanede yatan hastalarda diyarenin en sık rastlanan etkeni nedir? | Open Subtitles | ما هو السبب الشائع للاسهال" "في مرضى المستشفيات؟ |
İngiltere'de sık rastlanan bir durumdan. | TED | الشئ الشائع جداً في إنجلترا. |
İlk hamilelikte çok sık rastlanan bir şey bu. | Open Subtitles | إن ذلك شائع في حالات الحمل لأول مرة |
Kardeşler arası çekişme sık rastlanan ve gerekli bir zorunluluktur. | Open Subtitles | -بالضبط . تنافس الأشقاء أمر شائع واجتماعيّ ضروريّ أساسي. |
Maalesef ticari sözleşmelerde sık rastlanan bir ibare bu. | Open Subtitles | للأسف، فهذا شرط شائع في أي عقد تجاري. |
Ayrıca bu dağlar bilimsel bir paradoks barındırmakta; Dünya kabuğunda en sık rastlanan mineral olan kuvarstan meydana gelmekteler ve kuvarstan meydana gelen kuvarsit adlı bir taş ise dünyanın en sert ve en az çözünen minerallerinden biri. | TED | تحيط بهذه الجبال مفارقة علمية: فهي مصنوعة من الكوارتز، وهو معدن شائع جدًا على القشرة الأرضية، وتسمى الصخور المتكونة من الكوارتز بالكوارتزيت، ويعتبر الكوارتزيت من أصعب وأقل المعادن ذوبانًا على وجه الأرض. |
Ailemizde sık rastlanan bir hastalık mı? | Open Subtitles | أهذا شائع في عائلتنا؟ |
- sık rastlanan bir şeydir. | Open Subtitles | انه شييء شائع هيه انظر الي |
Haitililer'de, sevdikleri insanları öldükten sonra görmek sık rastlanan bir şeydir. | Open Subtitles | (أنه من (هايتي) , ليس معتاد لسكان (هايتي أن يروا العزيز عليهم بعد وفاته بفترة قصيرة |