"sıvının" - Translation from Turkish to Arabic

    • السائل
        
    • للسائل
        
    • السوائل
        
    • الطيني
        
    Ve modelimizi katman-katman yaratıyoruz, ve modeli sıvının dışına doğru çıkarıyoruz. TED وشريحة فوق الأخرى، يتم إنشاء النموذج، ثم يتم إخراجهم من السائل.
    Bu sıvının içindeki çip uzun menzilli takip cihazı var. Open Subtitles الرقاقه هذه الغارقه فى السائل هى جهاز إرسال بعيد المدى
    sıvının içerisinde bu dünyaya ait tek bir element bile yok. Open Subtitles السائل الموجود في القارورة لا يحتوي أيّ عنصرٍ مِنْ هذا العالَم.
    Zamanla, bu minik iplikler sıvının içinde katmanlaşıyor ve yüzeyde bir tabaka oluşturuyorlar. TED مع مرور الوقت، هذه الخيوط الدقيقة تشكل من السائل طبقات وتنتج حصيرة على السطح.
    Tekrar nöbet geçirmedi subdural sıvının sitolojik incelemesinde anomali görülmedi. Open Subtitles لم تعد لديه أيّة نوبات والفحص الخلويّ للسائل تحت الجافية لم يُظهر أيّ إختلال
    Aşağı yukarı üç gün sonra, sıvının yüzeyinde kabarcıklar görünecek. TED بعد حوالي ثلاثة أيام، ستظهر الفقاعات على سطح السائل.
    Bunu ortaya çıkaran şey, sıvının içindeki herbir parçacığın birbirini çekme ve itmesidir. TED وهذا حصل بسبب الجذب والتنافر بين الجزيئات الفردية داخل السائل.
    Şimdi, bizi şaşırtan şey ise beynin dışındaki sıvının dışarıda kalmaması idi. TED الآن، ما كان مفاجأةً بالنسبة لنا أن السائل الذي خارج المخ، لا يبقى في الخارج.
    Buna ek olarak, sıvının içine doğru inen ve objeyi sıvıdan çıkaran bir tablası var. TED بالاضافة الى ذلك، فهي تحتوي على درجه تنخفض في هذا العجين و تسحب الجسم خارج السائل.
    Buna Reynolds sayısı diyoruz ve yüzücünün boyutu, hızı, sıvının yoğunluğu, yapışkanlığı ya da viskositesi gibi basit özelliklere dayanıyor. TED يدعى رقم رينولدز و يعتمد على خصائص بسيطة مثل حجم السبَّاح، و سرعته، وكثافة السائل، و لزوجة السائل.
    Kısmen sıvıya batmış bir nesneye kaldırma kuvveti etki eder. Bu kuvvet batan nesnenin taşırdığı sıvının ağırlığına eşit. TED يطفو الجسم المغمور جزئياً في سائل ما بواسطة قوةٍ مساويةٍ لوزن السائل الذي أزاحه هذا الجسم.
    İlki ve en belirgin olanı şuydu: evet, gerçekten de sıvının içindeki bir şey bakteriyi öldürüyor. TED أولًا، الاستنتاج الواضح: نعم، هناك شيء ما كان يقتل البكتيريا، وقد كان موجودًا في هذا السائل.
    Fakat eğer ben iğneyi sıvının içine iyice batırırsam, ne görürsün? Open Subtitles لكن إذا أغمسنا الأبرة في السائل ماذا سوف ترون؟
    Görüldüğü gibi kırmızı sıvının bulunduğu pompa burada temiz gözüküyor kendini patlatmadan önce. Open Subtitles سترى السائل الأحمر يتحول الى فاتح قبل ان ينفجر
    Reklam beynine aynı bu sıvının bu yumurtaya girdiği gibi giriyor. Open Subtitles تدخل الاعلانات إلى الدماغ تماماً مثلما يدخل هذا السائل إلى هذه البيضة
    Şırıngadaki sıvının bir çeşit sülfür tabanlı antibiyotik olabileceğini düşünüyor. Open Subtitles تعتقد ان السائل في الحقنة هو نوع ما من المضاد الحيوي الذي اساسه من الكبريت
    Şişedeki sıvının uyuşturucu testi pozitif çıktı. Open Subtitles السائل بهذه الزجاجات عرفنا من الاختبار أنه مخدر.
    Çizerken, sıvının etkisinin azaldığı anlar oluyordu. Open Subtitles عندما كنت أرسم كانت هناك لحظات عندما يزول مفعول السائل
    Tekrar nöbet geçirmedi subdural sıvının sitolojik incelemesinde anomali görülmedi. Open Subtitles لم تعد لديه أيّة نوبات والفحص الخلويّ للسائل تحت الجافية لم يُظهر أيّ إختلال
    Kendinize bir matematikçi bulursunuz; bir fizikçi bulursunuz- bu sıvının dinamiklerini anlayan birisi. TED ومن ثم تأتي برياضي .. وفيزيائي ومن ثم تأتي بشخص يفهم ديناميكا السوائل
    O zaman bu sıvının tam olarak ne yapabileceğini bulma zamanı, değil mi profesör? Open Subtitles أن الأوان لمعرفة ما هو تأثير هذا الراسب الطيني أليس كذلك أيها الأستاذ ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more