Yani üretimi, işlenmesi ve Amerika boyunca evlere ve iş yerlerine temini esnasında, boru ve kaynak gibi ekipmanlardan sızıyor. | TED | لذلك، بينما يتم إنتاجه ومعالجته وترحيله للمنازل والمصانع عبر أمريكا، يتسرب من الآبار والأنابيب والمعدّات الأخرى. |
Eğitimin, askeriyenin, mali kararların içine sızıyor. | TED | يتسرب إلى التعليم والجيش واتخاذ القرارت المالية. |
Soruşturma hakkında bir yerden bilgi sızıyor. | Open Subtitles | ويوجد معلومات بهذا التحقيق وهي تتسرب من مكان ما |
"Geçmişim sinsice geleceğime sızıyor ve bütün umutlarımı alıp götürüyor." | Open Subtitles | يتسلل ماضي إلى المستقبل ويسلب منه كل الامل |
Robot askerler toplum içine sızıyor, hükümet düşmanlarını arıyor. | Open Subtitles | ،إن تلك الجنود الآلية تتسلل إلى المجتمع . تبحث عن أعداء الحكومة |
Benzin sızıyor olmasın? | Open Subtitles | هل انت متاكد انه لا يوجد تسريب في البنزين |
Yani, bizden mi bir şey sızıyor? | Open Subtitles | إذن، يوجد تسرّب على نهايتنا؟ |
Elektrikli suya arabadan yağ sızıyor! | Open Subtitles | كلا! لدينا تسرب في الزيت يصب في المياه المكهربة! |
Bir süzgeçten suyun sızması gibi dünyadan da kötülük sızıyor. | Open Subtitles | العالم حرفيا يسرب الشر مثل الماء خلال الغربال |
Toprağa sızıyor. Bütün cadde havaya uçabilir! | Open Subtitles | إنه يتسرب في نظام المجارير قد ينسف هذا الحي بأكملة |
Bir hafta? Charlie,kamyondan radyasyon sızıyor, anlıyor musun? | Open Subtitles | شارلي الشاحنة يتسرب منها الإشعاع ، لعلك تعي ذلك ؟ |
Yeraltından az miktarda, bir çeşit ekşi gaz sızıyor. | Open Subtitles | أعتقد إنه غاز حامض منخفض المستوى يتسرب خارج الأرض |
Bence sızıyor. Buzlar eriyor. | Open Subtitles | ،أقول بأنه يتسرب هذه الأرض المُتجمدة تذوب |
Maksimum 3 günümüz var keza helyum balonlardan sızıyor. | Open Subtitles | أمامنا ثلاثة أيام على الأكثر حتى يتسرب الهواء من تلك المناطيد |
Konuştuğumuz şeyi duymamaları gerek. Evet, beyin takımımızdan Orta Yol'a bilgi sızıyor. | Open Subtitles | المعلومات تتسرب من دائرة ضيقة جدا للمحافظين |
- Şu anda işe yaramaz bacağımdan da aynı sefil koku sızıyor. | Open Subtitles | نفس الرائحة الكريهة التي تتسرب الآن من ساقي عديمة الفائدة |
Ortada, milyonlarca tonlarca plastik atığı okyanusumuzda birikiyor ve üçüncü de ise radyoaktif madde Fukushima nükleer santralinden Pasifik Okyanusu'na sızıyor. | TED | أما السطر الأوسط فهي ملايين الأطنان من الأنقاض البلاستيكية تتراكم في المحيط، والسطر الثالث هو المواد الإشعاعية وهي تتسرب من محطة فوكوشيما للطاقة النووية في المحيط الهادئ. |
Amerikan birliklerine sızıyor sonra da sıvışıyor. | Open Subtitles | المخادع انه يتسلل الى الدفاعات الأمريكية ثم ينسل |
Birimiz garaja sızıyor yukarı çıkıyor içeri giriyor ve Monroe'yu konuşmaya zorluyor. | Open Subtitles | إذن, أحدنا يتسلل للمرآب يصعد, يقتحم, |
İster bir kartele sızıyor olun, ya da bir kimyasal silah alışverişine, casusluk dünyasındaki en tehlikeli insanlar, sizin tarafınızda olan insanlardır. | Open Subtitles | سواء كنت تتسلل للإحتكار او تبطل بيع أسلحة كيميائية اخطر ناس في العمليه السريه |
Alt kattaki komşunun tavandan su sızıyor şikayeti üzerine bu sabah 10:30 gibi geldim. | Open Subtitles | أتيت حوالي 10: 30 هذا الصباح عندماجارةفي الأسفل... اشتكت من تسريب ماء من السقف |
Bullwinkle's boynuzunun çatlağından su sızıyor. | Open Subtitles | لقد تسرّب قرن (بولوينكل) |
Yakıt sızıyor. | Open Subtitles | لدينا تسرب وقود (هيرمان) (ماوتش) |
Aşağıya sızıyor. | Open Subtitles | هو يسرب طابق سفلي. |
Meşru iş ilişkileri vasıtasıyla büyük şirketlere sızıyor. | Open Subtitles | يصل لضحاياه عن طريق العمل لدى رجال اعمال محترمين |
Her yere sızıyor, endişelendirici. Radyoaktife benziyor. | Open Subtitles | أرى بأن هناك تسرب في كل أرجاء المكان ويبدو مشعاً |