| Durmadan evin içinde kısa saçlı bir kız çocuğunun olduğunu söyleyip duruyordu. | Open Subtitles | كانت ترتجف و هي تستمر بقول أن هناك فتاة ذات شعر قصير |
| Kütüphaneci. Çok seksi. Küçük kızıl saçlı bir kız. | Open Subtitles | أمينة مكتبة . إنها ساخنة للغاية ذات شعر أحمر |
| - Ona daha söylemedin mi? Yalnızca güzel beyaz saçlı bir kadına söyledim kimseye söylemeyeceğim. | Open Subtitles | لقد وعدت سيدة جميلة ذات شعر أبيض بأنني لن أخبر أحد. |
| Burada, benim yaşlarımda sarışın, aptal suratlı bir çocuk ile iri yapılı, beyaz saçlı bir adam kalıyor mu? | Open Subtitles | انه اشقر الشعر وذو وجه غبي وبنفس عمري ومعه رجل كبير ذو شعر ابيض هل هم ساكنون في هذا الفندق؟ |
| Ak saçlı bir adam bu mektubu size ulaştırmamı söyledi. | Open Subtitles | لقد طلب مني رجل ذو شعر أبيض أن اُوصل لك هذا الخطاب |
| 1.5m boyundaki kızıl saçlı bir kızın kendini sen olarak göstermesinden bahsediyorum. | Open Subtitles | أتحدث عن الفتاة ذات الشعر الأحمر مدعية بأنها سيرينا فان دير وودسون |
| Orta yaşlarda kısa sarışın saçlı bir adam mıydı? | Open Subtitles | ، أكان رجلاً بمنتصف العمر قصير ذو شعرٍ أشقر ؟ |
| "bir zamanlar altın saçlı bir kız vardı... güzel bir evde yaşamaya giden..." | Open Subtitles | ذات مر كانت هناك فتاة شعرها أشبه بالذهب ذهبت لتعيش فى منزل جميل |
| Buraya yakın bir yerlerde, kırmızı kayaların kurak engebelerinde kaybolmuş, kirli ve solgun saçlı bir kabile yaşardı. | Open Subtitles | في مكان قريب بين الصخور الجرداء الحمراء، تعيش قبيلة ذات شعر موحل و قذر |
| Asansörün bulunduğu koridorda duran kimonolu, uzun saçlı bir kadının olduğunu söylerler. | Open Subtitles | كما يقولون ان هناك امرأه ذات شعر طويل ترتدي زي الكيمونو تقف في قاعة المصعد |
| Hep önümde oturan mavi saçlı bir bayan var. | Open Subtitles | هناك امرأة ذات شعر أزرق تجلس دوماً أمامي |
| Kısa saçlı bir kız çocuğu gördüğünü söylemiştin değil mi? | Open Subtitles | قُلتي أنكِ رأيتي فتاة ذات شعر قصير، صحيح؟ |
| Beyaz tenli, kahverengi saçlı bir kadın yangın merdiveninden kaçtı. | Open Subtitles | أنثى بيضاء، ذات شعر بُنّي، فرّت من سلّم النجاة الجنوب غربي. |
| Bakire kanıyla kızıl saçlı bir kız çizdim. | Open Subtitles | فتاة ذات شعر أحمر رسمتها في فوغا بدماء عذري. |
| Daha önce kızıl saçlı bir vampir bile görmedim. | Open Subtitles | لَم تقع عيني على مصاصة دماء ذات شعر احمر من قبل. |
| Bağışçımın isteyeceği son şey klor dolu saçlı bir ev sahibidir. | Open Subtitles | آخر ما تحتاجه حملة التبرعات هو مضيف ذو شعر قاسي بسبب الكلور |
| Peki, genç ve biraz da yakışıklı, kızıl saçlı bir adamla tanıştınız mı? | Open Subtitles | هل قابلت شخص شاب ولطيف ذو شعر احمر |
| Uzun saçlı bir kızılderili gören var mı? ! | Open Subtitles | هل رأى أحدكم هنديّاً ذو شعر طويل ؟ |
| Kızıl saçlı bir kadın beni ortadan kalkması gereken salağı ziyarete götürüyor. | Open Subtitles | ذات الشعر الأحمر تأخذنى لزياره احمق يتعين عليه ان يذهب |
| Uzun, siyah, dağınık saçlı bir pazarcı. | Open Subtitles | البائعة في السوق ذات الشعر الطويل الأسود المبعثر. |
| Kendimi krallığını izleyen kıvırcık saçlı bir aslan gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر وكأني أسد ذو شعرٍ مجعد وأنا أفحص مملكتي |
| "bir zamanlar altın saçlı bir kız vardı... güzel bir evde yaşamaya giden..." | Open Subtitles | ذات مر كانت هناك فتاة شعرها أشبه بالذهب ذهبت لتعيش فى منزل جميل |