| Beni aptal bir defterle ve içindeki saçmalıklarla bırakıp gidesin diye mi? | Open Subtitles | حتى ترحلين تاركه إياي كاتباً في الهراء في مفكرة ما؟ |
| Bilmiyorum, bütün bu idari saçmalıklarla aslında neyin önemli olduğuna odaklanamadığımızı düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعلم مع كل هذا الهراء الإداري يجعلك تتسائل ما إن كنت قد فقدت التركيز على ما هو مهم |
| Bir çok insanı akıl hastanesine gönderecek türden saçmalıklarla dolu! | Open Subtitles | إنها نهر من الهراء تدفع الناس للصراخ بمنزل مجانين |
| Bir yerlerde büyükbabamla aynı hücrede kalmış bu yüzden bana böyle saçmalıklarla gelme. | Open Subtitles | كما تعرف, وفي إحدى الزنزانات ستجد جدي، يارجل، فلا تُتعب نفسك بهذه التفاهات. |
| Ama sanırım hepimiz, aslında kadınların saçmalıklarla dolu olduklarını biliyoruz. | Open Subtitles | " لكنني أعتقد أننا علم جميعاً، إنـّها النساء المليئة بالهراء" |
| Patronu senin hakkındaki saçmalıklarla gaza getirip duran bendim. | Open Subtitles | أنا الذي أطعمت الرئيس بكلّ هذا الهراء بدلاً عنك. |
| Bu yüzden tüm bu saçmalıklarla aramıza mesafe koymaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | لذا تحاول جعلي على مبعدة بكلّ هذا الهراء |
| Bu saçmalıklarla onu aldatmış gibi hissediyorum ve utanıyorum. | Open Subtitles | أشعر بأنني جعلته يمضي لذلك الطريق مع جميع ذلك الهراء إنني خجلة |
| Sırf bu saçmalıklarla uğraşmamak adına. | Open Subtitles | تحديدا انا لست مجبر بأن اتعامل مع هذا الهراء |
| Ben sadece adet, etiklik ve tüm saçmalıklarla ilgili eski usul aptallıklara hasta oluyorum. | Open Subtitles | لقد مللت من المدرسة القديمة المتعلقة باللياقة والاتيكيت و كل هذا الهراء |
| Yani dünyada bir sürü gerçek sorunlar varken zamanını neden bu saçmalıklarla harcıyorsun? | Open Subtitles | انت تضيع وقتك بـ بيع هذا الهراء عندما تكون هنالك مشاكل حقيقية في هذا العالم |
| Milyonlarca zihni saçmalıklarla zehirlemek sence bir marifet mi? | Open Subtitles | انت تعني تخريب عقول الملايين بهذا الهراء الذي يسمى فن؟ |
| "Mahkemeyle ya da Georgia'daki temyiz süreciyle tüm o yasal saçmalıklarla ilgisiz bir mektup. | Open Subtitles | أو حول الإعدام .. أو قضية الإستئناف في جورجيا،أو أيّ من ذلك الهراء القانوني متأكدةٌ من أنّك قد سئمت من ذلك |
| Yine bu saçmalıklarla uğraştığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني التصديق إنّك هنا تفعل هذا الهراء مجدداً. |
| Bu tür saçmalıklarla daha önce de karşılaştım kilisemdeki geçen üç yıl içinde ve üstesinden geldim. | Open Subtitles | لقد تعاملت مع هذا الهراء خلال السنوات الثلاث الماضية في جوقة الكنيسة و لقد تخطيته تماماً |
| Perakende satış mağazası komisyoncularıyla, kabinlerle ve saçmalıklarla uğraşmak yok. | Open Subtitles | لا مزيد من متاجر التجزئة الوسيطة لا مزيد من مكاتب المقصورات لا مزيد من الهراء , حسناً؟ |
| Hadi ama güzelim, bu saçmalıklarla günümü iki kere mahvettin zaten. | Open Subtitles | بحقك يا سيدة، لقد أفسدتِ يومي مرتين بهذا الهراء |
| Bu saçmalıklarla kafanı doldurmak için çok büyümedin mi? | Open Subtitles | لقد كبرت نوعا ما لتملأ رأسك بتلك التفاهات |
| Ne yapabileceğimizi biliyorum, çünkü bu saçmalıklarla işim bitti. | Open Subtitles | اعلم ما بإمكاننا فعلة ، لأننى إنتهيت من التفاهات |
| Kızın beynini saçmalıklarla doldurmayı kes, tamam mı? | Open Subtitles | توقف عن تعبئة رأسها بالهراء, حسناً؟ |
| Sen onun kafasını saçmalıklarla dolduruyorsun. | Open Subtitles | كلا, كلا, أنت الذي تملاء رأسها بالهراء |
| O kitapların yarısı saçmalıklarla... yarısı da yalanlarla dolu ama. | Open Subtitles | نصف تلك الكتب مملوئة بالكلام الفارغ والنصف الآخر يكذب ، حسنا ؟ |
| "O aradığım kişi olabilir mi? Ona karşı bir şeyler hissediyorum" türünden saçmalıklarla uğraşmazsın. | Open Subtitles | لا ضرورة لأن تشعر بشيء نحوها وتلك الترهات |