"sağlayan" - Translation from Turkish to Arabic

    • التي
        
    • يجعلك
        
    • الذي
        
    • جعلني
        
    • جعل
        
    • جعلك
        
    • سمح
        
    • جعلتني
        
    • يجعله
        
    • ساعد
        
    • تجعلنا
        
    • تسمح لنا
        
    • يجعلها
        
    • تزود
        
    • يزوّد
        
    Birçok zor kişisel kararla ve birçok belirsizlikle uğraştığım zamanlarda bana bir rutin ve istikrar sağlayan yine işim olacaktı. TED وبأن وظيفتي هي التي ستعطيني الروتين والاستقرار في حين كنت أتعامل مع الكثير من القرارات الشخصية الصعبة والكثير من الشك.
    Bilgisayarın, iki nokta arasında nelerin bulunduğunu tahmin etmesini sağlayan bir denklem. Open Subtitles التي هي معادلة رياضية لتمكن الكمبيوتر وتساعده في تحخمين ما بين النقاط
    Aynı şeyi bende tartışırım, sürdürülebilirliği sağlayan ne ise size daha yüksek yaşam kalitesi veren de aynı şeydir. Ve o da, yürünebilir bir yerde yaşamaktır. TED أود أن أجادل في نفس الشيء أن ما يجعلك استدامي أكثر هو ما يتيح لك نوعية حياة أرقى، وهذا العيش في حي متجوله.
    Görüyorsunuz ki, pil burada bu olanağı sağlayan anahtar cihaz. TED كما ترون, البطارية هي المفتاح الذي يعمل على تشغيل الجهاز.
    Feminist tarafımın açığa çıkmasını sağlayan o büyük şey neydi, diye sorabilirsiniz. TED ربما سوف تتسائلون مالذي جعلني في النهاية اقرر الانضمام الى الحركة النسوية
    Martha Payne'nin aklından geçenleri herkesle paylaşmasını sağlayan şey teknolojiydi, ama onlara sahip çıkan şey politik irade oldu. TED الشيء الذي جعل آراء مارثا باين تخرج الى الجمهور كان قطعة من التكنولوجيا، لكن الذي حفظها كان الاراده السياسيه
    Programları seyredip onlara finansal desteği sağlayan reklamları ileri sarıyorsun. Open Subtitles أنت تشاهدين برامج التلفاز لكن تتخطين الإعلانات التي تدفع ثمنها
    Burada her şeyin yürümesini sağlayan bir şey de hükümetin insanlardan korkuyor olması. Open Subtitles إحدى الأشياء التي تبقي كل شئ يعمل هنا أنه الحكومة خائفة من الناس
    İstediği kişiye istediğini yaptırmasını sağlayan, kayıtsız itaat sağlayan bir yetenek. Open Subtitles القدرة على إعطاء الأوامر لأي شخص القوة التي تفرض الطاعة المطلقة
    Tamam, kalbinizin içinde dört oda var, ve kalbe kan ve oksijen sağlayan üç tane ana atardamar var... Open Subtitles , هناك 4 أقسام مهمة في قلبكِ و هناك 3 شرايين مهمة . . التي تمد الدم و الأوكجسين
    O zaman buna inanmanızı sağlayan nedir? Open Subtitles ما الذي يجعلك تعتقدين أنهما سببا هذه الأضرار ؟
    Şu şey duvarların içinden geçmenizi sağlayan alet ,değil mi? Open Subtitles ذلك الشيء الذي يجعلك تمر من خلال الجدران, صحيح؟
    Bu ağır kayıpla başa çıkabilmemizi ve yine de devam etmemizi sağlayan nedir? TED ما الذي يجعلنا قادرين علي مجابهة هذا الفقدان المروع والاستمرار في في طريقنا؟
    Orada kaybolmuşken devam etmemi sağlayan tek şey seni bir daha görebilme arzumdu. Open Subtitles عندما كنت ضائعاً هناك كانت فكرة رؤيتك مجدداً الشئ الوحيد الذي جعلني أكافح
    Merak, 6 ay boyunca aynı şeyi yapmanı sağlayan ateştir. Open Subtitles الفضول هو من جعلني اتحمل 6 اشهر من حداع النساء
    Çünkü bu balonları mümkün hale gelmesini sağlayan ve keşfedilmesi gereken ilginç şeyler var, balonların karşılıklı bağlantı ihtiyacı yok. TED لأنه كانت هناك أشياء مثيرة كان عليكم القيام بها لتكتشفوا كيف يمكنم جعل فكرة البالون ممكنة، إذ لم يتوجب ربطها.
    O karavanda Ted Kaczynksi misali yaşamanı sağlayan şey neydi ki? Open Subtitles أجل، ما الذي جعلك تعتكف في تلك المقطورة، على كل حال؟
    Birkaç yıl sonrasında, kalçamdan, bacaklarımdan ve sırtımdan koltuk değnekleri ve bacak askılarıyla yürümemi sağlayan bir sürü ameliyat geçirdim. TED وخلال السنوات القليلة التالية، خضعت لسلسلة من الجراحات على فخذيّ وساقيّ وظهري مما سمح لي بالسير بواسطة تقويم الساقين والعكازين.
    Daha önce büyümemi sağlayan o kekten var mı yanında? Open Subtitles هل لديك قطعة من تلك الكعكة التي جعلتني أكبر سابقاً؟
    İşin önemli kısmı onun içine konulan ve onun çalışmasını sağlayan yapay zeka kontrolöründe. TED الأمر الدقيق الآن هو إضافة جهاز تحكم يعمل بالذكاء الاصطناعي و هذا ما يجعله يعمل.
    Yaz geldiğinde, kurdun aşırı soğukta hayatta kalmasını sağlayan kalın kürkü rahatsızlık vermeye başlar. Open Subtitles عندما يحلّ الصيف، فإن الفراء السّميك الذي ساعد الذئب على تحمّل البرودة القارسة
    Kulak çınlaması ile beyin ses olmadığı zaman bir ses olduğunu düşünmemizi sağlayan garip şeyler yapar. TED ومع طنين الأذن، يقوم الدماغ بأفعال غريبة تجعلنا نعتقد أن هناك صوتًا غير موجود فعلًا.
    Ve aynı zamanda gelecekte daha uyarlanabilir altyapı oluşturmamızı sağlayan bir imalat tekniği olabilir. TED وقد تكون تلك التقنية في التصنيع هي التي تسمح لنا بانتاج بنية تحتيّة أكثر قدرة للتأقلم في المستقبل.
    Hiç böyle bütünleşen bir örnek görmedim. Bütünleşmelerini sağlayan ne? Open Subtitles لم أر قط هذا النمط المتلاصق ما الذي يجعلها هكذا؟
    Tüm dünyaya yenilenebilir bir güç sağlayan daimi bir güneş gibi. Open Subtitles مثل شمس دائمة تزود بطاقة قابلة للتجديد للعالم بأكمله
    Ülkenin dört bir yanından geçerek yerleşkeler ve tesislere malzeme sağlayan kuvvetlendirilmiş bir treni çalıştırmak için kullanılıyor. TED ويجري استخدامها في تشغيل قطار ضخم ومحصّن يمشي في أرجاء البلاد، يزوّد المستوطنات والمنشآت بالإمدادات.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more