| Geç saate kadar çalışabilirdim. Sorun olmaz çünkü sevgilim şehir dışında. | Open Subtitles | يمكنني العمل لوقت متأخر, هذا لا يهم لأن صديقتي خارج البلدة |
| Normalde kapıları kilitli tutarım, ama Aubrey geç saate kadar uyanıktı ve... | Open Subtitles | عادة اتاكد من ان كل الابواب مغلقة لكن اوبري ظلت لوقت متاخر |
| Bir saate kadar burada olurlar, bu yüzden bir şeyler atıştırsak iyi olur. | Open Subtitles | سيصوا إلى هنا خلال ساعة بأقصى تقدير لذلك من الأفضل أن نأكل شيئاً |
| Haydi kımıldayın. Herkese bir saate kadar döneceğimizi söyleyin. | Open Subtitles | تعالوا معنا أخبر الجميع أننا سنعود بعد ساعة |
| Cumartesi geceleri geç saate kadar dışarıda kalabileceği mi söylememiş miydin? | Open Subtitles | ألم تقل إنه يمكنني البقاء خارجاً حتى وقت متأخر أيام السبت؟ |
| Gördüğüm kadarıyla, nöbetinden sonra burada kalıp... - ...geç saate kadar çalışıyorsun. | Open Subtitles | لاحظتُ أنكِ تبقين هنا لوقتٍ متأخر، وتعملين حتّى بعد انتهاء نوبتك |
| Bakalım içlerinde geç saate kadar açık olan var mı. | Open Subtitles | حسنا، لنرى اذا كانت احداهم تبقى ابوابها مفتوحة لوقت متأخر |
| Annelerini görmek umuduyla da geç saate kadar kalabilirler tabi. | Open Subtitles | ويظلّا مستيقظان لوقت متأخّر أملاً في أنْ يحظيا برؤية والدتهما. |
| Biliyor musun benim de geç saate kadar çalışmam gerekebilir. | Open Subtitles | نعم، صحيح، أتعلمين أنا أيضاً بالواقع قد أعمل لوقت متأخر |
| Geç saate kadar açık olsa da burası gibi değil. | Open Subtitles | أعني، ربما هو يفتح لوقت متأخر، لكنه ليس هذا، اتعرف؟ |
| Geç saate kadar çalıştım. Sabaha karşı anca yatabildim. | Open Subtitles | لقد عملت لوقت متأخر ليلة أمس إننى لم أنم حتى الفجر |
| Eşine... seni bu geç saate kadar alıkoyduğum için beni bağışlasın diye. | Open Subtitles | و لأجل زوجتك ، لتسامحني لأني أبقيتك لوقت متأخر |
| Eğer bir saate kadar buradan gitmezsek günlerce mahsur kalacağız. | Open Subtitles | اذا لم نغادر خلال ساعة, سوف نعلق هنا لمدة أيام |
| Bunu kaybetme. Eğer bir saate kadar gelmezse, bir daha ara. | Open Subtitles | لا تفقدها ان لم يظهر خلال ساعة , كلمه مرة اخرى |
| - Dinle, bir saate kadar seni ararım, tamam mı? - Tamam. | Open Subtitles | ـ اسمعى، سوف أتصل بكِ بعد ساعة أو أكثر، حسناً؟ |
| Güneş bir saate kadar doğacak ve biz hep birlikte buradan gideceğiz. | Open Subtitles | الشمس سوف تشرق بعد ساعة و سوف نخرج جميعاً من هنا أنا , وأنت ليندا , شيلى |
| Bürodan telefon ediyorsun. O, kitapla buluşman için zamanın az olduğunu biliyor. Geç saate kadar çalışıyorsun. | Open Subtitles | أخبرها أنك تعمل في المكتب وستعرف أنه لا أمل من عودتك فستعمل حتى وقت متأخر |
| Sen de öyle, o yüzden geç saate kadar kalma, tamam mı? | Open Subtitles | كذلك أنتِ، لذا لا تبقي مستيقظة لوقتٍ متأخر، حسناً؟ |
| Eğer Paul ararsa, ona geç saate kadar butikte çalışacağımı söyle. | Open Subtitles | إذا إتصل باول , فأخبره إننى فى المتجر حتى ساعة متأخرة. |
| Bir saate kadar aşağı bir taksi gelecek ve geri döneceğim. | Open Subtitles | توجد سيارة أجرة بالأسفل فى غضون ساعة ، سوف أخرج فى طريق العودة |
| Hayır, bazı geceler geç saate kadar çalışabilirim demiştim, her gece değil ya. | Open Subtitles | لا، لقد قلتُ أنني سوف أعمل إلى وقت متأخر أحيانا. ليس كل ليلة. |
| Hayır, sen burada Loomis'le kal. Bir saate kadar dönerim. | Open Subtitles | لا,انت ستبقين مع لوميز سود اعود بعد ساعه |
| Doğudaki seçimler bir saate kadar bitiyor, hepimiz diken üstündeyiz. | Open Subtitles | سوف تنتهى الانتخابات فى خلال ساعه و نحن قلقون جميعاً |
| Arayanlara dönüp de ulaşamamak için bu saate kadar çalışıyorsun değil mi? | Open Subtitles | تعملين بوقت متأخر كهذا فيمكنك ترك رسالة صوتية لمن اتصل بك بدون التحدث إليه |
| Sanırım geç saate kadar çalışacaksın he? Karşımızdaki adam sağ olsun. | Open Subtitles | أعتقد بأن ذلك يعني بأنكِ ستعملين للوقتٍ متأخر ؟ .بفضلِ الشاب الذي ينافسنا |
| Uyumadan bu saate kadar hiç kalmamıştım. Bırak biraz uyuyayım | Open Subtitles | وأنا لم أعتد السهر الى هذا الوقت أرجوك دعني أنام |
| Bu adamlar yarım saate kadar gelecek. | Open Subtitles | هناك بعض الرجال سيأتون الى هنا فى خلال نصف ساعه |