| Einstein'ın görecelik kuramı, güçlü çekim alanının da Saatinizi yavaşlatacağını söyler. | Open Subtitles | تقول نظرية النسبية لأينشتاين أن الجاذبية العالية تبطئ أيضاً من ساعتك |
| Sonra kilitli dolaplara gidip Saatinizi, iPhone'unuzu, iPod'unuzu, bilgisayarınızı ve dijital, elektronik her şeyinizi koyuyorsunuz. | TED | ثم تتجه نحو الخزائن لتضع ساعتك والآي فون وآي باد وحاسوبك المحمول وكل جهاز رقمي أو إلكتروني. |
| Geldiğim yerde, adam çok ciddi duruyorsa Saatinizi aşırmaya çalıştığını düşünürüz. | Open Subtitles | من حي أتيت ، إذا بدا الرجل وقوراً جداً فإننا نعرف انه يتطلع لسرقة ساعتك سوف أقوم بترويج بضاعتكم |
| Saatinizi buraya, fitili buraya sadece buraya anahtarı geçir. | Open Subtitles | تحضر ساعتك ، يدخل الفيوز هنا تعلقه في المفتاح هنا وحسب |
| Peki, üçgeni tutabilirsiniz, elinizdekini... babanızın Saatinizi aldık artık ortağınız kalabiliriz. | Open Subtitles | يمكنك أن تحتفظي بمثلثك... وأنا سأحتفظ بساعة والدك. ويمكننا أن نكون شريكين. |
| Kızıl Ejder konuşuyor. Saatinizi çalıştırın. Her yer güvenli. | Open Subtitles | هنا التنين الأحمر ، اضبط ساعتك كل شئ علي ما يرام ، انا خارج الآن |
| Rutin bir hayatı vardı. Ona bakıp Saatinizi ayarlıyabilirdiniz. | Open Subtitles | كان لديه روتين يمكنك ضبط ساعتك علي ما يفعله |
| Şimdi telefonu kapatıp Saatinizi takın ve dünyayı kurtarmama izin verin. | Open Subtitles | لذا اغلق هاتفك، وارتدي ساعتك ودعني أنقذ العالم |
| Peki, o cüzdanınızı istemedi mi ya da çok pahalı Saatinizi teslim etmenizi talep etmedi mi? | Open Subtitles | ألم يطلب منك أن تعطيه محفظتك أو أن تسلمه ساعتك الثمينه |
| Saatinizi ona göre ayarlayabilirsiniz. | Open Subtitles | ويمكنك أن تضبط ساعتك علي هذه الحقيقة |
| Ceplerinizi boşaltın. Saatinizi çıkarın lütfen. | Open Subtitles | أفرغ جيوبك و إخلع ساعتك ، رجاءً |
| Saatinizi de almak istemiyorum, paranızı da. Ayrıca saat istemiyorlar. Nakit istiyorlar. | Open Subtitles | سيّد (بريجز)، لا أريد أخذ ساعتك ولا مالك، بجانب أنهم لا يريدون ساعة بل المال |
| Tamam, iyi, Saatinizi kullanın. | Open Subtitles | حسناً ، استخدمي ساعتك |
| Belki sadece Saatinizi çalmak istemişlerdir. | Open Subtitles | ربما ارادوا فقط ساعتك. |
| Saatinizi ocak ayına ayarlayın. | Open Subtitles | أضبط ساعتك إلى يناير فحسب |
| Ancak o zaman size Saatinizi geri verebilirim. | Open Subtitles | لكي أُعيد لك ساعتك |
| Teşekkürler bay Shimosawa. Saatinizi almak için kayıt yaptırmanız gerek. | Open Subtitles | شكرًا لك يا سيد (شيموساوا)، يجب عليك التسجيل لتحصل على ساعتك |
| - O zaman Saatinizi geri almanız gerekecek. | Open Subtitles | 47 _ .يجب تأخير ساعتك _ |
| -Onu Saatinizi çalarken yakaladım. | Open Subtitles | - أمسكته يسرق ساعتك |
| Zaman yolculuğunu hızla giderek yapmak, Saatinizi diğerlerine göre yavaşlatmak, zamanda yolculuğun başarılmasıdır. | Open Subtitles | {\pos(250,265)} تحقيق السفر إلى المستقبل عن طريق التحرك بسرعة .. و بالتالي الإبطاء من ساعتك بالمقارنة بأي شخص آخر هي أحد وسائل السفر عبر الزمن |
| Peki, üçgeni tutabilirsiniz, elinizdekini... babanızın Saatinizi aldık artık ortağınız kalabiliriz. | Open Subtitles | يمكنك أن تحتفظي بمثلثك... وأنا سأحتفظ بساعة والدك. ويمكننا أن نكون شريكين. |