| Ve bazen, sabırları taşardı. | Open Subtitles | وقتها وفى بعض الأحيان كانت قدرتهم على الصبر تتلاشى |
| Sermayeleri yok, sabırları ya da istekleri yok. | Open Subtitles | وهم لا يملكون المال الكافي ولا الصبر أو الإرادة، ولكنّك تملك ذلك كلّه |
| Şu demek; onların, istediklerini kazanmak için yeterli sabırları yok. | Open Subtitles | يعني أنهم يعلمون أنهم لا يمتلكون الصبر ليحصلوا على ما يريدون |
| Halkım 66 yıldır bekliyor. Artık sabırları taştı. | Open Subtitles | بقي قومي ينتظرون طوال 66 عاماً و بدأ صبرهم ينفذ |
| Genel merkez çok kararlı ve de sabırları tükendi. | Open Subtitles | المكتب الرئيسي واضح و صريح, و قد إستنفذوا صبرهم |
| Bilimsel işlemler için sabırları yoktur. | Open Subtitles | هم ليس لهم الصبر للعملية العلمية. |
| Eski zamanların hatırına katlanıyorlar ama sabırları elbet tükenecek. | Open Subtitles | . إنهم يحمونه منذ زمن ... ولكن هذا النوع من الصبر سينفذ ... و عندما ينفذ |
| New York'taki diğer ailelerin Siegel'a karşı sabırları tükeniyordu. | Open Subtitles | في نيويورك الاسر الاخرى بدأت تفقد الصبر |
| Artık sabırları tükenmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن الصبر قد نفد منهم |
| sabırları kalmadı. | Open Subtitles | لقد فقدوا صبرهم. |
| Ama, sabırları tükenmiş olmalı, heh? | Open Subtitles | ولكن صبرهم قد نفذ |