"sabah erkenden" - Translation from Turkish to Arabic

    • في الصباح الباكر
        
    • باكراً
        
    • بالصباح الباكر
        
    • صباح الغد
        
    • مبكراً في الصباح
        
    • مبكرًا
        
    • فى الصباح الباكر
        
    • مبكرا في الصباح
        
    • مبكراً صباح
        
    • مبكرة
        
    • غدا مبكرا
        
    • في وقت مبكر صباح
        
    • وقت مبكر بصباح أحدّ
        
    • مبكراً بالصباح
        
    • مبكّرٍ من هذا الصباح
        
    Sabah erkenden İndian'dan ödünç aldığı 15 sterlinle buradan ayrıldı. Open Subtitles غادر المستشفى في الصباح الباكر بعد أن اقترض 15 جنيهاً من الهندي.
    Tabanca böyle temizlenir, Sabah erkenden. Pislikler temizlensin! Open Subtitles ♪ هذه الطريقة التي نغسل بها السلاح ♪ ♪ في الصباح الباكر
    Sabah erkenden trene bindik, çünkü saat 1:00 den sonra başka tren yok. Open Subtitles أخذنا قطاراً باكراً لم يكن هناك أى قطار حتى الواحدة
    Yarınki büyük maç için Sabah erkenden antrenman yapacaksınız, unuttun mu? Open Subtitles لديك تمرين بالصباح الباكر من أجل المباراة الكبيرة غداً، أتذكر؟
    İnatçılar, efendim. Yarın Sabah erkenden size uçak rezervasyonu yaptım. Open Subtitles مستعصية يا سيدي، لقد حجزت لك علي طائرة صباح الغد
    Aramazsan, Sabah erkenden oradayım. Open Subtitles إذا لم تتصلي سأوافيك هناك مبكراً في الصباح
    "Bu Sabah erkenden, yeni açılan yerel çamaşırhaneye gitme şanssızlığını yaşadım. Open Subtitles لقد كنت غير محظوظة اليوم لأحضر الإفتتاح الناعم لمغسلتنا المحلية مبكرًا هذا الصباح
    - Buna gerek yok. - Sabah erkenden işim var. Open Subtitles ليس هناك داع يجب أن أستيقظ في الصباح الباكر
    Sabah erkenden öğrenirim düşüncesini. Odasına kapandı bu gece kederinden. Open Subtitles سأعرف رأيها في الصباح الباكر أما الليلة فهي معتكفة مع أحزانها
    Böyle bir tane satın alma, çünkü her Sabah erkenden çalıyor. Open Subtitles لا تشتري واحدة كهذه، لأنها تدق في الصباح الباكر.
    Kirk, Robbie'nin karısı Sandra'nın bir Sabah erkenden oraya geldiğini ve ve biraz kürek çekmek istediğini söylediğini anlattı. Open Subtitles قال كيرك ان زوجة روبي ساندرا نزلت هناك في الصباح الباكر وهي ترتدي معطفاً وجزمه واخبرته انها تريد جوله صغيره
    Sabah erkenden istasyonda görüşürüz. Open Subtitles سأقابلك في المحطة يا ولدي في الصباح الباكر
    Unut gitsin.Bakan dünyaya hizmet için Sabah erkenden neden ayrılsın? Open Subtitles الآن لم ذهب الوزير لخدمة الوطن هكذا باكراً
    Tabiki, ama Sabah erkenden kalkmak zorundayız. Ne kadar erken? Sabah oldu kalk. Open Subtitles طبعاً ولكننا سنضطر الى الاستيقاظ باكراً جداً في أية ساعة؟ استيقض وتحرك ارفع يديك أيها المغفل
    Yarın sabah, erkenden Rusya'ya yola çıkacaksın yeni bir hayata başlamak üzere. Open Subtitles غدا بالصباح الباكر سوف تغادرين لروسيا لتبدئي حياة جديدة
    Her Sabah erkenden uyanacağız. Ne dersen söylenmeden yapacağız. Open Subtitles سنستيقظ بالصباح الباكر ونفعل كل شيء دون شكوى
    Eğitim bakanı olarak görevlerimi yerine getirmek üzere yarın Sabah erkenden Kaşmir'e gidiyorum. Open Subtitles سأَتوجّهُ إلى كشمير صباح الغد لمباشرة مهامّي كوزير للتعليم
    Sabah erkenden kalkıp... her pazartesi, salı, çarşamba, perşembe ve cuma günü... gösteri yapacağım, provasıdır, yazı işleridir... Open Subtitles أنهض مبكراً في الصباح كلّ يوم الإثنين، الثّلاثاء الأربعاء، الخميس، الجمعة أؤدي عروض وأتدرب وأكتب
    Gösteri günü Sabah erkenden arenaya gittim, park alanında arabalarını park eden güreşçileri görme umuduyla bekliyordum. TED لذا بالطبع ذهبت إلى الساحة مبكرًا في صباح يوم العرض، وانتظرت في موقف السيارات حتى أتمكن من رؤية بعض المصارعين وهم يتوقفون بسياراتهم.
    Tüm ihtiyacım biraz uyku. Sabah erkenden tüymüş olacağım. Open Subtitles كل ما احتاجه هو بعض النوم و سوف اغادر من هنا فى الصباح الباكر
    Affedersiniz efendim, Sabah erkenden ayrılacağımızdan şimdi gelip özür dilemek istedik. Open Subtitles معذرة سيدي، بما اننا راحلون مبكرا في الصباح فكرنا اننا نود ان نأتي ونعتذر لك اوه
    Yarın Sabah erkenden buluşup konuşuruz. Open Subtitles نحن سَنُقابلُ مبكراً صباح الغد وكلام. حسناً؟
    Ben yatıyorum çünkü Sabah erkenden uçuşum var. Open Subtitles حسناً، ساذهب الى النوم لأن هناك رحلة مبكرة
    Bu iyi olurdu ancak eve gitmeliyim. Sabah erkenden bulunmam gereken bir toplantı var. Open Subtitles -كنت أود ذلك ، ولكن لابد أن أعود إلى المنزل لدي مؤتمر غدا مبكرا
    Yarın Sabah erkenden, dağ ruhlarına dua edecek. Open Subtitles في وقت مبكر صباح غد، قال انه سيصلي لأرواح الجبل
    Bir Sabah erkenden, Peter kapıyı açtı ve büyük, yeşil çayırlara doğru gitti. Open Subtitles في وقت مبكر بصباح أحدّ الأيام، فتح (بيتر ) الباب وخرج إلى المرج الأخضر الكبير.
    Bir gün, ertesi Sabah erkenden kalkmam gerekiyordu. Open Subtitles وكان عليّ أن أستيقظ مبكراً بالصباح
    Elbette hayır. Bu Sabah erkenden ona uğradım. Open Subtitles السماوات، لا، تَوقّفتُ في وقتٍ مبكّرٍ من هذا الصباح.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more