"sadıktı" - Translation from Turkish to Arabic

    • مخلصاً
        
    • مخلصا
        
    • مخلص
        
    • مخلصة
        
    • وفياً
        
    • وفية
        
    • ولاء
        
    • موالي
        
    • مخلصه
        
    • وفيًا
        
    • موالية
        
    Onu terk etmesi için cesaretlendirdik ama ona korkunç derecede sadıktı, evden taşındığı ana kadar. Open Subtitles . . نحن شجعناه على أن يهجرها , كان مخلصاً لها بشدة إلى أن تركها
    Hayır, babama sadıktı ve bana da sadıktır. Open Subtitles لا , لقد كان مخلصاً لوالدي وهو مخلصاً لي أيضاً
    Her zaman içi dışı bir olarak konuştu... ve her zaman dostluğunuza sadıktı. Open Subtitles تحدث دائما بقلب واحد ولسان واحد وكان مخلصا لصداقتك
    Bjorn en azından sadıktı. Başbakan olarak buna önem veriyorum. Open Subtitles ولكن بيورن كان مخلص وهي خاصية اقدرها كرئيسة الوزراء
    Ama size her zaman sadıktı, Personel Şefi olarak işinin ehlinden de iyiydi. Open Subtitles لكنها مخلصة لك، و كفوءة كَ كبيرة موظفيك.
    Belki en iyi öğrencilerimden biri değildi ama sadıktı. Open Subtitles ربما لم يكن تلميذي الاذكى لكنهُ كانَ وفياً
    Patronlarına uzun süredir tereddütsüzce sadıktı ancak bir anda onlara karşı geldi. Open Subtitles كانت وفية بدون تردد من أجل موظفيها زمن طويل و بعدها تحولت ضدهم بهذه السرعة
    Ülkesine, görevine ve adamlarına karşı aşırı sadıktı. Open Subtitles رجل ذو ولاء عميق إلى بلادِه وواجبه ورجاله
    Kral olduğunu düşündüğü adama sadıktı. Open Subtitles لقد كان مخلصاً للرجل الذي رأى انه الملك.
    Ben sadıktı... ona ve benim Gecesi izle yeminlerine. Open Subtitles لقد كنت مخلصاً له و لنذور الحراسة الليلية
    Kocan da sana sadıktı ve yaptıklarına rağmen seni de çocuklarını da koruyup kolladı. Open Subtitles بينما زوجكي كان مخلصاً وتجاهل تصرفاتك لقد حماكي أنتي و أولادك
    Trent Rabner eşi ölene dek ona sadıktı. Open Subtitles ترينت رابنر كان مخلصا لزوجته حتى موتها لم يكن عندهم اطفال
    Zekiydi, iyi eğitilmişti, çok sadıktı ama bir yaz, o köpek kümese girdi tavukların yarısını öldürdü. Open Subtitles ذكي و مدرب جيدا و مخلصا لكن في أحد الأصياف، دخل ذلك الكلب في خم الدجاج و قتل نصف الدجاج
    Akıllıydı, sadıktı. Open Subtitles لقد كان ذكيا , لقد كان مخلصا.
    sadıktı zaten. O defter kurgudan ibaret. Open Subtitles لقد كان مخلص القصاصات مجرد خيال
    Bıraktığımız dünya, Yönetici'ye ve büyük plana sadıktı. Open Subtitles جئنا من عالم مخلص لـ"المدير" وللخطة الكبرى.
    Dahası, inanılmaz sadıktı. Open Subtitles لقد كانت مخلصة إلى أقصى الحدود.
    O çalıştığı insanlara ve ülkesine sadıktı. Open Subtitles كان وفياً لوطنه ولمن يعمل معهم
    Bembeyaz kürkü, yemyeşil gözleri vardı daha ben ona kanımı vermeden bile aklının alamayacağı kadar sadıktı. Open Subtitles -أوه! -جلد ابيض وعينين خضراوتين، وفية لك إلى حد لا تتخيله،
    Eskiden sadıktı. Open Subtitles لقد كان ذا ولاء في الماضي.
    Kocam her zaman, bana, Kral'a, ülkesine sadıktı... Open Subtitles لطالما كان زوجي موالي,وبالنسبة لي
    Şeyh kanıt olabilecek tek kişiydi, ve o da babasına sadıktı. Open Subtitles الشيخ هو من لديه جميع الادلة وابنته مخلصه له ولابي
    Şişko Joey öyle çok belalı bir it değildi ama sadıktı. Open Subtitles "جوي) السمين لم يكُن أقوى) الملاعين، لكنه كان وفيًا"
    İşte, o sadık bir insandı. Şehrine ve sana sadıktı. Open Subtitles الآن، لقد كانت موالية موالية لهذه البلدة، وموالية لك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more