Bir dahakine safkan istediğinden bahsetmişti. | Open Subtitles | وذكر بعد ذلك أنه يريد في المرة القادمة الأصيلة |
Bunlardan %27'si ise safkan. | Open Subtitles | وما يصل الى 27 ٪ من الكلاب الأصيلة هي من بين المشردين. |
safkan 600 at telef edildi ve hiç kimse sigorta parası ödemedi. | Open Subtitles | مات 600 جواد سباق أصيل ولم يدفع أي شخص بنساً واحد للتأمينات |
Müthiş bir safkan atın üzerindesin. | Open Subtitles | أوه أنتِ بأعلي هذا الجواد الأصيل والرشيق |
Çocuk kaçırma soy'un safkan kalmasına, ailelerin öldürülmesi aramaların durmasına hizmet etmiş. | Open Subtitles | بإختطاف الاطفال تبقى السلالة نقية و بقتل العائلات يضمنون ان الناس ستتوقف بالنهاية عن البحث عنهن |
safkan bir İngilizle, Avustralyalı bir vahşinin çiftleştiğini hep düşlemişimdir. | Open Subtitles | أردت دائما أن أزاوج إنجليزية أصيلة مع نوع غابات |
Biliyorum, hepiniz aile özlemi çekiyorsunuz şu an ama yakında safkan Olanlar'ın, sizin yeni aileniz olduğunu anlayacaksınız. | Open Subtitles | أنا على يقين أنكم تفتقدون أسَرَكم لكنكم ستدركون بأسرع وقت أن أصحاب الأصل النقي هم اسرتكم الجديدة |
safkan kurt bir sülüğe karşı. Son vermek için yapılan bir dövüş. | Open Subtitles | الاصيل ضد مصاص, قتالحتىالنهاية. |
İtiraf etmekten utanıyorum ama uzman olmama rağmen hatta tüm yaşamım atlar içinde geçmesine rağmen hiç safkan bir ata binmedim. | Open Subtitles | باعتراف اني مفترض أني خبيرة لكن رغم أني حول الخيل طوال حياتي لم أمتطي الخيل الأصيلة |
Bu arada bir köpeğimiz olacak. safkan Golden olsun. Ama barınaktan alsak da olur. | Open Subtitles | من فصيلة الكلاب الذهبية الأصيلة ولابأس في ذلك فهي كلبة أليفة |
Kelime ise rütbeli Hollandalılara karşı yükselmene yardım eden senin safkan ganimetin | Open Subtitles | ـ كلمة تقال أن كأسك الخاصة الأصيلة هي التي ساعدتك لترتفع من خلال عدة مراتب بين،الهولنديين |
Boşver onu Ted. Yarı safkan ve onunla uğraşacak vakit yok. | Open Subtitles | انسـى أمره، إنه نصف أصيل و لن يتحمل نصف يوم عمل |
İki yaşında bir safkan, peş peşe dört yarış kazandı. | Open Subtitles | مهر مهجن أصيل بعمر السنتين حاصل على أربعة انتصارات متتالية |
Kurbanımız safkan Sibirya Kaplanı tarafından saldırıya uğradı. | Open Subtitles | لقد هُوجم ضحيتنا من طرف نمر سيبيري أصيل. |
safkan Morgan ya da İngiliz-Arap. | Open Subtitles | إنه تطابق قريب لـ "مورغان" الأصيل أو "الأنجلو عربي". |
Orada safkan Yarışları Yöneticisi. | Open Subtitles | هو مدير سباق الهجن الأصيل هناك. |
Bunlar kesinlikle melez hayvanlar, safkan değiller. | TED | هاته بالفعل هجينات وليس حيوانات نقية. |
Onun içinde cesur ve safkan bir Alman yatıyor. | Open Subtitles | إنها تحتوي جثة ألمانية نقية الدم |
safkan köpek arıyorsanız burası doğru yer değil. | Open Subtitles | إنه ليس من سلالة أصيلة إن كنت تبحث عن نسب فهذا ليس المكان الصحيح لك |
Pololar, safkan ve Amerikanlar, değil mi? | Open Subtitles | ومباريات البولو أصيلة وحوافر الخيول، صحيح؟ |
safkan Olanlar'ın yönetiminde, baykuş krallıklarını çok yakında düzene sokacak olan plan. | Open Subtitles | التي ستعيد النظام إلى حياة ممالك البوم عاجلاً حين يسيطر أصحاب الأصل النقي |
safkan kurt bir sülüğe karşı. Son vermek için yapılan bir dövüş. | Open Subtitles | الاصيل ضد مصاص, قتالحتىالنهاية. |
- Cadısın. safkan %100 cadısın. O da geldiğine göre, artık gerçek güce sahibiz. | Open Subtitles | انتِ ساحرةٌ خالصةُ الدم بوجودكِ هنا لدينا قوة كبيرة الآن |
safkan bir atı ilk görüşte anlarım. | Open Subtitles | لذا فأنا أعرف أذا كان الحصان أصيلاً عندما أري أحدها |
Malfoy ailesi gibi bazı büyücüler "safkan" oldukları için herkesten üstün olduklarını sanır. | Open Subtitles | يظنون أنهم أفضل من الآخرين لأنهم أصحاب دم نقي |
safkan atlar bazen yabancilari görünce gergin olabilir. | Open Subtitles | رجاءً لا تلمسيه، إنّه يثب نفوراً من الغرباء. |
Bir safkan aygıra, 15 gümüşe sahip olunabilinir. | Open Subtitles | A الفحل من دمه الذي يمكن أن يكون قد لمدة 15 قطعة من الفضة. |
safkan. Büyük olanından. Gerçek gibi görünürdü. | Open Subtitles | فحول الخيل ، تلك العظيمة الكبيرة كانت تبدو حقيقية |