"sahip olmadığı" - Translation from Turkish to Arabic

    • لا يملكها
        
    • لا تملكه
        
    • لا يملكه
        
    • يكن يملكه
        
    • لا يمتلكه
        
    • لم يحصل عليه
        
    • لم يحظَ
        
    Herkesin ihtiyacı olan ama kimsenin sahip olmadığı duyarlı bir anne olmak için para alıyorsun, özellikle de böyle özel günlerde. Open Subtitles الأم التي لا يملكها أي منا لكننا جميعا نحتاجها خاصة في الأعياد
    Uluslararası büyük bir olayda başka bir gazetecinin sahip olmadığı bir konumdayım. Open Subtitles ولدي فرصة مشاهدة حدث دولي ضخم عن قرب وهذه الفرصة لا يملكها اي مراسل آخر
    FBI'ın sahip olmadığı türden bir erişim. Open Subtitles النوع الذي لا تملكه حتى المباحث الفدرالية
    Olabilir ama sahip olmadığı tek şey hayal gücü. Open Subtitles ربما, لكن الأمر الوحيد الذي لا تملكه هو الخيال
    Parayı kontrol et Eddie. sahip olmadığı parayla bahis oynamakla meşhurdur. Open Subtitles تأكد برؤيتك للمال يا ايدي فهو مشهور بالمراهنة بمال لا يملكه
    Voldemort un sahip olmadığı birşeye sahiptik evet? Open Subtitles فنحن نملك شيئا واحدا فولدمورت لا يملكه نعم؟
    Bizde Farthingale Slatzin peşinden giderken sahip olmadığı bir şey var Open Subtitles دلينا شيء احد لم يكن يملكه (فارثينقيل) عندما ذهب للبحث عن (سلاتز) حقاً...
    Henüz sahip olmadığı tek şey ise zaman. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي لا يمتلكه بعد هو الوقت. العمر.
    Yani hiç sahip olmadığı altının yarısı mı? Open Subtitles أتقصد النصف الذي لم يحصل عليه أبدًا؟
    İkisinin de asla sahip olmadığı yuvayım ben. Open Subtitles إنني أمثل الموطن الذي لم يحظَ به أي منهما.
    sahip olmadığı tüm o şeyleri telafi etmek zorunda. Open Subtitles يجب عليه أن يعوّض ذلكَ بكلّ الأشياء الّتي لا يملكها.
    Belki, ama O birçok insanın sahip olmadığı türlü alışılmadık insani deneyimlere sahip. Open Subtitles ربّما , لكنّه لديه القدرة على الوصول على العديد من التجارب البشريّة غير الإعتيادية التي لا يملكها الكثير من البشر
    Bu onun sahip olmadığı bir yetenek gerektiriyor. Open Subtitles ذلك يتطلّب مهارة فنيّة لا يملكها هُو.
    İşlerin internet ortamında olduğu hızla değişen bu pazarda kimsenin sahip olmadığı yetiler öne çıkar, eğer sadece birinin geçmişte yaptıklarına bakarsak insanları geleceğin işleriyle eşleştiremeyiz. TED ومع مثل هذا الاقتصاد المتغير بسرعة حيث الوظائف تأتي عبر الإنترنت والتي قد تتطلب مهارات لا يملكها أحد، وإذا نظرنا فقط إلى ما الذي قام به شخص ما في الماضي، لن نكون قادرين على مطابقة الناس مع وظائف المستقبل المناسبة.
    Bir kadın sahip olmadığı parayı dert edecek olursa aşka ne zaman vakit bulacak? Open Subtitles ... هذا صحيح، لو كانت الفتاة تضيع وقتها في القلق بشأن المال الذي لا تملكه كيف ستجد آي وقت للحب؟
    - Hayır. sahip olmadığı bir şey. Open Subtitles لا شيئا هى لا تملكه
    Bir tane de olsa kötü adamların sahip olmadığı bir şeye sahip olma vakti geldi. Open Subtitles إنّه الوقت لنحصل عل الأقل على ثمّة ما لا يملكه الأشرار.
    sahip olmadığı tek bir şey var karakteri. Open Subtitles ، إذا كان هناك شيء واحد فقط لا يملكه فهو الإحترام
    Bizde Farthingale Slatzin peşinden giderken sahip olmadığı bir şey var Open Subtitles دلينا شيء احد لم يكن يملكه (فارثينقيل) عندما ذهب للبحث عن (سلاتز) حقاً...
    Sende, Reverb'in hiç sahip olmadığı bir şey var Caitlin ve Joe, Iris, Wells ve ben. Open Subtitles انت تمتلك شيء لا يمتلكه (ريفيرب) ابدا وهو (كايتلين) و(جو). و(آيريس) و(ويلز) وانا
    Hiç sahip olmadığı oğlu gibi. - Ya ben? Open Subtitles أبي يحب (تشيب) كأنه الإبن الذي لم يحصل عليه
    Oğlu hiç sahip olmadığı babasını arayarak bir hayat yaşadı. Open Subtitles عاش ابنها (آي جاي) حياته باحثاً عن والد لم يحظَ به

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more