"saklanıyormuş" - Translation from Turkish to Arabic

    • يختبئ
        
    • مختبئة
        
    • تختبئ
        
    • يختبىء
        
    • مختبأة
        
    • يختبيء
        
    • إختبأ
        
    • يختبأ
        
    • يختبى
        
    • مختبئةً
        
    • يَختفي
        
    • مختبئا في
        
    İnsanlar, ilave şekerlerin yarısını bu içeceklerden ve abur cuburdan alıyor, o nedenle şeker yalnızca görünürde saklanıyormuş gibi gelebilir, fakat şahit koruma programındaki kişi gibi, diğer yarısı en az şüpheleneceğiniz yerlerde saklanıyor. TED يحصل الناس على نصف السكر الفائض لديهم من هذه المشروبات والحلويات، لذا قد يبدو أن السكر يختبئ في العلن، لكنه وكشخص في برنامج حماية الشهود، فالنصف الآخر مخبأٌ في أكثر المناطق التي لا تتوقعها.
    Hava alanında görüldüğünü duydum sahilin orda bir gecekondu mahallesinde saklanıyormuş. Open Subtitles سمعت أنه شُوهد بالمطار يختبئ في منزل بالساحل
    Su deposu yüzünden. Su deposunda saklanıyormuş. Open Subtitles بسبب خزان المياه كانت مختبئة بخزان المياه
    Spor salonunun altındaki tuvalette saklanıyormuş. Open Subtitles كانت تختبئ في خزانة في النادي الرياضي
    Aslında göz önünde saklanıyormuş. Open Subtitles الرجل كان يختبىء في مرمى البصر،
    6 aydır saklanıyormuş. Onu almak için oğlum çaresizdi. Open Subtitles كانت مختبأة لستّة أشهر وهو كان مصرّا لإخراجها
    Hector, başından beri onun yatağının altında saklanıyormuş. Open Subtitles (كان يختبيء (هيكتور تحت فراشها طوال الوقت
    - Jordan Collier'la saklanıyormuş. - Sanmıyorum. Open Subtitles انه يختبئ مع جماعة جوردون انا لا اعتقد ذلك
    Dediğine göre, Celibici'nin dağlarında bir yerlerde saklanıyormuş tam Karadağ sınırının yakınında. Open Subtitles "إنه يقول بأنه يختبئ بأعلى جبال "شيليبيتشى "تماماً قرب حدود "الجبل الأسود
    Son 6 yıldır nerede saklanıyormuş? Open Subtitles كيف لهذا أن يكون صحيحاً أين كان يختبئ طوال الست سنوات الماضية؟
    Bir kerede sayıma katılmamış. Çünkü bir daha dövülmemek için saklanıyormuş. Open Subtitles لقد نسيوا عدّه ذات مرّة أيضاً، لأنّه كان يختبئ ممّن كان يُشبعه ضرباً.
    Diğer savaşçılarla saklanıyormuş. İyiymiş. Open Subtitles إنه يختبئ مع بعض المقاتلين الآخرين إنه على ما يرام، إنه على ما يرام
    Bak. Bak, biri yaşıyormuş burada, ya da saklanıyormuş. Open Subtitles انظري، انظري، أحدهم كان يعيش هنا، أو يختبئ هنا، أو شيء ما.
    Su deposu yüzünden. Su deposunda saklanıyormuş. Open Subtitles بسبب خزان المياه كانت مختبئة بخزان المياه
    Kız arabada saklanıyormuş. Adamın haberi yokmuş. Open Subtitles لقد كانت مختبئة بالسيارة، وهو لم يكن على دراية بذلك
    Umbrella onu çıkarmaya çalışmış, fakat o bunu başaramamış. Okulunda saklanıyormuş. Open Subtitles كان المفترض ان تحضرها (أمبريلا) ولكنها لم تنجح وهى تختبئ في مدرستها
    - Neden saklanıyormuş? Open Subtitles لماذا كانت تختبئ ؟
    Vishram Bhagat'ın evinde saklanıyormuş. Open Subtitles هو يختبىء عند فيشرام بهجت
    Evli bir adamı ayartmış, şimdi de gayrimeşru çocuğuyla saklanıyormuş. Open Subtitles انها تغوي الرجال المتزوجين و تعيش مختبأة بعد أن انجبت أبناَ
    Tahmin edin ölü ajanların kasasında kim saklanıyormuş? Open Subtitles إحزر الذي إختبأ في غرفته في مدفن الوكيل الميت.
    Jackson, Bill Carson adıyla saklanıyormuş. Open Subtitles الاسم الذي يختبأ جاكسون تحته هو بيل كارسون
    Nevada'da bir kulübede saklanıyormuş. Open Subtitles كان يختبى في كوخ في نيفادا
    Orada saklanıyormuş öyle. Open Subtitles كانت مختبئةً هناك.
    Katilinden saklanıyormuş. Open Subtitles هو كَانَ يَختفي مِنْ قاتلِه.
    40'lardan beri Arjantin'de saklanıyormuş. Open Subtitles انه كان مختبئا في الأرجنتين منذ 40 سنة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more