"saldırmak" - Translation from Turkish to Arabic

• الهجوم
• مهاجمة
• للهجوم
• لمهاجمة
• تهاجم
• مهاجمتك
• يهاجم
• نهاجم
• بالهجوم
• مهاجمتي
• لتهاجم
• أهاجم
• الاعتداء
• مهاجمته
• يهجم

Galip olan o namussuzlara saldırmak, adamlarımıza daha fazla zarardan başka birşey vermez.
الهجوم على القلاع المصممة على الانتصار سوف لن يكبد رجالنا إلا الإصابات الكبيرة

Eğer bize hep birlikte saldırmak için bir fırsat yakalarlarsa, ölü eti oluruz.
لانهم إذا تمكنوا من الهجوم علينا من كل ألآتجاهات فسنكون فى عداد الموتى

Bak, ben de saldırmak istemiyorum ama bizim görevimiz bu.
أنظر , لا أود أيضا مهاجمة القاذفة ..لكن ذلك واجبنا

Hükumet güçleri, milis barındıran bir kasabaya saldırmak için ormana girdiler.
ذهبت القوات الحكومية للغابة للهجوم على مدينة تضم ميليشيات

Tarihin bize anlattığı gibi, Naziler tarafından Yahudilere saldırmak için kullanıldı.
فالتاريخ يخبرنا، فقد إستخدمه النازيين لمهاجمة اليهود.

saldırmak için ne kadar beklersek herkes o kadar gerilir.
وكلما انتظرنا وتأخرنا عن الهجوم كلما ازدادت رغبة الناس بالانسحاب

Neden mi? Çünkü hiçbir ulus komşusunun saldırmak üzere olup olmadığını kesin olarak bilmiyor.
لماذا؟ لأن لايمكن لأي أمة ان تعرف على وجه اليقين ما إذا كانت جارتها على وشك الهجوم.

Yayılıyor. Konağına saldırmak için bizim bildiğimizden çok daha fazla stratejisi var.
إنّه يتمتّع بأساليب كثيرة لتجنّب الهجوم

Baylar, Japonlar'ın bugün 13:00'te veya kısa bir süre sonra saldırmak niyetinde olduklarına inanıyorum.
أيها السادة ، أنا مقتنع بأن اليابان تنوى الهجوم . اليوم بعد الواحدة بقليل

Demek ki bu yüzden 29 Nisan'da şubemize saldırmak için çok heveslilerdi.
ربّما يكون الخاتم هو سبب حرصهم على مهاجمة مكتبنا يوم 29 نيسان

Binlerce gemilik bir güce yetersiz gücümüzle saldırmak intihar olur.
إن مهاجمة جيش يزيد عن ألف سفينة بجيشنا الضئيل انتحار.

Bize Afganistan konusunda saldırmak için her yerde gezdirecekler kadını.
سيقومون بالتباهي بها في الأرجاء مهاجمة إيانا في قضية أفغانستان

Atilla bize saldırmak için bir bahane arıyordu ve sayende bir bahanesi oldu.
أتيلا كان يبحث عن ذريعة للهجوم علينا وانت أعطيتيه واحدة.

Bir Jedi, Güç'ü bilgi ve savunma için kullanır... ..saldırmak için değil.
الجيداى يستخدم القوى للمعرفة والدفاع ولا يستخدمها أبدا للهجوم

İlk yapacakları topluma saldırmak, onlar da bunu yapıyor.
وحين تحين لهم أي فرصة لمهاجمة المجتمع فسيفعلونها بلا تردد

Herhalde özgürlük bu demek- düşmana saldırmak için, ... öncelikle kendinize vurmak..
أعتقد أن هذا هو معنى تحرير الذات حتى تهاجم عدوك، يجب أولاً مهاجمة نفسك بشدة

Aynı gruptayız. Sana saldırmak zorunda kalabilirim.
نحن في نفس المجموعة ربما يجب عليّ مهاجمتك

Ya bu yaratık Martha'ya saldırmak için getirildiyse?
الذي إذا هذا المخلوق ولّد لكي يهاجم مارثا؟

Pablo! Kızlar şehirde hapishaneye atıldılar, hemen saldırmak gerekir.
بابلو , لقد اخذوا كسجناء يجب علينا ان نهاجم

Savaşçı Şef. Şanını korumak için saldırmak zorunda.
لابد أن يأمر قائدهم بالهجوم حفظا لماء الوجه

Roma'ya saldırmak bana saldırmak demek ve bunu asla yapmaz.
مهاجمه روما يعنى مهاجمتي وهو لن يفعل ذلك

Güneş battıktan sonra yüzen yığınlara saldırmak için derinliklerden diğer yırtıcı hayvanlar geliyorlar.
بعد أن تغرب الشمس، تصعد أنواع أخرى من المفترسات من الأعماق لتهاجم الفرائس الهائمة.

Birine durup dururken acımasızca saldırmak istemedim. Şey gibi--
لم أرغب أن أهاجم شخصاً بوحشيةوكأنني..

saldırmak istediğinizde bile kendinizi durdurarak bu durumu yararınıza çevirebilirsiniz.
حتى عندما تريد الاعتداء على أحدهم، تستطيع منع نفسك وتحويل غضبك لشيء أكثر إيجابية.

Durdurulduğu zaman ve ayinleri basamadığı zaman, kalemimi, ona saldırmak için değil, onu savunmak için oynatacağım.
لم يتوقف هناك, وتابع إلى تدمير الطقوس الدينية لوددت بكل سرور أن أدافع عنه بدلاً من مهاجمته

Ağaçların arkasına saklanıp saldırmak için bekliyor olmalı.
لابد انه اختبأ بين تلك الأخشاب وانتظر حتى يهجم