| Ünlü dostuna göre, asıl gizlilik sanatının özü bakılmamaktan geçiyor. | Open Subtitles | الفن الحقيقي للتنكر وفقاً لصديقك الشهير لا يتم النظر فيه |
| Mısır sanatının en güzel yanı engin asaleti ve disiplinidir. | Open Subtitles | ، هناك شيء رائع حول الفن المصري فخامته و تناسقه |
| Wudan savaş sanatının en gizli bilgilerini çaldın! | Open Subtitles | سَرقتَي الأسرارَ فنون الدفاع الذاتي وادن الأعلى. |
| Çin mitolojisinden ve dövüş sanatının gizemli yanlarından ilham alacak. | Open Subtitles | سيستفيد من المثولوجيا الصينية والجوانب الخفية في فنون الدفاع عن النفس |
| Ben kukla sanatının icra edilmesinden çok memnun oluyorum. | Open Subtitles | حسناً، أنا أقدر حقاً فنّ الدمى المتحركة. |
| İşte bu, bence demokratik tartışma sanatının yeniden inşasına gidecek yoldur. | TED | ذلك، كما يبدو لي، هو الطريق لنبدأ باستعادة فن المناظرة الديموقراطية. |
| Bence o ve Caravaggio, ışık ve gölge sanatının en büyük üç ustasından ikisiydi. | Open Subtitles | أظن أنه و كارافاجيو كانو إثنين من ثلاثة معلمين عظماء لفن رسم الظل و الضوء |
| 19. Yüzyıl Amerikan sanatının güzel bir örneği. | Open Subtitles | مثال جيد للفن الأمريكى فى القرن التاسع عشر |
| Bir insanın sanatının aşağılanması. | Open Subtitles | أن يُساء إلى فنّك |
| Bunu bir dans partisi yerine süslü ayak oyunları sanatının kutlandığı kültürel bir aktivite olarak düşün. | Open Subtitles | لا تفكر فيها كحفلة رقص لكن كحدث ثقافي, الإحتفال بفن تحريك الأقدام |
| Ünlü dostuna göre, asıl gizlilik sanatının özü bakılmamaktan geçiyor. | Open Subtitles | الفن الحقيقي للتنكر وفقاً لصديقك الشهير لا يتم النظر فيه |
| Ve Los Angeles'daki yeni binaların her birinde kamu sanatının bulunması gerektiğine dair tutkulu bir fikri vardı. | TED | كان عندها اعتقاد مُتقد أن كل مبنى في لوس انجلوس يجب أن يحتوي على نوع من الفن. |
| Çin sanatının dünyada eşi bulunmaz bir koleksiyonunu ele geçirdik. | Open Subtitles | ومجموعة من الفن الصيى لا نظير لها فى العالم |
| Çünkü hepimizin bildiği gibi dünyanın en eski dövüş sanatının her sene yaptığı şey, değişmek. | Open Subtitles | وذلك لأنه كما نعلم كلنا بأن الفن القتالي الذي عمره الف سنه وتمت ممارسته في كل العصور تغير |
| Bütün geçmiş imparatorlar, savaş sanatının tüm inceliklerini çok iyi bilirdi. | Open Subtitles | جميع ملوكنا السابقون كانوا واسعين الإطلاع على فنون المعارك |
| Bu dövüş sanatının gereksinimlerini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | ما زالت تتذكر متطلبات أسلوب فنون الدفاع عن النفس؟ |
| Her biri kendi alanında aşk sanatının efendisi. | Open Subtitles | كل واحدة فيهم سيدة في فنون الحب في الجزء الخاص بها |
| Bugün, öğlen uykusu için yerden on metre yukarıda yatak yapma sanatının inceliklerini gösteriyor. | Open Subtitles | إنها توضّح اليوم فنّ إنشاء فراش فوق الأرض بثلاثين قدمًا استعدادًا للقيلولة |
| Balığın olağanüstü sanatının hakkını veren bir çekim. | Open Subtitles | لقطة تحْكُم على فنّ السمكة المذهل |
| Bu sözü ve sanatın, en azından hikaye sanatının, ne olduğunu anlamama yardımcı olan şey çocuklarla çalışmaktı. | TED | والشيء الذي جعلني افهم هذا الاقتباس وفهم ما هو الفن، او على الأقل فن الخيال، هو العمل مع الأطفال. |
| Bu, Matematik sanatının Dokuz Bölümü diye adlandırılır. | Open Subtitles | هذا يدعى بـ"الفصول التسعة لفن الرياضيات" |
| Possessed filminden izlediğimiz bu muhteşem bölüm, sinemanın büyülü sanatının bir film içinde yorumlanmasıdır. | Open Subtitles | ما لدينا في هذا المقطع البديع من فيلم "Possessed" إنه تفسير للفن السحري الخاص بالسينما داخل فيلم |
| Bir insanın sanatının aşağılanması. | Open Subtitles | أن يُساء إلى فنّك |
| Savaş sanatının var olduğuna inanmıyorum. | Open Subtitles | وبعد كل هذا أشك أن يكون هناك ما يدعى بفن الحرب لم تكن موجودة أبداً |