| Böyle deme. Elektrikli sandalyende çok canlı görünüyorsun. | Open Subtitles | ولكنك تبدو في قمة نشاطك وأنت علي كرسيك الكهربائي المتحرك |
| Ben çocukluğumdan beri burada saçımı kestiriyorum, ve asla senin sandalyende kimseyi görmedim. | Open Subtitles | انا كنت احلق شعري هنا منذ ان كنت طفلا وكل هذهِ المدة لم اشاهد شخص يجلس على كرسيك |
| Ocağın yanında yeni sandalyende oturup beni izleyebilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك الجلوس على كرسيك الجديد و مشاهدتي |
| sandalyende oturuyorum. Sizin sandalyeniz olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | إننى جالس على مقعدك إعتقدت أنه مقعدك أنت |
| Söyle bakalım, Jackie, hangisi daha kolay... karyolanda attırmak mı yoksa sandalyende oturmak mı? | Open Subtitles | اخبرني ياجاكي ,ماالاسهل النوم علي سرير زنزانتك ام النوم علي مقعدك ؟ |
| Sen o sandalyende oturup hiçbir şey yapmazken babalarının intikamını alacaklar. | Open Subtitles | سينتقمون لوالدهم بينما تجلس هنا بكرسيك بلا حراك |
| sandalyende, yukarıda merkezde otururken tanıdığım en özgüvenli adam oluyorsun. | Open Subtitles | حين تكون على كرسيك تخطط لمهماتك فأنت واحد من أكثر الناس ثقةَ عرفتهم |
| Kendi sandalyende daha rahat olmayacağına emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك لن تكون اكثر راحة في كرسيك ؟ |
| Eve gitmeyeceğini, sallanan sandalyende oturmayacağını ve benden telefon beklemeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك لن تعود للمنزل, وتجلس في كرسيك الهزاز "وتسترخي " وتنتظر اتصالاً مني, حسناً؟ بل ستخرج إلى هنا, |
| Katlanır sandalyende oturup taşaklarını karıştıracaksın. | Open Subtitles | ستجلس في كرسيك المشمع |
| Sadece sandalyende bana dön. | Open Subtitles | استدر في كرسيك وواجهني. |
| sandalyende tatlı rüyalar... | Open Subtitles | أحلاماً سعيدة... في كرسيك |
| sandalyende. | Open Subtitles | أنه على كرسيك. |
| Tatlım, sana bir kürsü getireyim mi, yoksa sandalyende rahat mısın? | Open Subtitles | عزيزى ، أترغب أن أحضر لك منصة الخطب أم أنك تبلى جيداً من مقعدك هذا |
| Evet, lütfen sandalyende oturup içkini içmeye devam et. | Open Subtitles | لذا ابقى في مقعدك الخاص في الحانة من فضلك و استمر بالشرب |
| Sana söyleyeceğim tek saçmalık bunu sandalyende unuttuğundu. | Open Subtitles | الهراء الوحيد الذي كنتُ سألقيه على مسامعكِ هو هذا... لقد تركتِ هذا على مقعدك |
| Valla billa sandalyende değildim. | Open Subtitles | لـم أكـن في مقعدك |
| Sen o sandalyende oturup hiçbir şey yapmazken babalarının intikamını alacaklar. | Open Subtitles | سينتقمون لوالدهم بينما تجلس هنا بكرسيك بلا حراك |