"sandalyesini" - Translation from Turkish to Arabic

    • كرسي
        
    • كرسيه
        
    • الكرسي
        
    • مقعده
        
    • بمقعده
        
    • كرسيها
        
    • كرسيّها
        
    • بكرسيه
        
    Eve, bu güzel, plaj sandalyesini getireceğim. Open Subtitles سأكون وبذلك يصبح الوطن الذي الحلو كرسي الشاطئ الحلو.
    Peggy'nin veya başka bir kadının plaj sandalyesini alacağı için endişeleniyor. Open Subtitles انه يشعر بالقلق بشأن بيغي، أو أي امرأة، ضربه من كرسي الشاطئ.
    Kendi de plaj sandalyesini, onun kadar istediği için ona isimler takıyor. Open Subtitles ولأنها تريد أن كرسي الشاطئ بقدر ما يفعل، يسميه أسماء لها.
    Kurban edilmekten dönen Iphigenia gibi sonsuza dek onun sandalyesini itsin diye mi? Open Subtitles حتى تقوم بالتضحية مثل بعض قديسي اليوم محكوم عليها بدفع كرسيه طوال الحياة؟
    Gezegeni o kadar küçükmüş ki diğerini görebilmek için sandalyesini biraz kaydırması yetiyormuş. Open Subtitles كوكبه كان صغيراً جداً كل ما كان عليه فعله أن يحرك كرسيه بعض الخطوات ليرى غروباً آخر.
    En çok kurabiye satan bu güzel plaj sandalyesini ve şemsiye setini alıyor. Open Subtitles رأس البائع على متن الطائرة يحصل على هذا الكرسي الشواطئ الجميلة ومجموعة المظلة.
    Zelig iyiydi, şekerleme yapıyordu, sandalyesini oturup kitap okuyordu. Open Subtitles أما هو فكان بخير ، يغفو يجلس على الكرسي للقراءة
    Çok nazik biriydi, öyle ki bara gidip birisinin onun sandalyesini kapmasını umardı. Open Subtitles هو كان نوع من الرجل الذي يدخل حانة متأملاً أن شخص ما يسرق مقعده.
    Dün gece tekerlekli sandalyesini ittiğiniz kel adam. Open Subtitles الرجل الأصلع الذي كنت تدفعـه على كرسي متحرك في الليـلة الماضيه
    Norika ninenin sandalyesini getir. Open Subtitles صباح الخير، عفوا أحضري كرسي الجدة نوريكو؟
    Gidip plaj sandalyesini bagaja koyacağım, sabahki kuyruk için ihtiyacım olacak. Open Subtitles من الأفضل أن أضع كرسي الشاطىء في الشاحنة سأحتاجه في الطابور غداً
    Sonunda bir engellinin sandalyesini hayatın boyunca çekecek değildin. Open Subtitles أنك لن تدفع كرسي شخص معاق طوال حياتك على أي حال
    Sorun değil, ben rezilliğin sandalyesini almak isterim. Odadaki her şeyi kötü emellerimize alet ettik bile. Open Subtitles لا بأس ، أريد أستعارة كرسي الدمار ، لقد خربنا بالفعل ، كل مكان آخر في الغرفة
    Declan'ın odası bir güzel boyarız, halıları buharlı yıkamaya veririz büyükannemin sallanan sandalyesini çatıdan indiririz. Open Subtitles غرفة ديكلان طلاء جديد وتنظيف السجاد بالبخار وان احضر كرسي جدتي الهزاز من العلييه
    Hiert burada oturdu, ama Restil onu yakınına istedi, dolayısıyla sandalyesini bu tarafa kaydırdı. Open Subtitles جلس هيرت هناك لكن ريستيل أراده أقرب لذا مرّ كرسيه هناك
    Adam tekerlekli sandalyesini doğruca havuza sürmüş. Open Subtitles لقد قاد الرجل كرسيه المتحرك في حوض الاستحمام.
    Zor bir akşam geçirdi de. Biri tekerlekli sandalyesini çalmış. Open Subtitles كانت أمسيته صاخبة سرق أحدهم كرسيه المتحرّك
    Hey, George, Joe Mayo'nun sandalyesini almış mı? Open Subtitles هل اشترى جورج ذلك الكرسي لـ جو مايو بعد؟
    George, Joe Mayo'nun sandalyesini aldın mı? Open Subtitles جورج، هل اشتريت ذلك الكرسي لـ جو مايو بعد؟
    Tıpkı elinde biralarla çim sandalyesini alıp çatıya çıktığı zamanlardaki gibi. Open Subtitles الأمر يبدو كما كان معتاد أن يأخذ الكرسي النقال إلى السطح بالأعلى مع الجعّة المثلّجة
    Müzik durduğunda sandalyesini kaparız. Open Subtitles ونحن نغوص في مقعده حينما تتوقف الموسيقى.
    Vücut ısısını kontrol edemediğinden sandalyesini havuza doğru sürdü. Open Subtitles سار بمقعده المتحرك للحمام لأنه لم يستطع تنظيم درجة حرارته
    Biz onun tekerlekli sandalyesini itiyoruz, onu işe götürüyoruz, onu eve götürüyoruz, onu yıkıyoruz, giydiriyoruz, Open Subtitles ندفع كرسيها المتحرك, نوصلها الى العمل, نوصلها الى البيت, نغسلها , نلبسها,
    Lobide tek başına oturuyormuş. Tekerlekli sandalyesini iterek yardım etmişler. Open Subtitles لأنّها كانت جالسة في الردهة وحدها، فساعدوها بدفع كرسيّها المتحرّك.
    Çekingen bir tabiatı olduğundan sandalyesini şu köşeye çekti. Open Subtitles ففضّل الانسحاب بكرسيه وطاولته نحو الزاوية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more