| Yumurta sarısı yemediğini söylemişti ama iki tane sarı koymuş bulundum. | Open Subtitles | قال أنه لا يستطيع ،أكل صفار البيض لكنني وضعت صفار بيضتين |
| Sarı olanı, limon sarısı, kırsal bölgelerde yaşayan bir tür. | Open Subtitles | .الصفراء هي صفار الليمون ,شائعة في المناطق الريفية |
| Sidik sarısı ile kusmuk yeşili arası, değil mi? | Open Subtitles | نوعاً ما مزيج بين البول الأصفر و القيء الأخصر، أليس كذلك؟ |
| Taksi'nin sarısı, Knicks maçındaki Top'un turuncusu, ve Mamma Mia'nın gugotz'unun kırmızısı gibiler. | Open Subtitles | الأصفر مثل سيارة أجرة، برتقالي مثل الكرةِ في فريق نيكس وحمراء مثل الصلصةِ في فيلم ماما ميا |
| Lacivert bir araba buğday sarısı Marlboro kırmızısı. | Open Subtitles | لامع كالزرقه أصفر كالتهاب الشمس مارلبورو احمر... |
| İnsanlar, altın sarısı saçları olan bir gerzeği evlat edinmek ister. | Open Subtitles | ترغب الناس بتبني طفلاً مغفلاً ذو شعر أشقر |
| Bu sanki kükürt kaplı, nikotin sarısı... çürümüş bir ciğeri iştahla yemek gibi. | Open Subtitles | كان الأمر مثل الدخول في رِئة رِئة مبقعة بالكبريت و النيكوتين صفراء منفوخة |
| Çocuk odasını boyuyoruz. Mimoza sarısı, zehir içermiyor, vs. | Open Subtitles | اقوم بطلاء غرفته.اللون الاصفر الفاتح,غير سام |
| Ayrıca, çikolata, fıstık ezmesi ve yumurta sarısı yiyemem. | Open Subtitles | وأيضاً لا يمكنني تناول الشيكولاته ولا الفول السوداني ولا صفار البيض |
| "İş hayatı kahvaltıdaki çabuk dağılan yumurta sarısı gibidir." | Open Subtitles | في العمل مثل اللإفطار، البيض المقلي لديه صفار ضعيف |
| - Ama yağ, tuz, yumurta sarısı olmadan. | Open Subtitles | حسناً فقط من غير ملح، ولا زبدة ولا صفار بيض |
| Yumurtanın beyazı dedim, sarısı değil. - Renk körü müsün lan sen? | Open Subtitles | قلت بياض البيض، ليس صفار البيض هل أنت مصاب بالدلتونية؟ |
| Eğer yumurtanın sarısı karışırsa ya da uygun koşullarda sertleşmesini sağlamazsan, gözleme yapsan daha yerinde olur. | Open Subtitles | إن وضعت عليها صفار أو لم تحشها بشكل مناسب إذاً لم يتبق عليك خطوات كثيرة لتصنع بانكيك |
| Diğer kimonoyu giysem diyordum, kanarya sarısı olanı. | Open Subtitles | أظن أننى سأجرب الرداء الأخر اليابانى ذو اللون الأصفر الفاتح |
| Ama Mack'in o sarı tişörtü giyip yumurta sarısı gibi... | Open Subtitles | لكنّك لن يكون عندك كان لا بدّ أن يخلق الشمس إذا عرفت المشمّع كان سيصبح هناك في ذلك القميص الأصفر الناصع |
| Uyuşturucu. -50 doları kabul ettiler. Bu limon sarısı yarış şortunu da ücretsiz verdiler. | Open Subtitles | الخمسين دولارا بالاضافة الى هذا السروال الأصفر |
| Altın sarısı mı? | Open Subtitles | أزهار دوار الشمس هل لونهن أصفر ذهبي؟ |
| Daha sonra, altın sarısı upuzun sahilleri düşlemeye başladı ve bir aslan gördü. | Open Subtitles | ... ثم بدأ بعد ذلك " " ... يحلم بشاطئ طويل أصفر " و رأى أول الأسود .. " |
| Altın sarısı bir renk oldu. | Open Subtitles | كله أصفر و مذهب |
| Melek sarısı. Ve tenim, çok beyaz. | Open Subtitles | أشقر ملائكي و بشرتي بيضاء جداً |
| Orta büyüklükte, altın sarısı bir rengi var. | Open Subtitles | متوسطة الحجم لونها صفراء ذهبية |
| Krom sarısı, scarlet lake kırmızısı, kurşun akı. | Open Subtitles | الكروم الاصفر ، اللون البحري و اللون الرصاصي |
| Her yer beyaz, gri ya da köpek sidiği sarısı. | Open Subtitles | أنها بيضاء ، رمادي ، وكلون بول الكلاب ، اصفر |
| Güzel. Aynı zamanda sarısı da var, eğer isterseniz. | Open Subtitles | جيد،لدينا منها بالأصفر إذا رغبتِ |