| sardalyalar, planktonları ve yemeyi sevdikleri besinleri izleyerek, Afrika'nın güney burnundan kuzeye doğru soğuk su akıntılarını takip ederler. | Open Subtitles | يتبع السردين تيارات المياه الباردة ينجرف شمالاً من الرأس الجنوبي لأفريقيا يطاردون العوالق والمغذيات التي يشتهونها |
| Son yıllarda sardalyalar giderek aha da azalan miktarlarda kuzey sahillerine geliyorlar. | Open Subtitles | في السنوات الأخيرة، كان يصل السردين للشواطئ الشمالية في أعداد متناقصة |
| sardalyalar yaz mevsiminde kıyıdan oldukça uzakta olurlar. | Open Subtitles | في الصيف، يكون السردين بعيداً جداً في البحر |
| sardalyalar gün ışından düşmanlarına yem olmamak için derinliklerde bekler. | Open Subtitles | ،أثناء ساعات النهار يمكث السردين في الأعماق في محاولة منهم لتفادي مفترسيهم |
| sardalyalar bu soğuk su akıntısıyla kıyıya giderek daha çok sürükleniyor. | Open Subtitles | يُحمل السردين بهذه المياه الباردة ويتمّ دفعه أقرب للشاطيء |
| Akıntı böyle giderse sardalyalar üç ay içinde kıyıya varacak demektir. | Open Subtitles | لو واصلت هذه التيارات المحيطية بالتغيّر فسيكون التهافت على السردين على بعد ثلاثة أشهر |
| sardalyalar 20 derecenin üzerindeki su sıcaklığında yaşayamıyor. | Open Subtitles | لا يستطيع السردين تحمّل مياه فوق 20 درجة مئوية |
| sardalyalar bu denli sığ sularda olduğu sürece karaya oturmaktan korkan yunuslar onlara ulaşamayacak. | Open Subtitles | طالما ظلّ السردين في هذا الماء الضحل فيصعب وصول الدلافين لهم الذين لن يتبعونهم خوفاً من أن يُحصَرو |
| Bu kadar uzun ve tehlikeli bir yolculuğa katlanan sardalyalar için hüzünlü bir son oldu. | Open Subtitles | بعد هذه الرحلة الطويلة والخطرة فإنها نهاية حزينة لهذا السردين |
| sardalyalar içgüdüsel olarak savunmaya geçerek tek bir vücut hâlinde düşmanın kafasını karıştırıyor. | Open Subtitles | يستند السردين على دفاعهم الفطري يحتشدون لكتلة ضخمة تربك المفترس |
| Ama sardalyalar öyle hızlı ki... her geçişte yalnız bir kaçı yakalanıyor. | Open Subtitles | لكن سمك السردين سريع جداً حيث أن الحوت يلتقط القليل مع كل كرّة |
| Saldırı geldiğinde, sardalyalar tek bir vücut gibi hareket ederler. | Open Subtitles | عندما تهاجم، تتحرّك اسماك السردين كواحدة. |
| sardalyalar, Vahşi Kıyı'nın yüzlerce kilometre güneyinde, Elizabeth Limanı ve Mossel Körfezi'ndeki balıkçı barınakları yakınlarında yolculuklarına başlıyorlar. | Open Subtitles | يبدأ السردين رحلته مئات الأميال جنوب الساحل البري قرب موانئ الصيد في "خليج "موسيل" وميناء "إليزابيث |
| Ancak bunlar sardalyalar değil, Massbunker adı verilen bir balık sürüsü. | Open Subtitles | ليس من السردين لكن من أسماك العومة |
| Ancak foklar geniş bir mönüye sahip olduğundan sardalyalar dönene dek başka şeylerle de idare edebilecek. | Open Subtitles | لكن تأكل الفقمات أنواعاً مختلفة من الطعام لذا عليهم أن يتحيّنو فرص الطعام الأخرى قدر المستطاع حتى يأتي السردين في نطاقهم |
| Ancak bu sardalyalar tuzağa yakalanmıyor. | Open Subtitles | لكن تمكّن هذا السردين من تفادي الفخ |
| Konserve sardalyalar ölüdür. | Open Subtitles | السردين في العلب هو ميت |
| Bunlar, sardalyalar. | Open Subtitles | هذا هو السردين |