"sattıklarını" - Translation from Turkish to Arabic

    • يبيعون
        
    • باعوا
        
    • باع لهم
        
    Uyuşturucu sattıklarını bilmiyor muydun yani? Open Subtitles أكنت الوحيد الذي لم يعلم أنّهم كانوا يبيعون المخدرات؟
    Parçaları birleşmiş araba sattıklarını biliyorsun değil mi? Open Subtitles أنت تعلم أنهم يبيعون السيارات ذات القطع المُجمعة, أليس كذلك
    Hump Restorant'ında balina eti sattıklarını biliyorduk. Open Subtitles في مطعم الحدبة، كنا نعرف أنهم كانوا يبيعون لحوم الحيتان.
    Gidip de silahı kime sattıklarını soramayız. Open Subtitles لذا فليس بإمكاننا سؤالهم لمن باعوا تلك البندقية
    - Ve kime sattıklarını öğrenelim. Open Subtitles سنكتشف من قد باع لهم العنصر
    Sadece havalimanında çiçek sattıklarını sanıyordum. Open Subtitles وهنا اعتقد أنهم يبيعون الورود فقط في المطار
    Özelleştirilen koruyucu evlerle, çocukları nasıl sattıklarını herkese anlatabilirsin. Open Subtitles وعليك أن تخبرى الجميع كيف أنهم يبيعون الاطفال في هذه الدور الحضانة المخصخصة.
    Nükleer madde sattıklarını söylediğimiz bilgi. Open Subtitles المعلومات التي كانت بحوذتنا تقول أنهم كانوا يبيعون مواداً نووية
    Benzinlikte ağaçtan sunak sattıklarını sanmıyorum. Open Subtitles ...أشك أنهم يبيعون هذه الأشياء في محطة الوقود
    Adalet bakanlığı, onların 1985'ten bu yana Ruslar için gizlice çalıştıklarını Moskova'ya bilgileri sattıklarını ve Washington'daki bir banliyöde lüks bir yaşam sürdüklerini söyledi. Open Subtitles و تقول دائرة القضاء أنهم كانوا, يعملون سراً لصالح الروس منذ عام1985, و يبيعون المعلومات إلى الروس, و يعيشون برغد من العيش
    Kızım, internetten elbise sattıklarını söylüyor. Open Subtitles إبنتي تقول أنهم يبيعون الفساتين
    Bunların hepsini sattıklarını sanmıyorum. Özür dilerim, özür dilerim. Open Subtitles لا أعتقد أنهم يبيعون هذه الأشياء آسف
    Zima'yı neden sadece Japonya'da sattıklarını anlamıyorum. Open Subtitles لا أعرف لم لا يبيعون شراب "زيما" سوى في "اليابان".
    Japonya'da diğer kampanyaların serisi öncülüğündedir... ...ve şunu gururla söylemeliyim ki,... ...Japonya'da yanlışlıkla etiketlenmiş... ...herhangi bir şeyi satın almak zordur... ...buna rağmen balina etini hâlâ... ...sattıklarını düşünüyorum. TED هذا الاكتشاف أدى إلى حملات متتالية في اليابان. و أنا الآن فخور بأن أقول، أنه من الصعب جدا أن تعثر على أي شئ في اليابان يحمل التصنيف الخطأ، مع أنهم إلى الآن يبيعون لحم الحيتان، الذي اعتقد أنه ليس من المفترض عليهم بيعه.
    Manhattan'da neden araba sattıklarını bile anlamıyorum. Open Subtitles أجهل لماذا يبيعون السيارات في (مانهاتن).
    Sanırım kirli iç çamaşırı... sattıklarını bilmek isteyeceklerdir. Open Subtitles أنهم يبيعون ملابس داخلية قذرة
    - Orada taç sattıklarını sanmıyorum. Open Subtitles -لا أعتقد أنهم يبيعون ربطات للشعر
    Pope kamyonun arkasında da Molly sattıklarını söylüyor. Open Subtitles (بوب) يقول انهم يبيعون المخدرات ايضا خلف الشاحنة ايضا ايفعلون ذلك ؟
    Gidip de silahı kime sattıklarını soramayız. Open Subtitles لا يمكننا الذهاب إليهم ببساطة وسؤالهم لمن باعوا تلك البندقية
    Ağabeyini sattıklarını düşünüyor olmalı. Open Subtitles لقد أعتقد بأنهم باعوا شقيقه. باعوه: أي خانوه و سلموه للشرطة
    Birini sattıklarını zaten biliyoruz bu demek oluyor ki diğerlerini de sattılar. Open Subtitles ونحن نعلم بالفعل بأنهم باعوا واحداً وهذا يعني انهم قد باعوا وحوشاً آخرين
    - Ve kime sattıklarını öğrenelim. Open Subtitles سنكشف من قد باع لهم العنصر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more