Jerry, bu sadece Saturn'ün etkisinin kötü olduğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | جيري، إنه فقط يعني زحل سيئ التأثير إنه فقط خاص |
Saturn'e çok sayıda ve çok çeşitli uydular eşlik ediyor. | TED | يصاحب زحل عدد كبير و مجموعات متنوعة من الأقمار. |
Eğer bu yeterince parlak değilse, bu güzel fotoğrafta, Saturn'un halkalarının kolları arasına saklanmış gezegenimizin görüntüsünü yakalayabiliriz. | TED | و كأن كل تلك الروعة لم تكن كافية, فنحن أيضا نستطيع في تلك الصورة الجميلة أن نرى كوكبنا نفسه مهدهدا بين أذرع حلقات زحل. |
milyonlarca bilgi barındıran... bir oda büyüklüğünde bilgisayar, yada Saturn 5 roketi. | Open Subtitles | مثل صنع حاسب آلي يمكن وضعه في غرفة واحدة و يحتوي على ملايين المعلومات أو الصاروخ ساتيرن 5 |
Buralarda bir öğretmene ait Saturn gördünüz mü? | Open Subtitles | هل رأيت سيارة مدرس ( ساتيرن) بالقرب من هنا ؟ |
Sadece bize bir bakış açısı vermesi için, bu fotoğraf Saturn'ün arka tarafındaki bir uzay aracından çekilen Saturn'ün bir fotoğrafı, Güneş'e bakıyor. | TED | لأضعكم في صورة ما يحدث هذه صورة لكوكب زحل أخذت من المركبة الفضائية من خلف الكوكب و باتجاه الشمس. |
Bu sanatçının izlenimi Saturn'ün dev uydusu Titan üzerine bir paraşüt indiği zaman gerçekliğe dönüştü. | TED | تحول هذا التصور الفني إلى حقيقة عندما هبطت مظلة على تيتان، القمر الضخم لكوكب زحل |
Arkadaki beyaz ve geniş küre ise Saturn. Resmin arka planı Saturn, | TED | هذه الكرة البيضاء الكبيرة الطافية على الزاوية هنا هي زحل و الذي يظهر كخلفية اساسية للصورة |
Saturn'ün çekildiği çerçevede yakalanmış Dünya'nın fotoğrafı. | TED | إنها صورة للأرض تم التقاطها ضمن إطار زحل. |
Otoyoldan arabayla gelirken şehri Saturn'ün halkaları gibi saran Raccordo Anulare'den etkilenmemek mümkün değil. | Open Subtitles | لنحاول الوصول عن طريق الأوتوستراد. ونأخذالطريق الدائري العظيم حتماً. الذي يحيط روما كأحد مدارات كوكب زحل. |
Saturn sistemi zengin bir gezegen sistemi. | TED | والان, نظام زحل هو نظام كوكبي غني |
O yüzden Saturn'ün etrafında gerçekleştirmekte olduğumuz ve 2,5 yıldır süren bu keşif yolculuğunun ortaya çıkardığı en heyecanlı iki hikayeye odaklanacağım. | TED | إذن فسوف أركز على إثنتين من أكثر القصص تشويقاً والتي تحصلنا عليها من تلك الرحلة الإستكشافية العظمى التي نوجهها حول زحل, منذ عامين و نصف. |
Beş yaşındaydım, ve annem Saturn V roketinin ateşli egzozuna gözlerimi dikerek bakmamamı söyledi. | TED | لقد كنت خمس سنوات , وقد قالت لي والدتي ان لا احدق في العادم الناري لصاروخ v زحل. |
Şimdi gördüğümüz 10.000 tonluk gemi ise Saturn'e 1.300 ton bırakıp geri gelmesi planlanıyordu ve özünde 5 yıllık bir yolculuk. | TED | نحن هنا ننظر إلى سفينة العشرة آلاف طن -- ستقوم بتوصيل 1300 طن إلى زحل ومن ثم تعود. مبدئيا تستغرق الرحلة خمس سنوات. |
Bunun itki seviyesi gerçekten -- Bu konfigürasyon Saturn V ay roketinden dört kat fazla itkiye sahip. | TED | في الحقيقة، قوة الدفع لديه.. هذا التصميم لديه حوالي 4 أضعاف قوة دفع صاروخ "زحل 5". |
Sonra biriniz sokağa çıkıp başka bir Saturn getirirken, diğeriniz de bizimle kalacak. | Open Subtitles | -أحدكما ينتظر معنا إذاً .. بينما يهرع أحدكم إلى الشارع و يسرق سيارة (ساتيرن)أخرى |
Olur, ararım. Saturn and Marconi dedin, değil mi? | Open Subtitles | أجل، سأبلغ عن الأمر، قلتِ تقاطع (ساتيرن) و(ماركوني)؟ |
Olur, ararım. Saturn and Marconi dedin, değil mi? | Open Subtitles | أجل، سأبلغ عن الأمر، قلتِ تقاطع (ساتيرن) و(ماركوني)؟ |
Ajan DeMarco, Saturn and Marconi'ye hiç varmamış. | Open Subtitles | لم تصل العميلة (ديماركو) أبداً" ". (إلى تقاطع (ساتيرن) و(ماركوني |
Birkaç tane Saturn V bizi oraya götürebilirdi. | TED | ويمكن لصاروخين من نوع ساترن 5 ايصالنا إلى هناك. |