| Anonim bir tüyoyla, seçkin bir iş adamına ceza vermemi istiyorsun? | Open Subtitles | أتريدني أن أمسك برجل أعمال بارز بناءاً على معلومة من مجهول؟ |
| Bize Prens'in Londra'da seçkin bir İngiliz politikacıyla buluşacağını söyledi. | Open Subtitles | قال لنا أن الأمير في لندن لمقابلة سياسي بريطاني بارز |
| başka bir sınıfın üyeleri olacaksınız-- çok seçkin bir sınıf. | Open Subtitles | من كونكم طلاباً فى دفعة لتصبحوا أفراداً من النخبة نخبة منتقاة بعناية |
| Yıldızlar, bu adamların seçkin bir suç çetesinin parçası olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هذه النجوم تعني بأن هؤلاء الرجال هم من النخبة الجنائية |
| seçkin bir giyecek tüccarıydım. | Open Subtitles | سنة تسعة وتسعون, كنت تاجرة ملابس عتيقة |
| Benim esprili ve zarif kravatlardan oluşan küçük ama seçkin bir koleksiyonum var. | Open Subtitles | .. مجموعة صغيرة لكن مجموعة حصرية المضحكة والذكية منها |
| Ve oldukça seçkin bir beyefendiydi ve büyük bir incelikle sunduğu | Open Subtitles | وكان رجلا نبيلا مميزا لقد كان لطيفا كفاية بأن يترك هدية صغيرة حيث قام بها |
| Siz seçkin bir grupsunuz. Hepiniz zekisiniz yoksa burada olmazdınız. | Open Subtitles | أنتم مجموعة متميزة ولو لم تكونوا أذكياء لما كنتم هنا |
| Çok seçkin bir avukat olan Mike Armstrong tarafından yönetilen bir paneli polis departmanı koşucu vakasında ne olduğunu değerlendirmek için düzenledi. | Open Subtitles | كلف قسم الشرطة فريقا بقيادة محامي بارز اسمه مايك أرمسترونق لمراجعة الذي حصل في قضية المهرولة |
| Ben Dr. Frasier Crane. Bu da kardeşim Dr. Niles Crane, seçkin bir psikiyatrist. | Open Subtitles | أنا "د.فريجر كراين" وهذا أخي "د.نايلز كراين" طبيب نفسي بارز |
| Çok seçkin bir gezegen gökbilimcisi bu soruya Merkür'de hiç krater olmadığını veya birkaç tane olduğunu söyleyerek cevap verdi. | Open Subtitles | فلكي بارز جدا أجاب على السؤال "وأعلن أن "عُطارد لن يكون به حفر، أو قليل منها |
| Çocuklar, bugün, çok seçkin bir misafirimiz var. | Open Subtitles | اعزائي ,اليوم عِنْدَنا ضيف بارز جداً |
| Usta Tang gerçekten seçkin bir keşiştir. | Open Subtitles | سيد تانغ هو راهب بارز في الواقع. |
| Büyüdüğümde zengin seçkin bir işadamı olacağım New York borsasında çalışıp batan yabancı ekonomilerden kar sağlayacağım. | Open Subtitles | وانت، يا تومي؟ عندما اكبر، سأكون غنياً، رجل بيزنس من النخبة وسأعمل |
| Galaksiler arası silahlı bir kuvvette seçkin bir ajanım. | Open Subtitles | أنا عميل من النخبة في قوة شبه عسكرية بين المجرات |
| seçkin bir el yazısı uzmanı bazı olaylarda bir numune olarak sadece bir müsvedde kullanabilir bu yüzden elit bir el yazısı uzmanı ol. | Open Subtitles | عالم في الرسوم من النخبة يمكنه استخدام الخرابيش في قواعد بعض الاساسيات خبير خط اذا |
| seçkin bir hurda. Şuna bir bak. | Open Subtitles | إنها كلاسيكية عتيقة أنظر إليها |
| seçkin bir çantanın değerini bilirsin herhalde. | Open Subtitles | لا بدّ أنّك تجهل قيمة حقيبة عتيقة |
| Çok daha seçkin bir yer biliyorum ama giriş ücreti biraz fahiş. | Open Subtitles | أعرف مكاناَ أكثر حصرية لكن سعر القبول أكثر عقلانية |
| Oldukça seçkin bir firma. Charlotte VIP bölümündeydi. | Open Subtitles | حصرية جدا شارلوت كانت نقطة الاتصال للاشخاص المهمين |
| Kastettiğin şey, seçkin bir anaokulun orta sınıf bir balıkçının oğlu için fazla olduğu. | Open Subtitles | معنى نخبة مرحلة ما قبل المدرسة ليست المكان لابن صياد الطبقة المتوسطة. |
| Çok güçlü bir silah kuşanarak seçkin bir asker topluluğunu yanına alan Zeus dünyayı sarsacak bir savaş başlatır. | Open Subtitles | متسلحا بأسلحة الدمار الشامل و نخبة المحاربين كان زيوس على موعد مع معركة القدر |
| Herkese zorlu ama çok seçkin bir film olacağını söyleseniz. | Open Subtitles | لماذا لا تقول للجميع بان ذلك سيكون عسيرا -لكنه سينتج فيلما مميزا -لا , لا يمكننا ان نفعل ذلك |
| Eğer en kısa zamanda Miami'ye dönmezsem, çok uzun süre Sinyor Capone'nin seçkin bir dostu olarak kalamayacağım. | Open Subtitles | لن أكون صديق مميزا للسيد "(كابونى)" مدة أطول إذا لم أذهب إلى "(ميامى)" بأقصى سرعة. |
| Çok da seçkin bir takım, kanatlı her şeyi aldıklarına göre. | Open Subtitles | بالنسبة لوحدة متميزة في التجنيد, يبدو بأنهم يجندون أي شيء لديه أجنحة |