Senin hayatını mahveden bir adamın ölmesini istemen için bir sebebin vardır. | Open Subtitles | لديك سبب مقنع لتتمنى موت الرجل الذي حطّم حياتك |
Umarım burada bulunmak için çok iyi bir sebebin vardır. | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون لديك سبب مقنع للتواجد هنا |
Bizi yataktan bu kadar erken kaldırdığın için umarım iyi bir sebebin vardır, pislik. | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون لديك سبب مهم لتجعلنا نستيقظ مبكراً هكذا |
Zamansız lafa karışman için eminim iyi bir sebebin vardır. | Open Subtitles | أنا واثق أنك لديك سبب وجيه جداً لمقاطعتنا في هذا الوقت غير المناسب |
Eminim bir sebebin vardır. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه كان لديك أسبابك |
Ama eminim ayrılmak için iyi bir sebebin vardır. | Open Subtitles | اظن انه لديك سبب وجيه للاستقاله |
Aramak için iyi bir sebebin vardır umarım. | Open Subtitles | يجب أن يكون لديك سبب ، جيد للإتصال |
Burada olmak için iyi bir sebebin vardır umarım. | Open Subtitles | حريّ أن يكون لديك سبب وجيه لوجودك هنا. |
Eminim geçerli bir sebebin vardır. | Open Subtitles | حسناً لابأس لابد انه كان لديك سبب حقيقي |
Onu buraya getirmek için iyi bir sebebin vardır umarım. Erica... | Open Subtitles | يجب أن يكون لديك سبب جيد لجلبه إلى هنا |
Ya bir sebebin vardır ya da yoktur. | Open Subtitles | إما أن يكون لديك سبب أو لا يكون. |
Bir sebebin vardır diye düşündüm. | Open Subtitles | لذا ظننت انه يجب ان يكون لديك سبب |
- Umarım iyi bir sebebin vardır. | Open Subtitles | من الافضل ان يكون لديك سبب جيد ... لدي سبب |
İyi bir sebebin vardır umarım. | Open Subtitles | ...يجب ان يكون لديك سبب وجيه لخلعه |
Ya da başka bir sebebin vardır, sonra en olası şüpheli olarak Nighthorse'mı gideceksin? | Open Subtitles | أو أنك تفعل هذا ليكون لديك سبب آخر لمطاردة (نايتهورس) علي أنه مشتبه به |
Bir sebebin vardır. | Open Subtitles | لابد أن لك أسبابك |