| Adli tabipler bunlara hayvanların ya da ormandaki düşüşlerin sebep olduğunu sanmış. | Open Subtitles | الفاحصين الطبيين إعتقدوا أنها سببت من قبل الحيوانات -أو سقوط في الغابات |
| Kızınızın hastalığına sebep olduğunu düşündüğümüz tek çevresel etken sizin ona verdikleriniz. | Open Subtitles | المسببات البيئية الوحيدة التي نعتقد أنها سببت حالة إبنتك هي التي حقنتيها داخلها |
| Bu çocukların ölümüne kimin sebep olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف من تسبب بموت أولئك الفتية حق المعرفة؟ |
| Bu işitme kaybına ise neyin sebep olduğunu asla bilemeyeceğiz. | Open Subtitles | ما الذي تسبب بفقدان السمع لم نعرف بالتأكيد |
| Onun yardımsever biri olmasının kendisini bambaşka biri olarak görmeme sebep olduğunu ondan çalamadığımı söylemek isterdim. | Open Subtitles | أود أن أقول أنّه كان بسبب دوره بالعمل الخيري جعلني أراه في ضوءٍ مختلف، كرجل جيّد لا ينبغي للمرء أن يسرق منه |
| Çevresel toksinin böyle bir şeye sebep olduğunu duydun mu hiç? | Open Subtitles | هل سمعتى فى حياتك عن سم بيئى يسبب مثل هذا ؟ |
| Sızıntıya kimin sebep olduğunu öğrenmemizin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنّها الطريقة الوحيدة لنعرف من سبّب هذا التسرّب |
| Bu kazaya onun sebep olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | أنت حقاً لا تعتقد إنه من تسبب في التحطم،أليس كذلك؟ |
| Sadece buna Lilly'nin sebep olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أعتقد فحسب أنّها ليست (ليلي) من تسبب ذلك |
| Yani, eğer buna neyin sebep olduğunu bilseydim, bir şeyler yapabilirdim ama bu arızalar her tarafta ortaya çıkıyorlar. | Open Subtitles | لو كنت أعرف ما الذي تسبب في ذلك لكان بإمكاني أن أفعل شيء حيال ذلك ولكن هذه الأعطال تظهر في كل مكان |
| Hangisinin donarak ölüme sebep olduğunu bulmamız gerek. | Open Subtitles | علينا تحديد الذي تسبب في تجمدها حتى الموت |
| Alüminyum objenin sebep olduğunu sandığımız kırıklara alüminyum doğrama sebep olmuş olabilir. | Open Subtitles | التكسّر الذي إعتقدنا أنّه كان بسبب سلاح الألمنيوم ربّما قد كان بسبب إطار نافذة من الألمنيوم. |
| Farklı şeylerin nasıl birleştiğini, neyin neye sebep olduğunu göstermiyor. | TED | إنها لا تقول كيف تترابط الأشياء، ماذا يسبب الآخر و هكذا. |
| Kesin olarak oksitosinin güvenilirliğe sebep olduğunu bilemiyordum. | TED | لم أكن أعلم بالتأكيد أن الأوكسيتوسين يسبب الثقة المتبادلة. |
| Tüm bunlara sebep olduğunu bilerek acı çekmesini istedim. | Open Subtitles | وكنتُ أريده أن يعيش بالذنب مع علمه أنّه سبّب هذا. |