| Sence de sebzeler hisli değil mi? | Open Subtitles | الخضار يُمكنُ أَنْ يعطي شهوة حسية ألا تَعتقدُين ذلك؟ |
| Bak adaya özgü sebzeler ve gölde tuttuğunuz.. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك ربما تستخدم المزيد من الخضار الخاصة بك |
| Bu yüzden bu,burada konservelediğimiz salamura sebzeler için uygundur. | TED | هذه خضروات مختاره بعنايه وهي ما نقوم بتعليبها هنا. |
| Her gün aynı boyuttaki sebzeler, yüzlerce kamyonun gelip kendilerini | Open Subtitles | مدينة من الخضراوات الوحدة الحجم تنتظر كل يوم |
| Burada, meyveler, sebzeler ve size gerekli olabilecek diğer şeyler var. | Open Subtitles | يوجد فواكة و خضار و أشياء أخرى من أجلكم يا رفاق |
| Bazen bakıp da iki hamburger fiyatına ancak alabileceğiniz sebzeler görebiliyorsunuz. | Open Subtitles | بعض الاحيان تنظر للخضروات وتقول حسنا يمكننا ان نحصل بثمنا علي اثنين هامبورجر بنفس القيمة |
| Gerçekten minik hamburger, gerçekten büyük sebzeler. | TED | البرجر صغير جداً و والخضروات كبيرة جداً |
| Çok da mutsuz değildir, tahmin edersiniz ki sebzeler mutsuzdur, yani bildiğimiz gibi ıspanak veya Brüksel lahanası, tıpkı ruh halleri gibi. | Open Subtitles | انه تعيس, بامكانك ان تتخيل الخضار تعيسة جداً', كما نرى' السبانخ او الملفوف |
| Meyveler, fındıklar, sebzeler, hepsi arılara ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | الفواكه, المكسرات, الخضار.. كلها تحتاج للنحل |
| Peki meyve ve sebzeler benim için neden iyi? | Open Subtitles | يسأل الكثير لماذا الخضار والفواكة جيّده لي ؟ |
| Yüksek olanlar, sebzeler, meyveler, yemişler, çekirdekler ve fasülyeler. | Open Subtitles | العناصر الصغرى هي الخضار الفواكة المكسرات |
| Satıldığı poşetin içinde buharla pişebilen sebzeler var. | Open Subtitles | لدي أكياس فيها خضار و تطبخ الخضار داخل الاكياس الخاصة بها |
| Ben de adanın dört bir yanındaki ağaçlardan ve çalılardan meyveler ve sebzeler topluyordum. | Open Subtitles | لاحقاً,هممتُ باحثة بالمنطقة عن فواكه و خضروات بين مختلف أنواع الأشجار والأحراش اللامتناهية علي الجزيرة |
| Çiftlikte büyüdüğüne göre herhalde bundan daha taze sebzeler yiyordun, Greg. | Open Subtitles | لابد أنك كنت تأكل خضروات طازجة بحكم نشأتك فى مزرعة |
| Bölge halkı akşam yemeği için taze sebzeler alıyor. | Open Subtitles | سكان محليين يشترون خضروات طازجة من أجل عشاء الليلة. |
| 3. cilt: Balıklar. Etler, sebzeler ve tatlılar. | Open Subtitles | الكتاب الثالث، السمك اللحم الخضراوات و الحلويات |
| Tencerelerde sebzeler kendi kendine yetişecek. | Open Subtitles | ..حسنا، حسنا الخضراوات تنضج في أواني الطبخ |
| Hafif buğulanmış, sotelenmiş ve çiğ sebzeler genel olarak kızartılarak pişirilen yiyeceklerden daha faydalıdır. | TED | لذا خضار مطهي بالبخار، أو سوتيه، أو طازج عادةً يكون أكثر فائدة من الأطباق المقلية. |
| Burada sadece sebzeler var. Bunları aramıyoruz. | Open Subtitles | يوجد هناك بائع خضار واحدا إننا لا نبحث عن ذلك |
| Sadece basit kurutulmuş meyve ve sebzeler. | Open Subtitles | فقط بعض التجفيف للخضروات والفاكهه |
| Tavuk iyi pişti, sebzeler hafif yağda kızartıldı, ve pirinç lapa değil. | Open Subtitles | الدجاجة مطهوة جيداً، والخضروات مع زيت قليل، أرز مع بخار رطب |
| sebzeler aslında renklidir - onların tadları var, havuçlar toprakta yetişir, çilekler toprakta yetişir. | TED | أتعلمون , أن الخضروات هي حقيقة ملوَّنة .. ولها طعم حقيقي و الجزر ينمو في الأرض وكذلك الفراولة |
| Adamım lazanya ve sebzeler, bilimsel bir deneylik. | Open Subtitles | هذ اللازانيا والخضار جحيم من تجربة علمية. |
| "Dünya'nın En Büyük Balkabağı" Bu devasa sebzeler çok ilginç. | Open Subtitles | "أكبر يقطينة فى العالم " - هذه الخضر الضخمة مدهشة - |
| Mississippi'nin her iki tarafından gelen bütün etler filizler, meyveler, sebzeler, saman balyaları şehrimizden geçmek zorunda. | Open Subtitles | وهذا ما سنفعله ، كل رطل من اللحم كل طن من المعادن كل فاكهة وخضار وكل رزمة من القش |