"seninle gerçekten" - Translation from Turkish to Arabic

• بك حقا
• بك حقاً
• معك حقاً
• حقا معك
• أنا فعلاً
• إليكِ حقاً
• وجداكِ
• معكِ حقاً

Sanırım baban görseydi Seninle gerçekten gurur duyardı, değil mi?
اظن انا اباك سيكون فخور بك حقا, اليس كذلك؟

Seninle gerçekten gurur duyuyoruz, adam olduğun için, ve bir kadını sevdiğin için, önünde sahip olacağın harika yaşam için, ve bu yüzden
نحن فخورون بك حقا وبالرجل الذي أصبحت وبالمرأة التي تحب وبالحياة الجميلة مستقبلا , ولهذا..

Seninle gerçekten gurur duyuyoruz baba.
نحن فخورون بك حقاً

Evet, var, Jim. Dinle. Seninle gerçekten gurur duyuyorum, dostum.
بل تحتاج انا سعيد بك حقاً

Federallerin Seninle gerçekten pazarlık edeceğini mi sanıyorsun?
تظن أن الفيدراليين سيتفاوضون معك حقاً يا صديقي؟

Seninle gerçekten güzel vakit geçirdim, ve dönmeni çok isterdim.
كان لي وقت جميل حقا معك وأحب لو إنك تعود

Bu kitap hakkında Seninle gerçekten konuşmak istiyorum.
أنا فعلاً أريد_BAR_ التكلم معك حول هذا الكتاب

Meredith, Seninle gerçekten konuşmam lazım.
أريد التحدث إليكِ حقاً

Böylesine iyi birine dönüştüğünü görselerdi, Seninle gerçekten gurur duyarlardı.
سيكونا فَخُورَيْن إذا وجداكِ سيّدة شابة

Seninle gerçekten konuşmam gerekiyor.
-أريد التحدث معكِ حقاً -الأغنية التالية -للمدرسة المفضلة لكم و لي

Seninle gerçekten ilgileniyor gibilerdi.
بَدوا أنهم يهتمون بك حقا

Seninle gerçekten gurur duyuyorum Bobby.
فخورة بك حقا, بوبي

Seninle gerçekten gurur duyuyorum Hank.
أنا فخور بك حقا يا "هانك".

Seninle gerçekten gurur duyuyoruz, tatlım.
نحن فخورين بك حقاً يا عزيزتي

Hoşçakal baba. Seninle gerçekten gurur duyuyorum.
وداعاً أبي, أنا فخور بك حقاً

Seninle gerçekten gurur duyuyoruz oğlum.
نحن فخورين بك حقاً, بني

Seninle gerçekten barışmak istiyor, biliyorsun.
لأتولى هذه القضية إنّها تحاول التصالح معك حقاً

Hey, Mel teyze, Seninle gerçekten konuşmalıyım.
. مهلاً ، أيتها الخالة (ميل) أحتاج أن أتكلم معك حقاً

Seninle gerçekten hoş zaman geçirdim.
تمتعت بنفسي حقا معك

Seninle gerçekten gurur duyuyor ve seviyorum.
أنا فعلاً فخور بك .. و ايضاً احبك

Ve bu konuda Seninle gerçekten konuşmak istemiyorum. Vay be. Üç gün boyunca ortadan kaybolan bir herifle mercimeği fırına veriyorsun yani.
و أنا فعلاً لا أُريد مناقشة ذلك معك إذاً فتمضين كلّ الطريق ...مع الشاب

Hey, Blair. benim. ben, aaa... sadece... Seninle gerçekten konuşmam lazım.
مرحباً يا (بلاير) إنه أنا... أريد التحدث إليكِ حقاً

- Seninle gerçekten konuşmam gerek.
-أودُ التحدث معكِ حقاً