| - Konuşmak manasındaysa, evet. - Seninle gurur duyuyorum, oğlum. | Open Subtitles | بطريقة ما نعم لقد فعلت أنا فخور بك يا إبني |
| Evlat, Seninle gurur duyuyorum. Bay başkan! Bay Başkan yardımcısı. | Open Subtitles | ولد , أنا فخور بك سيدي ألرئيس سيدي نائب ألرئيس |
| Uzun yollar kat ettin. Bunun için Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | انت جئت من مكان بعيد وانا فخور بك لاجل ذلك |
| Sen bu kadar büyük bir çocuk, Seninle gurur duyuyorum vardır. | Open Subtitles | . يا لك من ولد كبير ، أنا فخورة بك للغاية |
| Sende böyle bir cevher olduğunu bilmiyordum, Seninle gurur duyuyorum evlat. | Open Subtitles | انني فخورة بك يا أبنتي لم اعلم انك تملكين روح المغامرة |
| Berbat bir karardı. Hakkını aradığın için Seninle gurur duyuyorum, evlat. | Open Subtitles | كان ذلك حكم مريع, وانا فخور بك بني لوقوفك بجانب العداله |
| Seninle gurur duyuyorum, Kurt. Kimin bildiği umurumda bile değil. | Open Subtitles | أنا فخور بك كورت لا تفكر في من يعرف الأمر |
| Dediğimin tam tersini yapmış olmana rağmen, Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | وعلى الرغم من أنك تجاهلتي طلبي تماما، أنا فخور بك |
| Konuşmak istiyorum. Babam da Seninle gurur duyuyor. | Open Subtitles | اجلس يا جونى , أريد ان أتكلم معك الدون أيضا فخور بك |
| Seninle gurur duyuyorum. Bu yaptığın doğru bir şeydi. | Open Subtitles | اسمع، أنا فخور بك جداً أقصد أن هذة هي خطوة جيدة |
| Patron, Bay Dempsey Seninle gurur duyacak. | Open Subtitles | الرئيس، السّيد ديمبسي يَجِبُ أَنْ يَكُونَ فخور بك جدا. |
| Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | حسنا لورانس , لقد كان عملك جيد أنا فخور بك |
| Eğer annen bugün hayatta olsaydı, o da Seninle gurur duyardı. | Open Subtitles | اذا كانت والدتك على قيد الحياة كانت ستكون فخورة بك, ايضا |
| Küçük bir centilmen gibi davrandın, annen Seninle gurur duyuyor. | Open Subtitles | تصرفت ك رجل لطيف صغير ، امك فخورة بك جداً |
| Seninle gurur duyuyorum kardeşim. İkimiz de karanlığın sınırlarından döndük. | Open Subtitles | أنا فخورة بك يا أختاه، عادت كلتانا من عالم الهلاك |
| Ben demiştim! Bunu bekliyordum, Seninle gurur duyuyorum! | Open Subtitles | لقد أخبرتك، لقد قلت لك بأنه يمكنك الفوز أنا فخورة بك |
| Ama ehliyetini aldığın için Seninle gurur duyuyorum, tatlım. | Open Subtitles | ولكني فخور بكِ لحصولك على رخصتك يا عزيزتي |
| Peki, mükemmel bir dünyada yaşasaydık, Seninle gurur duyduğunu söylerdi. | Open Subtitles | في عالم مثالي لكانت ستقول لكِ كم هي فخورة بكِ |
| Bugün harika bir iş çıkarmışsın, Çaylak, Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | لقد عملت عملاً استثنائياً اليوم، أيها المستجد، وأنا فخورٌ بك. |
| Kariyerinde bol şanslar. Seattle Seninle gurur duyuyor. | Open Subtitles | نحن فخورون بك ونتمنى لك حظاً طيباً في المستقبل |
| Nereden biliyorsun? Pes etmediğini duyduğunda belki Seninle gurur duyacaktır. | Open Subtitles | و ما يدريك أنّه سيكون فخوراً بك لأنّك لم تستسلم؟ |
| Alışılmışın ve Manhattan'ın dışında düşündüğün için Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | انا فخورة جداً بك لتفكيرك خارج الصندوق و خارج منهاتن |
| Benden hoşlanmaları iyi. Seninle gurur duyacaklar. | Open Subtitles | من الجيد أنهم اعجبوا بي وذلك سوف يجعلهم فخورين بك |
| Bunu daha önce de söylediğimi biliyorum ama gerçekten Seninle gurur duyuyorum ve annem de öyle. | Open Subtitles | أعرف بأني قلت ذلك مسبقًا ولكني حقًا فخورٌ بكِ ، وكذلك أمي ألهذا هي هنا ؟ |
| Şimdi oraya çık ve annenin neden Seninle gurur duyduğunu onlara göster. | Open Subtitles | الآن اخرج مؤخرتك إلى هناك وأرهم لماذا والدتك فخورةٌ بك |
| Basketbol benim için çok önemli, koç. Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | عنت كرة السلة الكثير لي أيها المدرب انا فخور جداً بك |
| Ama tatlım, kızım olduğunu herkes biliyor ve ben Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | حسنا.عزيزتي الجميع يعلم بأنك ابنتي وانا فخور جدا بك |
| Seninle gurur duyuyoruz. Ama en çok ben. Ne demiştim? | Open Subtitles | كلنا فخورون بكم لكن أنا خصوصا فخور بكم ماذا أخبرتكم؟ |
| Biliyormusun adamım, ailen Seninle gurur duyuyor olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن والديك فخوران بك كثيراً يا رجل |