"sert bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • قوي
        
    • صلب
        
    • صارم
        
    • قويّة
        
    • صلبة
        
    • بقسوة
        
    • عدوانية
        
    • قويّ
        
    • قوية من
        
    • قاسية من
        
    • شرس
        
    • واحدة قوية
        
    • قاسي مثل
        
    • فاحصة على نظام
        
    • غير حادّة
        
    Röntgenlerde omurganın boyun kısmında sert bir travma durumuna uygun kırıklar olduğu görünüyor. Open Subtitles الأشعة السينية تظهر تشظياً في الفقرات العنقية مما يتوافق مع جرح قوي حاد
    Park Han Byul ve Lee Hyori de var. Ne sert bir karşılaşma! Open Subtitles هناك الأنسة بارك هان بيول و أيضاً لي يو ون ًهذا قوي جدا
    sert bir sandalyede tüm gün senin parmak ucunda dönmeni izlemek eğlenceli sayılmazdı. Open Subtitles الجلوس على كرسي صلب طوال اليوم أراقبك تدورين لم تكن فكرتي من المرح
    Yaşını, ve Lex Luthor'un hayatını kurtarmanı göz önüne alarak sert bir uyarıyla serbest bırakacaklarmış. Open Subtitles مع وضع سنك في الإعتبار وكذلك حقيقة إنقاذك لحياة ليكس لوثر فهم يرغبوا في تركك مع مجرد تحذير صارم
    Sonra daha sert bir insan olmam gerektiğini farkettim. Ve başardım. Open Subtitles ثمّ أدركت أنّني قويّة بما فيه الكفاية وتجاوزت الأمر
    Buna orak deniyor. Kafanızın ön kısmından arka kısmına kadar uzanıyor. Oldukça sert bir şey. TED والتي تسمى بالمنجل، وهي تبدأ من مقدمة الرأس على طول الطريق حتى مؤخرة الرأس، وهي صلبة جداً.
    Önce kıza vurdu, suratına sert bir tokat attı. Kız da koşarak çıktı. Open Subtitles فقام بضرب فتاته ,ضربها بقسوة على وجهها, فهربت للخارج
    Senden sert bir tepki almak için kaç desem acaba? Open Subtitles كم عليّ أن أقول حتى أحصل على إجابة عدوانية منكِ؟
    Eve gidip bir duş alıp sert bir içki içeceğim. Open Subtitles سأعود للبيت للاستحمام ولمعاقرة مسكّر قويّ.
    Güçlü, sert bir duyguya kapıldığınızda o duygudan kurtulmak için acele etmeyin. TED عندما تحسّ بشعور قوي وشاق، لا تندفع نحو المخرج من العاطفة،
    Bayan Moore'yi uğurladıktan sonra sana sert bir içki ısmarlayacağım. Open Subtitles بَعْدَ أَنْ نودع السيدة مور, شئت أم أبيت سآخذك لإحتساء مشروب قوي
    Söylesene, burada daha sert bir şeyler falan yok mu? Open Subtitles هل لديك أي مشروب0000 قوي إلي حد ما مخبأ هنا في أي مكان ؟
    Ve senin sert bir penisin var. Open Subtitles وأنت، قوي جنسياً الآن ارتدِ بنطالك واذهب
    Uluslararası uçuşlarla ilgili tasarıya karşı çok sert bir tavır sergiliyorsun. Open Subtitles انك تقاوم بشكل قوي جدا ضدّ قانون سى. ايه. بى
    Bu gördüğün, Haiti malı. Çok sert bir maldır, dostum. Open Subtitles خذ هذا الدواء إنه دواء قوي جداً إنه مصنوع من النباتات
    Omurga kemiği için tasarlanmış ince, sert bir yatakta yatıyordum. TED كنت مستلقية على سرير رقيق و صلب للعمود الفقري.
    Bizim gibi omurgalıların, vücutlarımızı hareket etmemizi sağlayacak eklemlerle destekleyecek sert bir iskelet yapıları vardır. TED كما أن الفقاريات مثلنا لديها هيكل عظمي صلب لتدعم أجسامنا، مع وجود المفاصل التي تسمح لنا بالحركة.
    sert bir uyarı ve ailene telefon edilmesi ilk suçun sayılmaz. Open Subtitles تحذير صارم وأتصال بوالديك ليست بالضبط ضربتك الأولى
    Ölüm nedeni olarak, kafasının sert bir yere çarpmasıyla boynunun kırılması demişsiniz. Open Subtitles لقد قلتَ أنّ سبب وفاتها... صدمة قويّة في الرّأس وكسر في الرّقبةِ.
    sert bir taş bloğundan değil, toz yığınından başlayarak bir heykel ortaya çıkarabilmek için bu milyonlarca toz yığınını bir şekilde birbirine yapıştırarak. TED ليس في كتلة صلبة من الحجر، لكن في كومة من الغبار، وبطريقة ما يقوم بلصق الملايين من تلك الذرات معاً ليصنع تمثالاً.
    Tamam kasabaya dönelim. Biraz daha sert bir araştırma yapayım. Open Subtitles حسنا, فالنعود للمدينة سنسأل بقسوة هذه المرة
    Daha farklı, daha sert bir şey denemek zorunda kalacaklardı. Open Subtitles ثم سيكون عندهم محاولة لشيء آخر شيء أكثر عدوانية
    İtiraf etmeliyim, sabah erken saatte daha sert bir şey içmeye yabancı değilim. Open Subtitles أعترف أنه ليس غريبا عليّ شرب شيء قويّ في وقت باكر
    - Sopadan çıkma sert bir darbeden ziyade arka arkaya inen yumruklar sebep olmuş gibi. Open Subtitles يبدو أن هذا نتيجة لضربات متكررة ضربات موجهة من قبل شخص و ضربة قوية من مضرب
    Beni öldürür, bu yükseklikten kalbime düşecek... -...sert bir kelime. Open Subtitles وكلمة قاسية من الأعالي* *يمكنها أن تميت هذا القلب
    Hâlâ düşünüyorum. Mahiyetini yansıtacak sert bir şey. Open Subtitles لا أزال أفكر بهذا مثلاً إسم شرس ليعكس على طبيعته الحقيقية
    Ölüm, kalbe çok sert bir bıçak darbesi yüzünden gerçekleşmiş. Open Subtitles سبب الموت كان طعنة واحدة قوية جدا الى القلب
    Ona sert bir şeyle vurman lazım. Çekiç gibi bir şeyle veya baltayla. Open Subtitles يجب عليك ان تضربها بشيء قاسي مثل مطرقه ثقيله أو فأس
    - Mac'e sert bir görünüm verme vakti geldi. Open Subtitles -لقد حان الوقت لإلقاء نظرة فاحصة على نظام "ماكنتوش ".
    Maalesef ki, arkadaşlarından biri büyüne sert bir aletle yardım etmiş gibi gözüküyor. Open Subtitles للأسف يبدو بأنّ أحد أصدقائكِ ساعدكِ بسحركِ باستخدام أداة غير حادّة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more