| sevmediğim bir işi 16 yıl sürdürecek kadar aptal olduğumu sanmıyorum. | TED | لا أعتقد أنني غبية لهذه الدرجة للقيام بعمل لستة عشر عاماً وأنا لا أحبه. |
| Dinle... babanla sorunlarımız vardı... ama bu onu sevmediğim anlamına gelmez. | Open Subtitles | أسمعى أعرِف ذلك فأبيكى وأنا كان عندنا اختلافاتنا لكن ذلك لا يعنى أنني لا أحبه |
| sevmediğim şey yalnızca böyle olabileceğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | ما لا يعجبني هو.. أنك تعتقد أنك الوحيد الذي تشعر بذلك. |
| Ben de onları sevmediğim için olay karşılıklı olmuş oluyor. | Open Subtitles | ولكني لا أحبهم أيضاً وذلك يجعل الكفة متعادلة |
| Kimin suçlu olduğunu bulmak, bu işin en sevmediğim kısmıdır. | Open Subtitles | هذا رائـع اكتشاف من قام بالسرقة هي الجزء الذي أكرهه في هذا العمل |
| Başka bir kızla birlikte olmam aptallık olur, sevmediğim bir kızla. | Open Subtitles | هذا مؤسف، يجب علي الذهاب إلى فتاةٍ أخرى، فتاةٍ لا أحبها. |
| En sevmediğim hayat bu | Open Subtitles | ♪ هذه هي أدنى حياةٍ أفضّلها ♪ |
| Yanlış ve sevmediğim bir adamla evlenerek. | Open Subtitles | متزوجة رجلا غير مناسب وبائسة مع رجل لا احبه |
| Clinton'ın sevmediğim icraatlarından biri vergileri yükseltmesi. Vergiler yüksek. | Open Subtitles | شيء واحد لا أحبه فيه رفع الضرائب وغير هذا |
| Şahsen ben ilk defasında sevmediğim biriyle yapmak istiyorum. | Open Subtitles | شخصيًا، أرغب أن تكون المرة الأولى مع شخصٍ لا أحبه. |
| Bir gün düşündüm ve artık sevmediğim bir adamla birlikte olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | فقط إستدرت للحظة يوماً ما وأدركت أنّي أعيش مع رجلٌ لا أحبه |
| Amerika hakkında sevmediğim şey, yüksek derecede kişisel tatminle karışık boş laf peşinde koşulması. | Open Subtitles | ..الذي لا يعجبني في أميركا هو السعي وراء الكلام الفارغ ..جنباً إلى جنباً مع درجة عالية |
| Benim de senin sevmediğim yönlerini söylemeye hakkım olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يُسمح لي لكي أخبركِ ما الذي لا يعجبني فيكِ. |
| Dürüst olmak gerekirse seksin sevmediğim tek yönü, haya torbası. | Open Subtitles | بصراحة الشيء الوحيد الذي لا يعجبني في الجنس هو كيس الصفن |
| Ben de onları sevmediğim için olay karşılıklı olmuş oluyor. | Open Subtitles | ولكني لا أحبهم أيضاً وذلك يجعل الكفة متعادلة |
| sevmediğim insanlar bana iyi davrandığı zaman kendimi oldukça kötü hissederim. | Open Subtitles | أَشعر بالحرج عندما يعاملني الناس ,الذين لا أحبهم, بلطف |
| Doğru. sevmediğim bir adama sevmediğim bir kitap vermek istiyorum. | Open Subtitles | أجل، لذلك أريد إعطاء كتاب أكرهه لرجل أكرهه |
| Bir ay boyunca sevmediğim işleri yaparsan belki kalma olasılığımı düşünebilirim. | Open Subtitles | لو فعلت كل شيء أكرهه لمدة شهر سأبدأ في التفكير في احتمال التفكير عن ربما الجلوس |
| Sevdiğim gün olur sevmediğim gün olur. Değişir. Kararsızım. | Open Subtitles | أيام أحبها وأيام لا أحبها ، هذا يعتمد على الحواجز |
| En sevmediğim hâlin bu | Open Subtitles | ♪ هذه هي أدنى حياةٍ أفضّلها ♪ |
| Patronumda ve ülkemde sevmediğim birçok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير مما لا احبه في رئيسي او بلادي |
| sevmediğim bir müzikte gülümsemeyeceğim. | Open Subtitles | لنّ أرسم إبتسامة زائفة على نغماتٍ لا أحبّها حتى. |
| Tamam, bu benim en sevmediğim kelime sesi çünkü aptallık yaptığımı düşündüğünde böyle yaparsın. | Open Subtitles | حسنا، هذا الأقل تفضيلا صوت بديل كلمة لأنك تفعلين ذلك فقط عندما تعتقدين أنني أتصرف بغباء |
| Ama o sebeplerden hiçbiri oğlumu sevmediğim için değildi. | Open Subtitles | ولكن ليس من ضمن هذه الأسباب أنني لم أكن أحب ابني ولا واحد منهم ، ولا واحد |
| Şeytanla pazarlık yaptım ve bu zaman içinde hiç sevmediğim bir adamın çocuğunu doğurdum. | Open Subtitles | بالقيام بصفقة مع الشيطان وفي تلكَ العملية أنجبت طفلاً مع رجل لم أحبه |
| Pek sevmediğim biriyle evlendim. | Open Subtitles | .لقد تزوجت الى شخص لا أحبة كثيراً |
| En sevmediğim şeyler bunlar. | Open Subtitles | تلك الصفات الأقل تفضيلاً بالنسبة لي |