"seyahat eden" - Translation from Turkish to Arabic

    • يسافر
        
    • تسافر
        
    Muhtemelen pazarlamacı olan ve dolayısıyla oldukça fazla seyahat eden, tertipli, insanların güvenini kazanabilen birini, aradığımız sonucuna varmıştım. Open Subtitles استنتجت أننا ربما نبحث عن مندوب مبيعات, شخص يسافر كثيراً, ويستطيع كسب ثقة الناس بسهولة, شخص عادي.
    Bu adamın metodunu neden değiştirdiği, neden yalnız seyahat eden bir babayı seçtiği konusunda bir fikrim var. Open Subtitles لدى فكرة عن سبب تغير هذا الرجل لمنهجه لماذا اختار أب يسافر وحيدا
    Çocuklarıyla seyahat eden kayıp erkekleri ulusal çapta aramanı istiyorum. Open Subtitles ابحثى على مستوى الدولة فى تقارير الاشخاص المفقودين عن رجل يسافر مع اطفاله
    Bence sürdürülebilir enerjinin geleceği büyük oranda kaçınılmaz, ama uzayda seyahat eden bir medeniyet olmak kesinlikle kaçınılmaz değil. TED اعتقد أن مستقبل الطاقة المستدامة حتمي إلى حد كبير، لكن أن نصبح حضارة تسافر عبر الفضاء ليس حتميًا بالتأكيد.
    İki dünya arasında seyahat eden bu hayvan kafalı yaratıkların olduğu bir mağara var. TED وهناك كهف حيث تسافر تلك المخلوقات ذات الرؤوس الحيوانية بين عالمين
    Kapıya geldiğimde bavuluyla tek başına seyahat eden birini aradım. Open Subtitles و عند وصولي إلى البوابة بحثت عن شخص يسافر بمفرده مع أمتعة
    Kredi kartını ve pasaportunu kopyalamış ve sık sık seyahat eden bir satıcı. Open Subtitles قام باستخنساخ بطاقته الإئتمانية وجواز سفره إنه بائغ يسافر كثيرا
    İşte bu, Büyük Patlama'dan 380.000 yıl sonra ortaya çıkan ve o günden beri neredeyse tüm evren geçmişi boyunca evrende seyahat eden o ışığın fotoğrafı. Open Subtitles هذه هي الصورة من ذلك الضوء الذي اطلق 380,000 سنة بعد الانفجار الكبير و كان يسافر عبر الكون منذ ذلك الحين
    Diplomatik dokunulmazlıkla seyahat eden ilk gizli operasyon casusu değil. Open Subtitles لن يكون أول عميل خفي يسافر بحصانة دبلوماسية
    Babam çok sık seyahat eden, BM için çalışan bir hasta bakıcı. Open Subtitles أبي يسافر كثيراً. إنه ممرض يعمل مع الأمم المتحدة.
    Tek başına seyahat eden birini bekleyecekler. Open Subtitles سوف يسترعى أنتباههم رجل يسافر بمفرده
    Tek başına seyahat eden birini bekleyecekler. Open Subtitles سوف يسترعى أنتباههم رجل يسافر بمفرده
    Masaüstü bilgisayarı ile seyahat eden bir adam görmedin mi hiç? Open Subtitles تبدو وكأنّك لم ترَ رجلاً يسافر مع جهاز حاسوب مكتبي من قبل. إرحل!
    Bizler gibi, seninle seyahat eden kaç kişi oldu? Open Subtitles كم واحد منا كان يسافر معك ؟
    O bölgede çok seyahat eden bir Arap gerek bana. Open Subtitles وعربي يسافر بالمنطقة، حسناً؟
    Sonra birden fazla gezegenli bir tür ve uzayda seyahat eden bir medeniyet olabilmemiz var. TED أمّا بالنسبة لأن نصبح جنسًا متعدد الكواكب وحضارة تسافر عبر الفضاء.
    Her zaman farklı kültürleri gören ve seyahat eden bir kız isterdin? Open Subtitles بابا ، تذكر كيف كنت دائمآ تريد أن تسافر إبنتك الصغيرة و تتعلم من الثقافات المختلفة؟
    Kocası ve çocuğuyla seyahat eden birini kimse aramaz. Open Subtitles لا أحد يبحث عن امرأة تسافر مع بعلها وابنها
    Bağışıklık hücreleri; vücudumuzda seyahat eden, hastalık belirtilerini bulmak için devriye gezen ve bir yaralanmadan sonraki birkaç dakika içersinde yaraya ulaşan çok amaçlı araçlardır. TED الخلايا المناعية هي الحاملات المتنوعة التي تسافر عبر أجسادنا، باحثةً عن علامات المرض و تصل للجرح بعد دقائق قليلة من الاصابة.
    Ama kayıtlara göre, yalnız seyahat eden biri değilsiniz. Open Subtitles لكن طبقاً للسجلات فأنت لا تسافر بمفردك
    Aslında bu konuda oldukça iyiyiz. Dışişleri Bakanımız tarihin en çok seyahat eden diplomatı. Open Subtitles نجن نوافق ان تسافر وزيرة الخارجية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more