"seyahat etmek" - Translation from Turkish to Arabic

    • السفر
        
    • أن أسافر
        
    • للسفر
        
    • بالسفر
        
    • أن نسافر
        
    • كي أسافر
        
    Ekselansları kendi gözlerinizle görüyorsunuz, ben seyahat etmek için çok yaşlı ve hastayım. Open Subtitles انت ترى سموك بعينك بأنني طاعن في السن ومريض ولا أقوى على السفر
    O zamanlar, biz Hintliler seyahat etmek istediğimizde iki tekerlekli at arabasına atlayıp gökyüzüne uçardık. TED لذلك في تلك الأيام عندما كنا نريد نحن الهنود السفر كنا نقفز في عربة ثم ننطلق مركزين نحو السماء.
    Çünkü bazen, Proust'un da söylediği gibi, gizem yeni yerleri seyahat etmek değildir, ama yeni gözlerle bakmaktır. TED لأن في بعض الأحيان ، كما يقول بروست، الغموض ليس حول السفر إلى أماكن جديدة، لكنه يدور حول النظر بعيون جديدة.
    seyahat etmek ve belkide okula geri dönmek isterim, ama tam ne istediğimi bilmiyorum. Open Subtitles حسنا أنا أحب أن أسافر وممكن أن أعود للدراسة ولكن حقيقة أنا لا أعرف
    Şey, seyahat etmek ya da okula dönmek. Yani pek bilemiyorum. Open Subtitles حسنا أنا أحب أن أسافر وممكن أن أعود للدراسة
    Sürekli seyahat etmek zorunda değiliz. Bu denli yıpratıcı bir hayata mecbur değiliz. Open Subtitles حيث لا نضطر للسفر دائماً، ولا نعيش حياة قاسية كهذه.
    Hep seyahat etmek isterdin. Open Subtitles لا يوجد سبب لكى نبقى هنا لقد حلمنا دائما بالسفر
    Umut ve cesaretle seyahat etmek iyidir. Open Subtitles لأنه من الجيد أن نسافر حاملين الأمل والشجاعة.
    Geniş ve Pahalı sağlık sistemlerini paylaşmak ya da o sistemlere ulaşmak için seyahat etmek aslında 1787 yılında başladı. TED هذه العقلية التي تشمل السفر إلى أنظمة رعاية صحية كبرى و مكلفة في الواقع بدأت عام 1787.
    Böyle samimi ve birbirine yakın seyahat etmek yani bir odada kamp kurar gibisiniz. Open Subtitles السفر في الفصول الدافئة، قريب جدا من الربع أعني أنت نوعاً ما تخيم في غرفة واحدة.
    Yani hareket etmeden evrenin herhangi bir yerine seyahat etmek. Open Subtitles وهى القدرة على السفر إلي أي جزء من أجزاء الفضاء بدون أن يتحركوا
    Artık Rekall ile seyahat etmek, roketten bile güvenli. Open Subtitles هذة الايام السفر عن طريق ريكول امن من الذهاب بواسطة مكوك
    seyahat etmek daima sindirim dengemi bozar. Open Subtitles السفر دائما يسبب لي صعوبة في هذه الأشياء
    seyahat etmek, dünyayı yakından görmek gerçekten neler olduğunu yazmak ve büyük bir şeyin parçası olmak istiyorum. Open Subtitles السفر .. رؤية أرجاء العالم أن تكوني شيئا كبير
    Aslına bakarsanız, o mucizevi tablonuzu hatırlamadan seyahat etmek imkansız. Open Subtitles أجل، وفي حقيقة الأمر لا يمكنني أن أسافر.. بدون أستذكار لوحاتك العظيمة
    İspanya'ya da gelmek istemedim. seyahat etmek istedim. Open Subtitles .ولم أكن أود الذهاب إلى اسبانيا .أردت أن أسافر
    Amca, uzak topraklara seyahat etmek istiyorum. Open Subtitles عمّي، أريد أن أسافر بعيداً خارج هذه الأراضي
    Ama diyarlar arasında seyahat etmek için bir portaldan geçmesi gerek. Open Subtitles لكنْ للسفر بين عالَمين، يجب أنْ تمرّ عبر بوّابة.
    Zaman; seyahat etmek, öğrenmek ve yeni şeyleri tecrübe etmenin zamanı. Open Subtitles انتم على حق حان الوقت للسفر , والتعلم واكتساب الخبرة في أشياء جديدة
    Gemilerin alternatif bir rotası olacak kıtalar arası seyahat etmek için. Open Subtitles سيكون للسفن طريق بديل للسفر الى جميع أنحاء الأمريكتين
    Ülkenin diğer ucuna böyle biriyle mi seyahat etmek zorundayım? Open Subtitles أهذه حقًّا من علقت بالسفر معها عبر البلاد؟
    Ama bilgiyle seyahat etmek daha da iyidir! Open Subtitles ولكن مازال أفضل أن نسافر ونحن نحمل المعرفة!
    Başka bir ben ile birlikte seyahat etmek istiyorum. Open Subtitles أود أن أحظى بنسخة أخرى مني كي أسافر بصحبة نفسي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more