| Uşak benim, kahya benim, seyis benim. | Open Subtitles | أنا كبير الخدم ، أنا خادم الفندق أنا خادم الإسطبل |
| Neden o seyis oğlanı ölümden döndürdün, neden şimdi? | Open Subtitles | كنت أقصد، لماذا أعدتَ فتى الإسطبل مِن الموت؟ لماذا الآن؟ |
| - Carl, bir seyis ahıra gitmenizi rica etti. - Elbette. | Open Subtitles | سائس الخيول يسأل إذا كنت تود الذهاب للإسطبلات بالطبع |
| Bir seyis yamağının da kan kırmızısı dediğini duydum babanızın ölümü için. | Open Subtitles | وسمعت سائس الخيل يقول أنه لون الدم ليوضح وفاة والدط |
| - seyis yamağı mı? - Evet, atları tımar eden çocuk. | Open Subtitles | خادم الاسطبل نعم ، الصبى الذى ينظف الاسطبلات |
| Aslında, son seyis yamağının beynini dağıtmıştı. | Open Subtitles | حسناً , في الحقيقة هي ركلت أخر عامل اسطبل |
| Tatil gününde seyis üniforması giyerdi, o günlük seyis olurdu. | Open Subtitles | لقد ارتدى زى السائس فى يوم عطلته فكان السائس لهذا اليوم |
| Eskiden hoşlandığım bir seyis çocuk vardı, ve bunun altında buluşurduk. | Open Subtitles | كان هناك عامل إسطبل يعجبني فيما مضى اعتدنا اللقاء تحتها |
| Senin bir prenses benim ise sadece bir seyis olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف ، أنتِ أميرة وأنا فقط فتى الإسطبل.. |
| Kesinlikle mütevazı bir seyis çocukla arkadaşlık ettiğin için dünyada bu kadar yükseldin, derim. | Open Subtitles | قطعاً أصبحتِ أعلى مكانة منذ رفقتك لفتى الإسطبل الوضيع كما أرى |
| Dövüşmeyi hiçbir zaman öğrenmeyecek çünkü basit bir seyis. | Open Subtitles | لن يتعلم القتال أبداً، إنه مجرد فتى الإسطبل |
| Hayır. Bu durumla alakalı. Basit bir seyis çocuğu.. | Open Subtitles | كلّا، هذا بشأن المكانة، سائس بسيط يفوق ملكًا طاغيًا. |
| - seyis mi? ! - Gerçek seyis değildi elbette. | Open Subtitles | سائس حسنا ، ليس سائسا بمعنى الكلمة |
| Norman'ın emekli olması mı, Billy'nin sadece bir seyis olması mı? | Open Subtitles | إن " تورمان " كان متقاعداً أم أن " بيلي " مجرد سائس |
| seyis hiç bir atın eksilmediğini söylüyor. | Open Subtitles | ولد الاسطبل يقول إنّ الخيول جميعا موجودة |
| seyis durumu fark etti ve efendiye söyledi o da beni öldürecekti. | Open Subtitles | صبي الاسطبل اكتشف ذلك وأخبر السيد والذي قال إنه سيقتلني فهربت من أجل حياتي |
| Hey seyis, çok yavaşsın! Hadi, gazla! | Open Subtitles | يا فتى الاسطبل انت بطئٌ للغاية ، هيا |
| Dövüşmeyi hiçbir zaman öğrenmeyecek çünkü basit bir seyis. | Open Subtitles | حسنُ ، هو لن يتعلم كيفية القتال لانه فتى اسطبل |
| Atları severim. Belki de seyis olabilirim. | Open Subtitles | احب الخيل، ربما اصبح صبي اسطبل |
| Dar pantolonu, birinci sınıf sarı çizmeleri ve ipek şapkasıyla seyis üniformasının içinde hiç fena görünmüyordu. | Open Subtitles | حسنا ، لم يبدو سيئا فى زى السائس مع السروال الضيق و البوت ذو القمم الصفراء و القبعة الحريرية |
| İstediğim zaman bir seyis çağırırım. | Open Subtitles | عندما أريد واحد أنادي السائس عندما انتهي، أنادي السائس ليأخذه |
| Sadece bir seyis ve yardımcısı var. | Open Subtitles | ولدينا مسؤول واحد عن الأحصنة وفتى إسطبل واحد |
| Bir seyis yamaginin da kan kirmizisi dedigini duydum babanizin ölümü için. | Open Subtitles | سمعت صبيّ حظيرة يقول أنها لون الدماء كعلامة على موت أباك |
| Belki, ama ben seyis rolünü teklif ediyorum. | Open Subtitles | ربما، لكنني أعرض دور راعي الأسطبل. |