| Bay Palmer'ın çevre konuşmasıyla ilgilenirken daha büyük bir hikaye sezdim. | Open Subtitles | كنت أغطي خبر خطاب الرئيس عندما أحسست بقصة أكبر من ذلك |
| FTL sürücüsü modüllerimizden birinde potansiyel bir aşırı yüklenme sezdim. | Open Subtitles | أحسست بحمل زائد محتمل فى أحد محركى السرعه الفائقه |
| Bilmem. Ben biraz daha fazlasını sezdim. | Open Subtitles | لا أدري, أحسست بأكثر بقليل من جو الصداقة |
| Oyununda küçük bir pürüz sezdim. | Open Subtitles | حَسناً , uh، لاحظتُ a العيب الصَغير في لعبتِكَ. |
| Bir rahatlama sezdim. | Open Subtitles | . لاحظتُ ارتياحاً |
| - Aranızda profesyonellikten daha fazla bir şey olduğunu sezdim. | Open Subtitles | سررتُ لرؤيتكِ ، آبس لقد أحسست بشيء ما بينكما الذي بدى كأنه |
| Daha o anda yeni bir şey sezdim, beni huzursuz eden bir şey. | TED | أحسست على الفور بشيء جديد. شيء مقلق. |
| Telefonda konuştuğumuzda seni rahatsız eden bir şey olduğunu sezdim o yüzden bir uğrayayım dedim. | Open Subtitles | عندما تحدثنا بالهاتف أحسست أن هناك ما يزعجك، لذا... فكرت بأن أزورك فحسب... |
| Beni en çok seven kişi olan eşimde bile sezdim bunu. | Open Subtitles | أحسست... أحسست حتى الشخص الذي يحبني أكثر من أي شيء |
| İlginçtir ben de, Wuntch'la tanıştıklarında garip bir şeyler sezdim. | Open Subtitles | .هذا مثير للإهتمام لقد لاحظتُ شيئا غريباً عندما تقابلوا هو و(ونتش) لأول مرة هي فقط أومأت إليه |