| Sidney'de genç Müslüman bir adam akıl hocasının yardımıyla Bankstown'da bir şair atışması başlattı ve şimdi büyük bir olaya dönüştü. | TED | شاب مسلم في سيدني انتهى به المطاف باستعمال مساعدة معلمه من بدء مجموعة شعرية للصلام في بانكستاون وهي كبيرة جدا الآن. |
| Treehugger, Sidney'de Grumpy Sailor and Finch ile şu an üzerinde çalıştığımız bir proje. | TED | معانق الشجرة هو مشروع نعمل عليه بمعية مع غرمبي سيلر وفينتش للتجهيزات، هنا في سيدني. |
| Kulüpteki o gece, Sidney'deki diğer kulüplerdekine kıyasla en uzun süren gece olmuştu. Sonrasında Avustralya'nın en büyük müzik festivalinde DJ'lik yaptık. | TED | أصبحت تلك الليلة أطول ليلة نادٍ أسبوعية في سيدني. وصرنا كمنسقي موسيقى نعزف في أكبر المهرجات الموسيقية الأسترالية. |
| Bundan sonra Sidney'deyiz. - Bununla ne demek istiyorsun? | Open Subtitles | المرحلة الثانية تكون سدني ماذا تعني بهذا ؟ |
| Sen benden kariyerimi, ailemi arkadaşlarımı, bırakmamı istiyorsun ve seninle Sidney'e gelmemi, doğru mu? | Open Subtitles | تريدني أن أترك عملي و عائلتي وأصدقائي وأذهب معك إلى سدني ، صحيح ؟ |
| Evet Sidney, Bay Friendly ararsa yokum. - Bugün mü? | Open Subtitles | اجل سيدنى لو اتصل السيد فرندلى انا لست موجودا |
| Götürdükleri Sidney Prescott değil mi? | Open Subtitles | أعذرنى أهذه سيدنى بريسكوت التى يأخذونها هناك؟ |
| Yeni kulübünü Sidney'de açacak ve onunla oraya gitmemi istiyor. | Open Subtitles | وسوف يفتتح نادي جديد في سيدني ويريد مني الذهاب معه الى هناك |
| En genişinin Sidney'de bir deposu var. Şimdi oraya doğru gidiyoruz. | Open Subtitles | أكبر مُشتري لديه مخزن في "سيدني" نحن متجهون إلى هناك الآن |
| Ama bu daire Sidney'in gün batımını görüyor. | Open Subtitles | لكن هذه الشقة يمكنك من خلالها رؤية غروب الشمس في سيدني |
| Senin yaşlarındayken annemle birlikte Sidney'de yaşıyordum. | Open Subtitles | عندما كنت عن عمرك كنت أعيش في سيدني مع أمي، وجدتك |
| Kısa süre sonra Avustralya'ya gideceğimizi öğrendik. Bu, Sidney Olimpiyatları sırasındaydı. İnsanlar dünyanın sonuna gidiyorsunuz Avustralya'dan ilerde gidecek yer yok diyorlardı. | TED | قريبا جدا، وجدنا أننا قادمون إلى أستراليا، و كان هذا في وقت الألعاب الأولمبية في سيدني و قال الناس أننا ذاهبون الى نهاية العالم، لم يكن هناك مكان للذهاب اليه بعد أستراليا. |
| Sidney'de bir kafedeki terörist saldırısında adam içeri bir tüfek ve bir iPad ile girmişti, | TED | عندما وقع سطو كافيتريا في سيدني من قبل إرهابي، ذهب إلى هناك حاملا بندقيه ... |
| Ancak şimdi Sidney'deki Jim Watts'a bağlanalım. - Pekala Jim. | Open Subtitles | لكن الان , دعونا نذهب إلى جيم واتس في سدني , موافق , جيم |
| Polis bulunan aracın Sidney'in önde gelen iş adamlarından birisi olan ve iki gün önce vurularak öldürülen Eddi Ho'nun kız kardeşine ait olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | الشرطةيعتقدونعلامةالسيارة تعود السيارة الى ابنت رجل اعمال رائده في سدني إديهو,الذياسقطمسدس قبل يومين. |
| Federaller Sidney'in Çin Mahallesi'ndeki liderlerden birisi olan ve gece kulübü sahibi Angie Ho'ya ulaştılar. | Open Subtitles | الوكالاتالفدراليةقلقه من أجل انجي هو, مدير النادي الليلي في سدني |
| Sidney'nin de onlardan biri olduğuna inanıyorum ama yalnız değil. | Open Subtitles | انا اظن ان سدني واحد منهم وهوه ليس الوحيد |
| - Sonra Sidney'e bağlanacağız. Jim, sendeyiz. | Open Subtitles | ثم نحن ذاهبون إلى سدني , جيم , ستصل |
| Birinci konteyner Sidney Sanayi Bölgesi'nde. | Open Subtitles | حاوية 1 كانت في سدني المنطقة الصناعية. |
| Sidney dün gece de odasına girdiğini söyledi. | Open Subtitles | سيدنى قالت أنك تسلقت نافذتها الليلة الماضية أيضاً |
| Sidney, Casey ve Steve'i öldürmüş olamaz mı? | Open Subtitles | ماذا أذا كانت سيدنى هى من قتلت كاسى وستيف؟ |
| Sidney'in babası Neil Prescott'un konuşmalarının listesi. | Open Subtitles | هذه المكالمات تنتسب لنيل بريسكوت والد سيدنى |