| - Doğru. Yaranın etrafında silahtan ileri gelen çember şeklinde sıyrıklar var. | Open Subtitles | أطراف قصاصات الجرح تعود إلى جانب السلاح مما يخلق هامش محيطي للكشط |
| - Bu silahtan gelen enerjiyi durduramayacaktır. - Eğer bu silahsa. | Open Subtitles | هذا لن يوقف الطاقه المنبعثه من السلاح إذا كان هذا السلاح |
| Bak, silahtan mermileri çıkart, elime koy benim parmak izim olsun üstünde. | Open Subtitles | انظر اسحب الرصاص من المسدس و ضعه بيدى كى تكون بصماتى عليه |
| Namlu alevi silahtan çıkan yüksek ısılı gazlar sonucunda oluşur. | Open Subtitles | ومضة الفوهة تنتج عن خروج الغازات شديدة السخونة من المسدس. |
| Hayır, bunlar bir silahtan çıkmış. Adamımız son derece emin. | Open Subtitles | كلا , تلك الطلقات كانت ناتجة عن مسدس رجلنا متأكد |
| Tony patlamayı durdurup onu bir silahtan dakikada 3000 mil hızla çıkan kurşun gibi uzaya yönlendireceğimize bahse girdi. | Open Subtitles | توني يراهن بأننا يمكننا أحتواء قوة الأنفجار وتوجيهه إلى الفضاء مثل الطلقة من البندقية بسرعة 3 الألف ميل بالدقيقة |
| Bu genç adamın elini silahtan sakının | Open Subtitles | ولا تسمحوا لرجالكم الشبان بحمل المسدسات ابدا |
| Dün birlikte olduğun kızdan mı bahsediyorsun yoksa silahtan mı Anders? | Open Subtitles | مهلاً اندريس اتتكلم عن الفتاة التي بالأمس ام هذا السلاح ؟ |
| O zaman balistik tecrübenize ve bu silahla yaptığınız deneylere dayanarak, Bay Johnson, bu merminin bu silahtan çıktığını söyler miydiniz? | Open Subtitles | اذن على أساس خبرتك في القذائف سيد جوهانسن واختبارك لهذا السلاح تريد ان تقول ان الرصاصة انطلقت من هذا السلاح |
| Ancak kurşunların aynı silahtan çıktığı polisleri vuran sizin kullandığınız silah olduğu tespit edildi. | Open Subtitles | برغم أنه تأكد يقيناً، أن الرصاصات تم اطلاقها من نفس السلاح الذي استخدمته في قتل رجلي الشرطة. |
| -Bu senin ne tür bir silahtan söz ettiğine bağlı. | Open Subtitles | أظن أنه يعتمد على نوع السلاح الذي تَتحدّثُين عنه |
| İki kurbanı da öldüren kurşunlar tam olarak aynı silahtan ateşlenmişler. | Open Subtitles | الرصاصات في كلا الضحيتين أُطلقت من نفس السلاح |
| Basit bir öpücük bir silahtan daha öldürücü olabilir. | Open Subtitles | قُبلَة بسيطَة يُمكنُ أن تكونَ أكثرَ فتكاً من السلاح |
| Polisin balistik uzmanı kurşunun John Waldron'un üzerinde bulunan silahtan çıktığını zaten belirtmişti. | Open Subtitles | الشرطة صرّح سابقا انها جاءت من المسدس المكتشف مع جون والدرون شخصيا |
| Polis uzmanı Bay Johnston bu iki merminin hala aynı silahtan atıldığında ısrar ediyorsa ona karşı oran beşe bir. | Open Subtitles | لو ان السيد جونستون خبير الشرطة لازال مصرّا ان هاتين الرصاصين قد اطلقتا من نفس المسدس النسب هي 1: |
| Şimdi sana soruyorum, eğer gerçekten beni ve çocukları düşünüyorsan lütfen ama lütfen şu silahtan kurtul. | Open Subtitles | لذا أسئلك , إذا كان حقاً تهتم بي وبالأطفال, أرجوك , أرجوك تخلص من المسدس |
| Birisi bu kurşunu sakladıysa bunun anlamı, hangi silahtan atıldığının ortaya çıkmasından korktuğu. | Open Subtitles | إذا كان أحدهم يخبئ رصاصة فذلك يعني أنه يخشى أن يكشف المسدس الذي أطلقها |
| Bu da bize bunun 4.2 milimetrelik bir silahtan atıldığını açıklıyor. | Open Subtitles | الذي يَقُودُنا للإسْتِنْتاج انها أُطلقَت مِنْ مسدس عيار 4.2 ملليمتر |
| Yarın Rus elçiliği görevlisini öldüren silahtan parmak izlerini alırlar. | Open Subtitles | من اصابعك بصمات سيأخذون غدا الروسية القنصلية مسئول قتلت التى البندقية على |
| Bu genç adamın elini silahtan sakının | Open Subtitles | ولاتجعلوا رجالكم الشبان يحملون المسدسات ابدا |
| silahtan hâlâ iz yok. | Open Subtitles | ما زال لا يُوجد أثر للسلاح بعد. |
| Cesetlerin yanında bulduğumuz silahtan çıkan kurşun kayıptı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكّر الرصاصة المفقودة من المُسدّس الذي وجدناه بالقرب من الجثث؟ |
| Fare'nin arabasında bulduğun silahtan atılmış. | Open Subtitles | مِنْ نفس البندقيةِ التي وَجدتَ في سيارةِ الجرذِ. |
| Onlar Nazi haberleşmelerini günümüze aktaran tarihçiler ve Ahnenerbe'de bulunan bir süper silahtan bahsetmişler. | Open Subtitles | إنها مجموعة من إتصالات النازيين التي أعتبرها المؤرخون لغزًا حتى يومنا هذا و كانوا يتحدثون عن سلاحٍ خارق |
| Kurşun senin adına kayıtlı bir silahtan ateşlenmiş. | Open Subtitles | الرصاصة جاءت من مُسدّس مُسجّل لكِ. |
| silahtan uzak durmakta haklısın. | Open Subtitles | تجب عليك فعلاً أن تبقى بعيدًا عن المسدّسات . |
| Kratsov olayı için hazırladığın raporda da nadir bulunan bir silahtan bahsetmiştin. | Open Subtitles | تقاريرك من مسرح الجريمه, تقود أنه نفس الفاعل أيضاَ _ نـــعـــم, سيدى _ |
| Balistik, tüm bu 9 mm'lik kovanların aynı silahtan atıldığını doğruluyor, ama Doktor Robbins bu mermi parçalarını Bayan Espinosa'dan çıkardı. | Open Subtitles | Ballistics يُؤكّدُ الذي كُلّ هذه أغلفة ملليمترِ تسعة أُطلقَ في نفس السلاحِ، لكن Doc Robbins سَحبَ جزء thisullet |
| Sana verdiğim silahtan gelen ses, 40.000 hiper wattlık lazerin sesi. | Open Subtitles | الصوت الذي تسمعه بالمسدس هو صوت 40 ألف واط من الليزر |