Kurban, saldırganın siyahi bir erkek ve kaygan olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | الضحية قالت المهاجم كان رجل أسود بالغ وكان ملمسه زلقا |
Çin Mahallesi'nde genç siyahi bir çocuk elleri kesilerek öldürüldü. | Open Subtitles | تم قتل صبي أسود في الحي الصيني وتم تشويه جثته |
siyahi bir genç daha telafi edilemeyecek bir şekilde cezaevine gönderildi. | Open Subtitles | شاب أسود آخر رُمي من غير رجعة إلى السجن الصناعي المعقد |
2012 yılında siyahi bir kadın doğum sırasında beyaz bir kadına göre 10 kat fazla ölme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. | TED | امرأة ذات بشرة سوداء في سنة 2012 واجهت خطر الوفاة أكثر من 10 مرّات عند الولادة مقارنة بامرأة ذات بشرة بيضاء. |
Eğer siyahi bir kadının gerçek ismi Destiny olsaydı, ona bunu sormazdınız. | Open Subtitles | أنت لن تسأل أمرأة سوداء أسمها ديستني إذا كان ذلك فعلاً أسمها |
İş yeri veya sınıfınızda biri olabilir, ibadet ettiğiniz yerde, bir yerlerde, siyahi bir genç adam olabilir. | TED | ربما يكون أحد ما في العمل، في الصف، في مكان عبادتكم، في مكان ما، هناك بعض الشباب السود هناك. |
Tersten gidelim. siyahi bir şarkıcısın nereye gidersin? | Open Subtitles | دعونا نعكس هذا، أنتم مغنون سود أين ستذهبون؟ |
Bizim önümüzdeki otoyolda bir kaza oldu, meğerse iki beyaz kamyon şoförü, göçmen ve siyahi bir aile arasında olmuştu. | TED | وحادث أمام الطريق السريع، تبين أنه لسائقَي شاحنة من ذوي البشرة البيضاء وعائلة مهاجرة تصادف أنهم من ذوي البشرة السوداء. |
Ülkedeki en iyi kardiyotorasik cerrahlarından biriyim ve siyahi bir adamım. | Open Subtitles | أنا واحد من أفضل جراحي القلب في البلاد وأنا رجل أسود |
Şüpheli 18 ile 20 yaşları arasındaki siyahi bir erkek. | Open Subtitles | المشتبه به , ذكر أسود البشره في أواخر سن العشرين |
Görevin sadece birkaç soru sormaktı ama siyahi bir adamı ağaca astın. | Open Subtitles | وتم تكليفي بطرح بعض الأسئلة. لقد شنقت رجلٌ أسود من شجرةٍ ما. |
Adliye sarayının merdivenlerinden çıkarken, oranın yaşlıca siyahi bir temizlikçisi vardı. | TED | وعندما اقتربت من قاعة المحكمة ، كان هناك رجلٌ أسود كبير السن والذي كان الحاجب في تلك المحكمة. |
Beyaz ağırlıklı özel okullara giden siyahi bir öğrenci olarak, ırksal basmakalıp düşünceleri yansıtan tutum ve davranışlarla karşılaştım. | TED | كطالب أسود يذهب لمدرسة أكثرها طلاب بيض، اعتدت على التصرفات التي تعكس الأفكار العنصرية |
195 cm boyunda siyahi bir oğlum var. siyahi bir adamla evlendim. | TED | أملك ابنًا أسود طوله 6.5 إنشًا. كنت متزوجة من رجل أسود. |
Aynı yıl, siyahi bir kızla seks yapma hayalini gerçekleştirdi. | Open Subtitles | في العام ذاته، حقق حلمه بممارسة الجنس مع فتاة سوداء. |
Sonra siyahi bir kızla çıktım ve babası deli gibi gülüyordu. | Open Subtitles | اوه, اه, بعدها واعدت فتاة سوداء, ووالدها كان يضحك بجنون, يارجل. |
Oradaki çoğu çocuk daha önce siyahi bir çocuk görmemişti. | Open Subtitles | العديد من الاطفال هناك لم يرو فتاة سوداء من قبل |
Televizyon ekranında ölümlerimizin görüntüleri var, Twitter zaman tünelimizde, Facebook zaman tünelimizde, ama bunun yerine siyahi bir hayatı hayal etsek? | TED | لدينا صور قتلانا على التلفاز وعلى التويتر، وعلى صفحات الفيسبوك، ولكن ماذا لو عوضًا عن تصور حياة السود |
Çünkü tüm siyahi aktörler gibi, benim de isteksiz beyazlara bir şeyleri yaptırmak için tavsiye veren bilge siyahi bir adam rolünde çok deneyimlerim vardır. | Open Subtitles | لأنه ككل الممثلين السود لدى الكثير من الخبرة للعب دور شخص أسود حكيم يدفع الأشخاص البيض المترددين لعمل أشياء |
22 numaralı forma giyen genç siyahi bir çocuk gördüm,başı dik duruyordu. | Open Subtitles | رأيت الأطفال السود يرتدي رقم 22 وفخور بذلك. |
Bir baktık ki, neredeyse 250 yıl önce Londra'da vuku bulmuş, ilginç bir dava var, Somerset, Stweart'a karşı, siyahi bir kölenin yasal sistemi kullanarak tüzel şeyden gerçek kişiliğe geçtiği bir dava. | TED | و اتضح هنالك حالة مثيرة للاهتمام التي وقعت منذ ما يقرب من 250 عاما في لندن تسمى سومرست مقابل ستيوارت، اين عبدا سود استعمل النضام القانوني و انتقل من شئ اعتباري الى شخصية اعتبارية. |
Bebek ölüm oranını düşürmek konusunda büyük adımlar atmış olsak da, siyahi bir bebeğin hayatının ilk yılında ölme riski hala beyaz bir bebeğe kıyasla neredeyse üç kat daha fazla. | TED | وبالرغم من أننا خطونا خطوات هائلة في خفض معدل وفيات الرضع، إلا أن الرُضّع ذوي البشرة السوداء يُواجهون تقريبا ثلاثة أضعاف خطر الوفاة في سنتهم الأولى مقارنة بالرضع ذوي البشرة البيضاء. |