Dolayısıyla, sadece lütfen, bir saat içinde karakolda beni karşılamak gitmek ve tamam, size her şeyi açıklayacağım? | Open Subtitles | لذا فقط أرجوك إذهب و قابلني في محطة الشرطة خلال ساعة و أنا سأشرح لك كل شيء ، حسناً ؟ |
- Aklını kaçırmışsın. - Görüştüğünüzde savcı size her şeyi açıklayacak. | Open Subtitles | إنك جننت المدعي العام سيشرح لك كل شيء عندما تقابله |
size her şeyi anlatacağım. Şu şeyi üzerimden çıkarın. | Open Subtitles | سأقول لك كل شيء بمجرد أن تنزع هذا الشيء عني |
Hanım efendi, eğer benimle gelirseniz size her şeyi açıklarım. | Open Subtitles | -سيدتي، إن رافقتيني، فسأفسّر لكِ كل شيء |
- Geri dönüp size her şeyi açıklayacağım.. - Victor, nereye gidiyorsun? | Open Subtitles | سأعود لأشرح لكم كل شيء - إلى أين أنت ذاهب يا (فيكتور)؟ |
size her şeyi anlattım. Küçük hanım, eşyanızı alıkoymamız gerekiyor. | Open Subtitles | ـ لقد أخبرتك بكل شيء ـ آنستي، سنحتفظ بحاجاتكِ |
Evet. Döndüğüm zaman size her şeyi anlatacağım, tamam mı? Haydi yatağa. | Open Subtitles | سأخبركم بكل شيء عندما أعود، مفهوم؟ |
Bir araya geldiğimizde size her şeyi anlatacağım, efendim. | Open Subtitles | سأقول لك كل شيء عندمانلتقي،يا سيدي. |
Yeğenininizin size her şeyi açıklayacağından eminim. | Open Subtitles | أنا واثقة ان أبن أخيك سيشرح لك كل شيء |
size her şeyi daha sonra anlatacağım! | Open Subtitles | سأقول لك كل شيء لاحقا |
size her şeyi anlattı, değil mi? | Open Subtitles | لقد قالت لك كل شيء |
O size her şeyi açıklayacaktır. | Open Subtitles | وسيوضح لكِ كل شيء |
General Franklin Kirby'yi ararsanız size her şeyi anlatacaktır. | Open Subtitles | إذا إتصلت بالجنرال (فرانكلين كيربي) سوف يشرح لكم كل شيء |
- size her şeyi anlattı. | Open Subtitles | - أخبرتك بكل شيء - |
Evet, söz veriyorum ki size her şeyi anlatacağım. | Open Subtitles | ؟ -أجل أجل، أعدكم أنني سأخبركم بكل شيء يا رفاق |