Altını kapatınca su ılımaya başlar, en sonunda da soğur. | Open Subtitles | بينما الموقِد مُطفَأ يبدأُ الماء بالبرود حتى يُصبِح بارداً في النهاية |
Aşk evliliği sıcak bir çorbaya benzer ve zaman geçtikçe soğur. | Open Subtitles | الحب قبل الزواج مثل الحساء الذي يغدوا بارداً مع الوقت |
Üç, dört gün sonra havalar soğur. | Open Subtitles | . سيكون الجو بارداً لبضعة أيام |
Çünkü cam nispeten daha hızlı soğur ve atomların kendilerini kuvars kristalinin sıralı yapısında düzenleyecek vakitleri yoktur. | TED | هذا لأن الزجاج يبرد بشكل سريع نسبيًا، فلا تجد الذرات الوقت لترتّب نفسها في شكل البنية المحددة لبلّورة الكوارتز. |
Sonra soğur ve kendi kütleçekimi altında aniden çöker. | Open Subtitles | و من ثم يبرد و فجأة ينهار تحت ضغط جاذبيته |
Gidersen yatak soğur. | Open Subtitles | السرير يبرد عندما تذهبين |
Su, Kuzey Kutbu'na doğru ilerledikçe soğur. | TED | بما أن المياه تتجه نحو القطب الشمالي، فإنها تُصبح أكثر برودة. |
- Gemi soğur. | Open Subtitles | -سيصبح الجو بارداً |
- Böyle soğur. | Open Subtitles | -سوف يبرد . |
(Alkışlar) Bunun ne kadar tuhaf ve mantıksız olduğunu anlamanız için şuna bakın, bu ve bunun gibi materyaller gölgeden alındıklarında daha da soğur hatta güneş ışığına maruz kalsalar bile. | TED | (تصفيق) حتى أؤكد لكم كم أن هذا الأمر غريب ومناف للبديهة: هذه المادة وما يشابهها تصبح أكثر برودة عندما نزيحها عن الظل، على الرغم من تسليط أشعة الشمس عليها. |
Bence o olayı sınırlandırır. Olay soğur. | Open Subtitles | أعتقد هو يَتأهّلُ كa برودة. |