| Tek sorun şu ki, elimi küloduna sokmaya çalıştığımda sürekli elimi geri çekiyor. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هي عندما أحاول إدخال يدي تحت بنطالها تقوم بإزاحة يدي من مكانها |
| Burnumu onun davalarına sokmaya devam edeceğim. | Open Subtitles | وكما تعلمون , سأترك الأجواء تسير عن طريق إدخال نفسي في حالات جرائم القتل لديها |
| Birinin ülkeye kaçak bir nükleer silah sokmaya çalışması yeterince kötü. | Open Subtitles | ليس هناك اسوء من تهريب سلاح نووى الى هنا |
| Ben, duvara dayayıp elini çamaşırıma sokmaya çalışan ben değildim. | Open Subtitles | انت من دفعني على الحائط وحاول ادخال يده لمهبلي |
| - Beni dinlemiyorsun! Büyük bir burnun var ve işlerime fazlaca sokmaya başladın. | Open Subtitles | لديك أنف كبير وأنت تحشره في شؤوني اكثر من اللازم |
| Sinemalara komünist içerik sokmaya odaklanmıştık. | Open Subtitles | كنا نركز على إدخال المحتوي الشيوعي في الأفلام |
| İçeri içki sokmaya çalışan çocuklar konusunda gözlerimizi dört açalım. | Open Subtitles | علينا إبقاء أعيننا مفتوحة على الأولاد الذين يحاولون إدخال الكحول إلى هنا. |
| "Hey! Hawaii'ye yeni indim!” -- insanlar bu tarz şeyleri Twitter konuşmaları içerisine sokmaya çalışırlar. | TED | "مرحباً، أنا للتو وصلت إلى هاواوي، تعلمون كيف الناس بشكل عفوي يحاولون إدخال ذلك في محادثاتهم في التويتر |
| Radyolojik bir bomba sokmaya çalışan bir terörist üzerinde, süren bir yönelmeleri var. | Open Subtitles | لديهم دليل على إرهابي... يحاولون إدخال قنبلة قذرة. |
| Howe şehri ele geçirdiğinden beri Washington içeri adam sokmaya çalışıyor. | Open Subtitles | واشنطن) يُحاول إدخال رجل في المدينة منذ) .(أن أستولى عليها (هاو |
| - Kamistanlı bir terör hücresi yüksek seviyedeki bir uranyumu şehre sokmaya çalışıyor. | Open Subtitles | توجد خلية ناشطة للجمهورية الإسلامية تحاول تهريب يورانيوم عسكري إلى داخل المدينة |
| Biri, ülkeye birini sokmaya çalışırken yakalanmış olabilir. | Open Subtitles | شخص ما ربما كان سيقبض عليه لمحاولته تهريب شخص ما داخل البلاد، |
| Ülkeye kaçak bir şey sokmaya çalıştıklarını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد انهم كانوا يحاولون تهريب شئ ما الى هذه الدولة |
| Beni tutuyorlardı, nasıl bir çöp olduğumu söylerken kafamı tuvaletin içine sokmaya çalışıyorlardı. | Open Subtitles | ممسكين بي، يحاولن ادخال رأسي في المرحاض اتحدث عن كم كنت قمامة. |
| Epinefrin verip kanül sokmaya çalışmışlar ama kurtaramamışlar. | Open Subtitles | اعطوها كمية من الادرنالين وحاولو ادخال انبوب |
| Demek istediğim, bir penisi başka bir penise sokmaya çalıştığınızı hayal edin | TED | اقصد تصور ادخال قضيب إلى قضيب اخر. |
| Sadece şeyini sokmaya çalışma. | Open Subtitles | لا تحشره بالداخل فقط هكذا. |
| Sadece sokmaya çalışma. | Open Subtitles | لا تحشره فقط. |
| - Beni tuhaf bir duruma sokmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | لذا فأنت تريدين وضعي في موقف حرج |
| Eğer burnunu işime sokmaya devam ederse, diğer tüm bölüm şefleriyle beraber onu mahvederim. | Open Subtitles | لكن إن استمر في التدخل سأشوه سمعته بين جميع رؤساء الأقسام هنا |
| "Barış değil, kılıç getirdim çünkü ben, babayla oğulun, anneyle kızın gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim." | Open Subtitles | لم أتٍ لأجلب السلام بل الحرب، بل جئت لأحرّض الرجل ضد والده والبنت ضد والدتها." |
| Sürekli yeni şeyler denerler ve onları ağızlarına sokmaya çalışırlar. | TED | يجرّبون أشياء جديدة على الدّوام، و يحاولون حشر الأشياء في أفواههم كما تعلمون. |