| 3,000 metreden sonra pilot burun deliklerinden oksijen solumak zorunda. | Open Subtitles | ،على علو 3000 متر على الطيّار تنفس الأكسجين عبر أنبوب بلاستيكي في أنفه |
| 3,000 metreden sonra pilot burun deliklerinden oksijen solumak zorunda. | Open Subtitles | ،على علو 3000 متر على الطيّار تنفس الأكسجين عبر أنبوب بلاستيكي في أنفه |
| Gökyüzünü ve okyanusu görmek... yukarıda olmak... havayı solumak... onunla birlikte olmak istiyorsun. | Open Subtitles | ان ترى السحاب والمحيط لاكون مع القمة تتنفس الهواء |
| Gökyüzünü ve okyanusu görmek... yukarıda olmak... havayı solumak... onunla birlikte olmak istiyorsun. | Open Subtitles | ان ترى السحاب والمحيط لاكون مع القمة تتنفس الهواء |
| Ama daha şiirsel olarak, yapıyı Mall'un demokratik havasını solumak, onu kendine getirmek olarak düşünmeyi seviyoruz. | TED | ولكن بشكل أكثر شاعرية، يحلو لنا أن نفكر في البنية على أنها استنشاق لهواء ديموقراطية المول، تحضره لذاته. |
| Patolog olarak sizi temin ederim ki gaz solumak, ölü üzerinde gül gibi, canlı bir kızıllık bırakır. | Open Subtitles | و استطيع ضمان كطبيب شرعي أن أن استنشاق الغاز دائماً ما يضفي على المرض لون وردي زاهي |
| Bu şeyleri solumak hiç iyi değil. | Open Subtitles | أن أتنفس كل هذه الأشياء لن يكون أمر جيّد |
| Şehir havasını solumak seni huzursuz yapıyor. | Open Subtitles | تنفس هواء المدينة يجعلك متوتراً |
| Bir kez daha havayı solumak çok güzel. | Open Subtitles | من الجيد تنفس الهواء مرة أخرى |
| Aşkı solumak, aşkı hissetmek, aşkı yaşamak. | Open Subtitles | "تنفس الحب، أشعر بالحب، عِش الحب" |
| Aşkı solumak, aşkı hissetmek, aşkı yaşamak. | Open Subtitles | "تنفس الحب، أشعر بالحب، عِش الحب" |
| Aşkı solumak, aşkı hissetmek, aşkı yaşamak. | Open Subtitles | "تنفس الحب، أشعر بالحب، عِش الحب" |
| - Akşam havasını solumak istersin diye düşündüm. | Open Subtitles | -إعتقدت أنكِ تحبين تنفس هواء الليل |
| Enseme doğru solumak zorunda mısın? | Open Subtitles | هل عليكَ أن تتنفس مقابلَ رقبتي؟ |
| Bunu yapacaksan eğer, şu andan itibaren John Anthony gibi yemek, uyumak içmek, solumak konuşmak, yürümek ve hatta onun gibi osurmak zorundasın! | Open Subtitles | إذا فعلت هذا فمن الأن فصاعداً يجب عليك أن تأكل و تنام و تشرب و (تتنفس تتكلم و تمشي و تتقاتل مع (جوني أنتوني |
| Bunu yapacaksan eğer, şu andan itibaren John Anthony gibi yemek, uyumak içmek, solumak konuşmak, yürümek ve hatta onun gibi osurmak zorundasın! | Open Subtitles | إذا فعلت هذا فمن الأن فصاعداً يجب عليك أن تأكل و تنام و تشرب و (تتنفس تتكلم و تمشي و تتقاتل مع (جوني أنتوني |
| Duman solumak gerçekten pis bir iş. | Open Subtitles | رباه، استنشاق الدخان أمر كريه. |
| - Bu havayı solumak güvenli mi? | Open Subtitles | -أهذا يعني أن استنشاق الهواء آمناً؟ -طبعاً . |
| Stan'in DNA'larini solumak da pek faydali olmasa gerek. | Open Subtitles | وأنا متأكدة أنّ استنشاق حمض (ستان) لم يساعد |
| Serin havayı solumak istiyorum. Burada hasta hissetmeye başladım. | Open Subtitles | أود أن أتنفس هواء بارد بدأت بأن أشعر بالمرض |
| Yıllar yılı onun yatağında uyumak... her gece öksürdüğü o hastalıklı havayı solumak! | Open Subtitles | أنام في سريره أتنفس هواءَه المريض ! يسعل طوال الليل |
| "Bu havayı seninle solumak istiyorum." | Open Subtitles | "أريد أن أتنفس هذا الهواء معك". |