Tümü rasyonel olduğu için, bir kez oy verildiğinde, iyi bir hükümet kurarlar ve sonsuza kadar mutlu yaşarlar. | TED | ولأنهم كلهم عقلانييون، حينما يُنتخب أحدهم، فإنهم ينتجون حكومة جيدة ويعيشون في سعادة دائمة. |
ve onun uzaktaki kalesine gideceksin sonsuza kadar mutlu olmak için biliyoruz | Open Subtitles | وبعيداً إلى قلعته سوف تذهب لتصبحى سعيدة للأبد |
Ve onun uzak kalesine gideceğiz sonsuza kadar mutlu olmak için eminim | Open Subtitles | ولقلعته البعيدة سوف نذهب لنكون سعداء للأبد |
Sonra maçı izledik ve sonsuza kadar mutlu yaşadık. | Open Subtitles | وبعدها شاهدنا المبارة وكلنا عشنا بسعادة للأبد |
Sen ona evlenme teklif edeceksin, o da kabul edecek. sonsuza kadar mutlu olacaksınız. | Open Subtitles | وستقترحين وسيقبل وستعيشون في سعادة أبدية |
Bridgette ve Marie ile sonsuza kadar mutlu yaşıyorduk. | Open Subtitles | وبريدجيت وماري ، وكنا جميعا نعيش في سعادة للأبد |
Beraber olmalarının verdiği cesaretle bütün hayal kırıklıklarının üstesinden gelmişler ve sonsuza kadar mutlu yaşamışlar. | Open Subtitles | وجود الشجاعة الى اتخاذ العديد من خيبات الأمل لأنهم كانوا معا ويعيشون في سعادة دائمة. |
Karın seni görünce, birbirinizin kollarına atılacaksınız,... ..müzik çalmaya başlayacak ve sonsuza kadar mutlu yaşayacaksınız, değil mi? | Open Subtitles | إذن سيدتك ستراك وستركض لمعانقتها وتبدأ الموسيقى وتعيشان في سعادة دائمة, صحيح؟ |
Buradan gitmek için bir telefona ihtiyacım var böylece ikiniz sonsuza kadar mutlu yaşayabilirsiniz. | Open Subtitles | أنا بحاجة الى هاتف للخروج من هنا لذا يمكنكما أن تعيشا في سعادة دائمة |
Bu işi alırsam, sonsuza kadar mutlu yaşayacağım. | Open Subtitles | يمكنني أن أحصل على هذه الوظيفة وحسب وسأكون سعيدة للأبد |
Bu işi bir alabilirsem sonsuza kadar mutlu olacağım. | Open Subtitles | يمكنني أن أحصل على هذه الوظيفة وحسب وسأكون سعيدة للأبد |
Ve sonsuza kadar mutlu yaşayacaktık ama pek önemsemedi. | Open Subtitles | و حياة سعيدة للأبد ، لكنه حقاً لم يهتم حتى |
Ama eğer bulabilirsek, İşte o zaman sonsuza kadar mutlu yaşayabiliriz. | Open Subtitles | لكن إن استطعنا عندها نبدأ نعيش سعداء للأبد |
Bence öyleydik. sonsuza kadar mutlu bir hayat yaşamamız gerekiyordu. | Open Subtitles | أظن بلى، يفترض بنا العيش سعداء للأبد |
- Üstü açık arabasında. - Ve sonsuza kadar mutlu yaşayacaksınız. | Open Subtitles | بسيارتهِ المكشوفة و ستعيشين معهُ بسعادة للأبد |
Ve bu yüzden peri masallarını tercih ediyorum çünkü ne kadar korkutucu olursa olsun sonunda herkes sonsuza kadar mutlu yaşar. | Open Subtitles | لذلك السبب قصصي المفضلة تكون حكايات خيالية لأنه مهما كانت مخيفة فان كل شخص يعيش بسعادة للأبد بعدها |
Eğer ölümcül öpücüğünden kurtulan birini bulursa sonsuza kadar mutlu yaşayabilir. | Open Subtitles | إن وجدت من يستطيع النجاة من قبلتها المميتة، فإنها ستعيش في سعادة أبدية. |
..dilerim o beni alıp uzaklardaki kalesine götürsün ... birlikte sonsuza kadar mutlu olacağımız yere. | Open Subtitles | ...وأنه سوف يحملنى بعيداً إلى قلعته... حيث نعيش فى سعادة للأبد |
O zaman siz ikiniz sonsuza kadar mutlu olursunuz problemsiz ve yolunuza da hiçbişey çıkmaz? | Open Subtitles | ثمّ ستعيشان سوية بسعادة أبدية بلا مشاكل في طريقكما؟ |
Artık sonsuza kadar mutlu yaşayabilirler. | Open Subtitles | بالتأكيد الأن يمكنهم العيش بسعادة إلى الأبد |
Samantha sonsuza kadar mutlu yaşama fikrine inanırken yorucu bir iş gününden sonra bir kokteyl içme fikrine daha çok inanıyordu. | Open Subtitles | بينما كان سامانثا القليل الاعتقاد في فكرة بسعادة بعد من أي وقت مضى... ... كان لديها اعتقاد راسخ في الفكرة... ... من كوكتيل الذكية في نهاية من يوم العمل. |
Evvel zaman içinde, sonsuza kadar mutlu anlattığımız masallar, hayal ürünlerimiz... | Open Subtitles | ...في يومٍ من الأيام ...بسعادةٍ مدى الحياة القصص التي نحكيها هي مصدر الأحلام |
Herkes sonsuza kadar mutlu yaşayacak öyle değil mi? | Open Subtitles | كل شخص سيعيش فى سعادة إلى الأبد |
sonsuza kadar mutlu olalım. | Open Subtitles | دعينا نكون سعداء إلى الأبد |