"soru değil" - Translation from Turkish to Arabic

    • ليس سؤالاً
        
    • ليس سؤال
        
    • ليس بسؤال
        
    • ليس سؤالا
        
    • ليس بسؤالٍ
        
    • ليس سؤالًا
        
    • ليسَ سؤالاً
        
    Bu bir soru değil, Profesör. Fakat bırakalım da izleyiciler kendileri görsün. Open Subtitles هذا ليس سؤالاً يابرفسور لكننا سنجعل الجمهور يحكم بنفسه
    Ben bir düşüneyim. Bu basit bir soru değil. Open Subtitles دعنى أفكر، دعنى أفكر، إنه ليس سؤالاً سهلاً
    Bak sürtük, kendini ne sanıyorsun bilmiyorum ama bu çok şıkkı olan bir soru değil. Open Subtitles إنظرى إلى إيتها العاهره لا أعرف من تعتقدين نفسكِ لكن هذا ليس سؤال لديه أكثر من خيار ؟
    Bu bir bayana sorulacak soru değil! Open Subtitles - هذا ليس سؤال تسأله لسيدة رغم أننى لست بسيدة راقية
    Cevap vermesi çok da kolay bir soru değil. Open Subtitles هذا... هذا ليس بسؤال سهل يمكن الإجابة عليه
    Bu tuzak bir soru değil. Onunla yatıyor musun, yatmıyor musun? Open Subtitles إنه ليس سؤالا خادعًا ، هل تضاجعها أم لا ؟
    Pekala, bu resmi bir soru değil ve yanlış anlamanızı istemiyorum ama oğlunuz hep bu kadar garip mi davranırdı? Open Subtitles حسناً، هذا ليس سؤالاً رسمياً ولا أريدكما أن تسيئا فهمه لكن هل ابنكما غريب هكذا دائماً؟
    Teknik olarak, bu bir soru değil yani, devam etmem için fazla bir şey yok. Open Subtitles هذا ليس سؤالاً فعلاً، لذا ليس لديّ الكثير لأستمرّ به
    Bu pek kişisel bir soru değil. Open Subtitles أوه ، أمم هذا في الحقيقة ليس سؤالاً شخصياً
    Şu an bana sorman için çok da uygun bir soru değil. Open Subtitles هذا ليس سؤالاً جيداً تطرحه في الوقت الحالي.
    Ama bu bir soru değil ki. Korkarım buna mecbursun dostum. Open Subtitles هذا ليس سؤالاً انه خالي من الاستفهام كما أخشى
    Bu öyle olduğunu ifade etmek için sorulmuş bir soru değil eğer öyleyse bana gerçekten söylemeni istiyorum ki gelecek balolarda aday gösterilmediğine emin olayım. Open Subtitles هذا ليس سؤالاً بلاغي. انا اعني حرفياً هل ستخبريني اذا انتِ بطيئة بالفهم لكي اتأكد بأنكِ لستٍ مرشحة
    Çok abes bir soru değil bu. Sen gerizekalı mısın ? Open Subtitles هو ليس سؤال بلاغي هل أنت متخلّفه عقليا؟
    Bu da direk kendisine sorabileceğim bir soru değil. Open Subtitles انه ليس سؤال تستطيع توجيهه مباشرة لطفلك
    Hileli bir soru değil. Cevap versene. Open Subtitles -إنّه ليس سؤال خدعة، لمَّ لا تُجب عليه وحسب
    Bu hiç de iyi bir soru değil. Open Subtitles ولكن, تعرفين.. هذا ليس سؤال جيد أصلا
    Bu bir soru değil. Bu bir soru değil, tamam mı? Open Subtitles هذا ليس بسؤال, ليس بسؤال, حسنا؟
    İtiraz ediyorum. Bu bir soru değil. Open Subtitles اعتراض، ذلك ليس بسؤال.
    Bu, esasen ne olup olmayacağı ile ilgili bir soru değil; kadınlar ve "ötekiler" onları inşa etmediği takdirde binalarımızın, manzaralarımızın, kentlerimiz ve kırsal bölgelerimizin ne ölçüde daha çirkin, daha işlevsiz, daha adaletsiz ve daha onursuz olup olmayacağı ile ilgilidir. TED هذا ليس سؤالا لو إذا لكنه إلا أى حد مبانينا، المناظر الطبيعية، مدننا، مجتمعاتنا الريفية سيكونوا أقل جمالا، أقل فعالية، أقل إنصافا، أقل إحتراما لأن النساء والأشخاص الملونين أقل إحتمالية لإنشائهم.
    - Şu an sormak için iyi bir soru değil, Lavon. Open Subtitles هذا ليس سؤالا منصفا ليسأل لي الآن لافون
    Zor bir soru değil. Evet ya da hayır? Open Subtitles إنّه ليس بسؤالٍ صعب، أجب بنعم أو لا
    Bir centilmenin soracağı soru değil bu. Open Subtitles هذا ليس سؤالًا لمناقشته بين السادة.
    Bence bu, hiç kimsenin yanıtlayabileceği bir soru değil. Open Subtitles أظنُ أنَ ذلكَ ليسَ سؤالاً يُمكنُ لأحدٍ الإجابةُ عليه، ما الذي ستكون تفعلهُ أنت في السنة التالية؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more